- Evrendeki canlı cansız her şeyin bir Titreşiminin olması

- Düşünceler ve duygularla artıp eksilen Titreşimlerin belirlediği; Frekans,

- Sen ne istersen onu değil Frekansına uygun olanı hayatına çekersin diyen Çekim yasası,

- İnsanın şahsına özel atmosferi -enerji bedeni- demek olan Aurası

- Ve tüm bunların sonucunda oluşan “İnsanın Yaşam Enerjisi”

Bu her biri çok önemli kavramları detaylandırmadan önce geçen ay “temiznenerji.com” sitesinde yer alan şu habere bir bakalım:

Dünya Enerji Görünümü 2022 (WEO) raporu Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) tarafından yayınlandı. Rapora göre, ilk kez, kömür, gaz ve petrolde küresel talep tüm senaryolarda bir pike ulaşıyor veya durağanlık gösteriyor; özellikle Rusya’nın fosil kayıt ihracatı önemli ölçüde düştü.

Bu haberden anlaşılıyor ki ilk kez tüm dünyayı aynı anda etkileyen bu enerji krizi, dünyamızın lehine gelişmelere de sebep oluyor. Temiz enerjiye (yenilenebilir enerji) geçişi hızlandıran bir sürece girmiş olmamız bardağın dolu tarafı olarak nitelendirilebilir.

Evrende her şeyin bir frekansı var. Dünyanın da bir frekansı var ve fosil yakıtlar bu frekansı olumsuz etkiliyor. "Dünya'nın Kalp Atışı" olarak nitelendirilen bu frekans değeri, atmosferde gerçekleşen elektriksel olaylar tarafından belirlenmektedir. Saniyede ortalama 7.83 Hz'dir ve “Schumann Rezonansı” olarak anılmaktadır. Frekansın kelime anlamı birim zamandaki titreşim sayısıdır. Birimi ise ‘Hertz’ dir (Hz). Nikola TESLA “Eğer evrenin sırlarını bulmak isterseniz enerji frekans ve titreşim konuları üzerine düşünmeniz gerekiyor.” diyerek ilgilileri bu konuda araştırma yapmaya teşvik etmiş. Albert Einstein ise şöyle diyor: “Her şey enerjidir ve her şey yalnızca bundan ibarettir. Bundan başka bir yol yoktur. Bu felsefe değildir! Bu fiziktir.”

Dr. Bruce Tainio, yıllar önce yaptığı bir araştırma ile gün içinde insan vücudunun frekansının 62-72 MHz olduğunu, dolayısı ile belli bir enerji boyutunda titreşen enerji formları olduğumuzu göstermiştir. (1 Mhz. = 1 milyon Hz.)

Titreşim ve Frekansların hayatımızdaki rolüne dair keşif, uygarlık tarihimizin en önemli buluşlarından biri. Özellikle sağlığımızla ilgili konularda çok etkili bir buluş bu. Normalde “62-72 Mhz” olan vücut frekansımız 57-60 olduğunda grip, 42 olduğunda kanser oluyoruz. 25 altında ise ölüm gerçekleşiyor.

Olumlu düşünceler, frekansımızı 10 birim yükseltirken, olumsuz düşünceler ve stres 12 birim düşürmekte. İşlenmiş gıdaların ve konserve yiyeceklerin titreşimleri “0 Mhz.” Hiçbir faydaları yok. Taze sebze ve meyveler20-27” arası, kurutulmuş olanları “12-22” arasında. Frekansımızın düşmesi, bağışıklık sistemimizi de zayıflatıyor.

Yazımızın başlığında dikkat çektiğimiz gibi asıl enerji krizi insanın yaşam enerjisindeki düşüş ile ilgili. Özellikle son dönemlerde, hayatı yaşamaya değer görmeyen, kafası karışık, karamsar, negatif düşüncelere teslim olmuş, bu nedenle titreşimi ve frekansı düşük ve yaşam enerjisi zayıf insan sayısı artıyor.

Uzmanlar ayrıca şu uyarılarda bulunuyorlar;

- Negatif düşüncelerin titreşimi negatif olayları çeker

- Nasıl bir titreşim halindeysek çevremize o düzeyde bir yayın yaparız.

- Ne yaparsak “kalp ile” yapalım. Kalbimizin ürettiği Enerji beynimizde oluşandan 60 kat daha kuvvetlidir.

- Frekansı yüksek kişiler iş ve diğer ilişkilerinde her zaman enerjik bir yapıya sahiptir.

- Sevgi, nefretten daha güçlüdür. Affetmek, bağışlamak iyileştirir. Cesaret güçlendirir. Bunlar yaşam enerjimizi arttırır.

- Kibir, yalan, kararsızlık, korku, nefret, doğadan ve doğal olandan uzaklaşmak yaşam enerjimizi zayıflatır.

- Hayatımızdaki insanlar bizim frekans eşlerimizdir.

Sonuç olarak şunu söylemek mümkün;

Bizler radyo dinlerken dinlemek istediğimiz kanalın frekansı gibiyiz. Ayarımız bozulmadan, hayat enerjimizi kaybetmeden yaşamak için kendimizi doğru frekansta tutmak zorundayız. Diğer bir ifade ile ayarlarımızı insanca yaşamaya ve insan kalmaya uygun hale getirmeliyiz. Çünkü, “Selvi Boylum Al Yazmalım”ın yazarı Cengiz AYTMATOV’un dediği gibi;

“Bir insan için en zor şey her gün insan kalabilmektir.”