Aileden birinci, ikinci ve üçüncü dereceden yakınlığımız olan epeyce fert var Alamanya’da. Bunlardan ikisi, bacanak ve baldız.

                  Bacanak ilk mektebi Çorum’da bitirdikten sonra Almanya’ya gitmişti ve yaklaşık yarım asırdır orada. Baldız ise Tırabzon Lisesinden mezun olduktan sonra Almanya’ya gitti ve o da 43 yıldır Almanya’da. 

                   Her ikisi de orda Tıp okudu ve uzman doktor olup, özel Aile Hekimliği kılinikleri var. 

                    Baldız Ramazan vesilesiyle anavatan da ve misafirimiz. 

                    Ülkemizde ana konu seçim olunca, tabii olarak bu mevzuyu konuşuyor, mütalaa ediyoruz ve Almanya’da seçimler nasıl oluyor diye de doğal olarak sordum. 

                      Gözlemleri ve anlattıklarına bakınca, bize pek benzemiyor. 

                      Her şeyden önce daha sakin, daha akl-ı selim geçtiği kesin. 

                      Anlattıklarından bazıları şunlar: 

                      Parti bayrakları ve aday resimleri bizim kadar çok görülmüyor sokaklarda. 

                      Reklam panolarında ve aydınlatma direklerinde görülebiliyor. Cadde ve sokaklar parti bayraklarına boğulmuyor.  Hoparlörlü parti arabaları şehirlerde dolaşmıyor. Yani gürültü ve görüntü kirliliği bizim kadar yok. 

                      Din, mezhep, etnik kimlik siyaseti konuşulmuyor. Birbirlerine terörist yaftası atmıyor, hainlikle suçlamıyorlar. Sadece yabancı karşıtlığı üzerinden konuşmalar var. O da marjinal durumda. 

                      Partiler ve adaylar yapacakları üzerinden konuşuyor, sıtandlar açarak vatandaşı bilgilendiriyorlar. 

                      Sağlık, çevre, dış politika ve yabancı varlığı üzerine düşünce ve pıroğramlarını anlatıyorlar. 

                      Halka yönelik en büyük tanıtım, televizyonlarda yapılan açık oturumlar. 

                      Parti lider ve temsilcileri bir araya gelip, ekranda ve halkın karşısında ne yapmak istediklerini anlatıyorlar (Bizde bir kere olsun parti liderlerini bir arada göremedik ). 

                       Merkel’den bahsetti. 16 Yıl başbakanlık yaptı, tek bir yolsuzluğu konuşulmadı dedi. Tatile giderken, resmi araç ile değil, kendi özel aracı ile gittiğini, tüm tatil masraflarını ceplerinden ödediklerini anlattı. Sadeliği, mütevaziliği, sükuneti, devlet adamlığı, dili, üslubu ayrıca bizimkilerle mukayese edilmeyecek kadar farklı. 

                      Eşi pırofesör olmasına rağmen, devlet işinde hiç yanında görmedik ve tanıyamadık dedi. 

                      Bizde olduğu gibi, hakaret, aşağılama, nefret, kamplaştırma, kutuplaştırma, ötekileştirme, ayrıştırma, düşmanlaştırma, bölme yok. Kuma particilik, kuma siyaset yok. 

                      Seçmen çok daha bilinçli. Dengeyi koruyor. Bir parti uzun süre iktidarda kalınca, bozulur, güç zehirlenmesi olur, muhalefet çok zayıflar, denge bozulur diye, aynı partililer, farklı partilere oy verebiliyor. Hatta, küçük partilere bile oy vererek, meclise girsin, onlarda görüşlerini anlatsın, zenginlik olsun düşüncesi var. 

                      Yolsuzluk hiç duyulmuyor ya da çok küçük yolsuzluklar ve istisna. 

                      Eski bir c. Başkanı ile ilgili şöyle bir olay anlattı. 

                      Bu c. başkanı, bir işadamı arkadaşından ( dikkat ediniz! Devlet bankasından ya da imkanlarından değil), yani özel teşebbüs erbabı arkadaşından düşük faizli finans temininden ve bunun basına yansıtılmaması çabası gerekçesiyle, sert tenkitlere maruz kalıyor. 

