Av. Eyüp BALTA
Sevgili okur
“Bekarın parasını it, yakasını bit yer “ diyerek evliliğe teşvik etmiş, “Kız görür anadan sofra dizmeyi, oğlan görür babadan sohbet gezmeyi” diyerek aile birlikteliğinin çocuk gelişimindeki önemini vurgulamış atalarımız. Gel gör ki günümüzde anne babalı bir aile ortamında büyümek bile maalesef çoğu çocuk için mümkün olmuyor artık. Boşanma oranları o derece fazlalaştı ki varın gerisini siz hesap edin.
Boşanma davalarında sıkça karşılaşılan ve belki de en hassas meselelerden biri velayet konusudur. Tarafların mal paylaşımı, nafaka ya da tazminat talepleri zamanla unutulur belki… Ama çocuklar unut/ula/maz.
Hukuken baktığımızda Türk Medeni Kanunu'nun 336. ve devamı maddeleri uyarınca, evlilik birliği devam ettiği sürece velayet, anne ve baba tarafından birlikte kullanılır. Ancak boşanma ile birlikte bu ortaklık sona erer. Mahkeme, çocuğun üstün yararını gözeterek velayeti eşlerden birine verir.
Halk arasında yaygın bir kanaat vardır: “Velayet hep anneye verilir” diye. Evet, küçük yaşta çocuğun özellikle 0-6 yaş aralığında anne bakımına muhtaç olduğu kabul edilir. Ancak bu, kesin bir kural değildir.
He ne kadar “Yüz koyunlu atamdansa bir yüksüklü anam” , “Analı kuzu, kınalı kuzu” demiş olsa da atalarımız, son dönemde babalar lehine verilen velayet kararlarında ciddi bir artış gözlemliyoruz. Eğer anne, çocuğa gereken özeni göstermiyor, gelişimini olumsuz etkileyen davranışlar sergiliyorsa (örneğin madde bağımlılığı, şiddet eğilimi, terk, ilgisizlik gibi) mahkeme, çocuğun üstün yararını gözeterek velayeti babaya da verebilir.
Mahkeme, özellikle 8 yaş ve üzeri çocukların görüşünü alır. Ancak çocuğun beyanı, tek başına bağlayıcı değildir. Yani çocuk “babamda kalmak istiyorum” dedi diye mahkeme otomatikman velayeti babaya vermez. Bu sadece bir ölçüttür. Asıl olan yine çocuğun üstün yararıdır.
Boşanma sonrası velayet bir tarafa verildiyse, bu karar sonsuza kadar geçerli değildir. Eğer velayet hakkını kullanan tarafın bu davranışları çocuğun eğitimine, bakımına, gelişimine zarar verici bir hale gelirse; diğer ebeveyn, velayetin değiştirilmesi davası açabilir.
Vatandaşa Tavsiye: Velayet Davasında Ne Yapmalı?
Duygularla değil, belgelerle hareket edin.
Mahkemeye başvururken sadece “çocuğu daha çok seviyorum” demek yetmez. Çocuğun eğitimi, bakımı, gelişimi için neler yaptığınızı somut delillerle ortaya koyun: okul karneleri, sağlık kontrolleri, pedagojik raporlar, fotoğraflar, tanık beyanları…
Sosyal inceleme raporunu hafife almayın.
Mahkeme, uzmanlar tarafından hazırlanan sosyal inceleme raporuna büyük önem verir. Çocukla evdeki ilişkiniz, yaşam koşullarınız, ebeveynlik becerileriniz bu raporla değerlendirilir.
Çocuğu taraflaştırmayın.
Çocuğu mahkemede kendi lehine konuşması için baskılamak, ters etki yaratabilir. Unutmayın, mahkemeler çocukların beyanlarındaki samimiyeti uzman görüşleriyle tartar.
Dava sonrası iletişimi kesmeyin.
Velayeti alamayan ebeveyn için de “ çocukla kişisel ilişki kurma” hakkı vardır. Bu hak, çocuğun ebeveyn sevgisinden mahrum kalmaması için hayati önemdedir. Kişisel ilişki engellenirse, icra müdürlüğü aracılığıyla uygulanabilir.
“Babanın nohutunu ananın aşure ettiği evlerde büyüsün çocuklar” diyerek aşure gününüzü tebrik ediyorum..