Bir bıçak düşünün bir de bıçağın keskin yüzeyinde yaşayan Âdemoğlunu...

Bu dünyaya neden geldiğimizi, yüce ALLAH tarafından neden yaratıldığımızı hepimiz biliyoruz. Bazı insanlar kabul etmese de ölümlü bir dünya da yaşamaktayız...

Her şeyin bir sonu olduğu gibi, yaşadığımız hayatın da sonu var...

Sizlere şöyle bir soru yönelteyim değerli okurlar… Tabii kendime de yöneltmiş oluyorum bu soruyu: Ahiretimiz için ne yapıyoruz? Mesela dinin direği olan namazı hakkıyla kılabiliyor muyuz?

Yüce ALLAH, 5 vakit namazı 50 vakit yapıyordu fakat sevgili Peygamberimiz vesilesiyle namazı 5 vakte indirmiştir.

Bıçağın yanları keskindir. Elimizi kazayla kesintiğimizde acısını derinden hissederiz.

Bir de Sırat köprüsünü hayal edin. Saç kılından daha ince ve keskin, o köprüden geçerken karşınıza kıldığınız namazınız çıkıyor ve elinizden tutup sizi genişleyen Sırat köprüsünden geçiriyor.

Peki, namazını kılmayan insan topluluğu… Sırat köprüsünün altı cehennemdir...

Lavlar fokurduyor. Alevler sizi içine çekmek istercesine yukarıya kadar yükselir.

Siz yürümeye çalıştıkça köprü küçüldükçe küçülür ve saç kılından ince bıçaktan keskin olur.

Sabırsızlıkla sizi bekleyen alevlerin içine düşersiniz. Bıçak kesiği gün gelir geçer, fakat bir yanığın sızısı ömür boyu geçmez. Namaz ateşten korur...

Hep bir kanı vardır engellilere namaz kılmak farz değil diye. Aklı başında olan her insan, dikkat edin insan diyorum. Günahı sevabı bilen, aklını kullanabilen her insan, “engelliler” de dâhil namaz kılabilir. Sizlere bir hadis-i şerif aktarayım sevgili okurlarım: Bilindiği gibi, namazın farz olmasının şartlarından biri akli melekenin sıhhatidir. Bu sebeple akıl hastalarına

(zihinsel engellilere) namaz kılmak farz değildir. (Ceziri, Abdurrahman, el-fıkıh ale’el-mezahib’i- erbaa, İstanbul, 1987, 1,178) namaz dinimizin direğidir. Şu bir gerçektir ki;

Peygamber efendimizin yaptığı gibi, bizler de namaz kılmayanlara tavsiyeler de bulunalım,

Dinimizde zorlama yoktur. Verdiğimiz öğütlere rağmen namaz kılınmıyorsa o şahıs ile

Yüce ALLAH’ın arasında, hesap günü geldi mi yüce ALLAH elbet soracaktır hesabını.

Bir kişi namaz kılarken zorluk çekiyorsa, oturarak da kılabilir yeter ki istesin. Ayağa kalkamayacak derecede ise şahıs, ona bakmakla yükümlü kişi abdestini aldırır. Hastayı kaldırıp abdestini aldıracak gücü yoksa bir tuğla yardımıyla ya hastanın kendisi veya hastaya bakan kişi teyemmüm aldırıp, namazı göz hareketleriyle rahatlıkla kılar. Beni merak edenlere kısaca kendimden bahsedeyim. Üç aylıkken geçirdiğim menenjit hastalığı nedeniyle engelli olarak yaşamaktayım. Namaz kılıyorum elhamdülillah. Teyemmüm yapıyorum. Kullanabildiğim sol kolumla yatağımın yanında bulunan yatak tırabzanından ulaşabildiğim uzuvlarıma teyemmüm yapıp namazımı kılıyorum. Hiçbir “engel” namaz kılmaya engel değildir.

İnşallah makalem namaz kılınmasına vesile olur.

Kaynak: YENİ SAKARYA GAZETESİ