                     Bunun üzerine, eşiyle birlikte kameralar karşısına geçerek: “Bana olan güvenin zedelendiğini gördüm. O nedenle istifa ediyorum. Hata yaptım ama her zaman dürüst davrandım. Tartışmalar kendimi ve eşimi çok yaraladı. Kamu çıkarını ön pilanda tuttuğum için istifa ediyorum.” Diyerek istifa etmiş. 

                     Ya bizde? Bunun bin misli olur ama bırakın istifayı, tek bir soruşturma bile açılmaz. 

                    Yine siyasette önemli biri, bir bölge başkanı, bir afet bölgesinde, beraberindekilerle konuşurken, gülerek konuştuğu için, afet var, sen nasıl gülebilirsin tenkitleri karşısında istifa ettiğini anlattı.  

                    Bizde siyaset cadı kazanı. Hakaret ve küfrün bini bir para. Hitaplarda cibilliyetsiz, namussuz, şerefsiz gibi ifadeler rahatlıkla kullanılabiliyor. Her türlü yalan, iftira, karalama helal. Kamu yararı değil, parti ve kişi yararı her şeyin üstünde. 

                    Taraftarlarda aynı yolu izliyor. Sosyal basında partizanlık dinin önüne geçmiş. Ahlaklı yorum azınlıkta. Kara, kapkara cahil paylaşımlar çoğunlukta. Vatan hainleri ile vatanseverlerin, dinsizlerle dinlilerin seçimi, savaşı olarak sunuluyor. Tiroller asıp kesiyor. 

                    Gavur dediklerimiz elbette pir pak değil. 

                     Kendi halklarına bizden çok çok daha dürüst ve hukuk bizden kat be kat doğru işliyor. Ama başka ülkelere karşı dürüst değiller. Sömürgeci, işgalci, hatta, soykırımcı durumdalar. Almanya’nı izrail ve ziyonistlerin Filistin’de yaptıkları işgal ve barbarlıkları karşısında sergilediği çifte sıtandart ortada. Yine ABD yönetimleri bunun en bariz örneği. Afganistan, Irak, Suriye, Libya, Vietnam, Kore ve benzeri birçok yerde, insanlık dışı, en cani, en vahşi uygulamaları ortada. Rusya’nın geçmişte yaptıkları, halen Çeçenistan, Ukrayna ve Kırım uygulamaları, Çin’in D. Türkistan mezalimi herkesçe biliniyor. 

                     Bizde ise, kendi halkımıza karşı dürüst davranmadığımız gibi, dışarıda da onlara maşa olma halimiz var. Afganistan, Irak, Suriye, Libya örnekleri ortada. Onların yardımcısı olduk, hatta dua bile edildi. NATO’da olmamamıza rağmen, ABD çıkarları için Kore’ye asker göndermemiz de yakın tarih örneği. D. Türkistan tavrımız da ortada. 

                      Oysa, bizim inancımız, inanç kaynağımız, Tarihimiz, medeniyetimiz ve kültürümüz, dünyaya örnek olmamızı gerektiriyordu. 

                      Zira bizim Tarih ve medeniyetimizde Orta çağ karanlıkları, engizisyon, yağma, talan, soykırım yok. 

                     Evet. Doktor hanım baldızın, kendi çapında gözlemleri böyle. Birkaç gün içinde, bacanak ta gelecek. Onunla da, Alamanya’dan Türkiye’ye, yönetime ve siyasete bakışı konuşacağız inşallah. 

                      Bu vesileyle Kadir gecenizi ve Ramazan Bayramınızı tebrik eder, milletimizin ve ümmetin uyanmasına, titreyip kendisine dönmesine, ağır narkozdan kurtulup uyanmasına, emperyalizm ve ziyonizmden ve onun yerli işbirlikçilerinden kurtulmasına, bütün insanlığın kurtuluşuna  vesile olmasını niyaz ederiz.