Diyanetin Kuran meallerini kontrol yetkisi bu günlerde tartışılmaktadır. Yani aslına uygunluk olup olmaması hususu özellikle akademik dünyada konuşulmaktadır. Bekleyip sonuçları görelim derim.
Anlamı üzerinde tartışma çıkarılan bir kelime “DARABE” kelimesidir. Özellikle Nisa suresi 34. Ayette geçen kelimeye verilen manalar oldukça farklılık arz etmektedir. Vurmak, bir nesneyi başka bir nesnenin üzerine düşürmek, çekiçle vurmak, bulutun yere yağmurla vurması, yolculuk etmek, çadır kurmak, mesel gibi daha birçok anlama gelmektedir.
Nisa suresi 34 ayette Diyanet tefsirinde “Allah’ın, (iki cinse) birbirinden farklı özellik ve lütuflar bahşetmesi ve mallarından harcama yapmaları sebebiyle erkekler kadınların yöneticisi ve koruyucusudurlar. Sâliha kadınlar Allah’a itaatkârdır; Allah’ın korumasına uygun olarak, kimsenin görmediği durumlarda da kendilerini korurlar. (Evlilik hukukuna) baş kaldırmasından endişe ettiğiniz kadınlara öğüt verin, onları yataklarda yalnız bırakın ve onları dövün. Eğer size itaat ederlerse artık onların aleyhine başka bir yol aramayın; çünkü Allah yücedir, büyüktür.” Darabe’ye dövün anlamı verilmiştir. Tefsirlerde ki açıklamalara şimdilik girmiyorum. Elmalılı’nın Yeni Kuran Mealinde de “Yine dinlemezlerse dövün” denilmektedir. Hüseyin Atay ise mealinde şöyle demiştir. “Hırçınlıklarından korktuğunuz kadınlara öğüt verin, yataklarından ayrılın ve sonra onlarla cinsi ilişki kurun.” Burada darabeye cinsel ilişki anlamı verilmiştir. Yaşar Öztürk “Sadakatsizlik ve iffetsizliklerinden korktuğunuz kadınlara önce öğüt verin, sonra onları yataklarında yalnız bırakın ve nihayet onları evden çıkarın/bulundukları yerden başka yere gönderin!” Daha önce o da dövün mealini vermiştir. Mehmet Okuyan ise “Geçimsizliğinden endişe ettiğiniz kadınlara gelince, onlara öğüt verin; onları yataklarda yalnız bırakın ve kendilerini (kısa süreli yanınızdan) uzaklaştırın!” Darabe’ye uzaklaştırmak anlamını vermiştir. Mahmut Kısa ise “Hayâsızlık yapmalarından endişe duyduğunuz hanımlarınıza, önce öğüt verin sonra yataklarını ayırın, sonrada serbest bırakın.” Burada da serbest bırakın denilmiştir. Muhammed Esed ise dövün der. Kimileri de parantez içi “hafifçe” yazarak dövün demiştir. Osman Nebioğlu ise “Cezalandırın” demiştir. Bazıları da “Dövebilirsiniz” diye açıklamışlardır. Abdulaziz Bayındır: “Nüşûzundan korktuğunuz kadınlarınıza öğüt verin / gönül alıcı sözler söyleyin, yataklarından ayrılın ve onları (oraya) darb edin rahat bırakın. Sizi gönülden kabul ederlerse onlara karşı başka bir yol aramayın.”
Zemahşeri: “Bu uygulama, kadının durumunu anlamaya çalışmak ve nüşûzunun kesin olarak ortaya çıkmasını sağlamak içindir. Allah önce kadına nasihat etmeyi, sonra yatakları ayırmayı, sonra da -bunlar kadına kâr etmezse- dövmeyi emretmektedir. Denilmiştir ki ‘Onları bağlayıp cimaya zorlayın” anlamındadır çünkü kişi devenin ön ve arka ayaklarını kösteklediğinde, hecera’l-ba‘îra denir. Bu, kaba saba adamlara ait bir yorumdur. Âlimler “Bu dayağın kadını yaralamaması, iz bırakmaması, bir yerini kırmaması gerekir; yüze vurmaktan da sakınılmalıdır” demişlerdir. Peygamber (s.a.)’in de “Kamçını aile efradının göreceği yere as [caydırıcı olur]!” buyurduğu rivayet edilmiştir. Esmâ binti Ebû Bekr (r.anhâ)’nın da şöyle dediği nakledilmiştir: Ben Zübeyr b. Avvâm’ın [v. 73/692] dört karısının dördüncüsü idim. Herhangi birimize kızıp öfkelendiğinde [süpürge benzeri, lifli bir] askı sopasıyla sopayı kadının üzerinde parçalayana kadar vururdu. Bu konuda Zübeyr’den rivayet edilen bazı beyitler vardır [Örneği]: Oğulları olmasaydı şunun, etrafında; yere yıkar [bir güzel pataklar]dım onu!”
“Bu arada tartışma kadını dövmek bağlamında dönüyor fakat esas nokta kadına verilen “yatak ayırma/cinsel ilişki kurmama” cezasıdır. Ayet doğrudan çok eşli ilişkileri hedef alıyor aslında. Aksi halde tek eşli bir ilişkide kadınla ilişkiye girmemek neden sadece ona ceza olsun?” (Egemen Kurtoğlu)
Bu ayet çerçevesinde makale ve tefsiri açıklamalar çoktur. Özcümle darabe kelimesi için “Dövün, evden çıkarın, cinsel ilişki kurun” gibi daha birçok anlamlar üzerinde durulmuştur. Gerçek olan ise Peygamberimizin dövmediği ve dayağı teşvik etmediğidir. Ancak peygamberler vahyi değiştirme yetkisini sahip midir? Bu konuda da düşünmek gerekir.
Muaviye el-Kuşeyrî, Peygamber (sas)’e geldim ve: “Kadınlarımız hakkında ne söylersiniz” dedim. O da şöyle buyurdu: “Onlara, yediklerinizden yedirin. Giydiklerinizden giydirin, onları dövmeyin ve azarlamayın.
Hz. Aişe: “Peygamber (sas) ne bir hizmetçisine ne bir hanımına vurdu. O eliyle hiçbir şeye vurmadı. Ancak Allah yolunda cihad ederken hariç.” Abdullah bin Zema’ Peygamber (sas)’den: “Sizden biri hanımını köle döver gibi döver, gecenin sonunda da onunla beraber olur.” Iyâs b. Abdullah Peygamber (sas)’den şöyle rivayette bulunur: “Allah’ın cariyelerini (hanımlarınızı) dövmeyin” buyurdu. Ömer, Peygamber (sas)’e gelerek kadınların kocalarına karşı sergiledikleri olumsuz davranışlarını söyleyince, onların dövülmesi için ruhsat verdi. O gece Peygamber (sas)’in ailesini, çok sayıda kadın ziyaret ederek kocalarını şikâyet ettiler. Peygamber (sas): “Muhammed’in ehlini kocalarını şikâyet eden çok sayıda kadın ziyaret etti. Onlar (kadınlarını dövenler) sizlerin hayırlı olanlarınız değildir. Buyurdular.