Buş/puşt ile başlayan  ve Batının genlerinde olan vahşilikle her an depreşen Haçlı saldırıları, Afganistan ve Irak’ın işgali, katliamı, soykırımı, yağması, talanı, işkence,taciz ve tecavüzü sonucu, milyonlarca insan  şehit edilmiş, milyonlarcası muhacir olmuş, yüzbinlerce Müslüman kadına tecavüz edilmiş, bu iki ülkenin tarihi, tabiatı,çevresi, kültür varlığı, yetişmiş insanı, ilim adamları, yazar ve düşünürleri, kısaca hafızası tümüyle yok edilmiş,bir Sünni ve bir Şii camisini bombalayarak mezhep/kardeş savaşını başlatmış, Moğol istilasını geride bırakarak,  bu iki ülke coğrafyası, insanlık tarihinin en barbar muamelesine tabi  tutulmuştur..

           Ne yazık ve çok acıdır ki, her iki ülke işgalinde de, her alanda zayıf, güçsüz ve birlikten yoksun, birbirine aslan, esas düşmana karşı kedi olan  İslam alemi yönetimlerinin hemen hepsi  işgalci ABD’nin yanında yer almış,  dökülen bunca kana ortak olmuştur.

           Buş’un kanlı yüzü ile büyük imaj ve itibar kaybına uğrayan ABD’nin perde arkası derin  ziyonist  yönetimi, bu sefer, zenci ve biraz da Müslüman soslu ve Buş’a göre daha yumuşak görünüşlü Obama’yı devreye sokarak,  öncesinde narkozsuz yapılan operasyonları, narkozlu olarak yapmaya başlamış, özellikle de Irak’ta  coni kayıplarından aldığı dersle, tek asker kaybetmeden ve tek dolar harcamadan, iç savaş çıkarma ve birbirine kırdırma metotlarıyla, bu sefer Mısır, Yemen, Libya, birçok Afrika ülkesi, Filistin ve Suriye’yi kan gölüne çevirmiştir.

            Obama figürü başlangıçta o kadar kandırıcı ve aldatıcı olmuştur ki, İslami hassasiyetleri olan geniş tabandaki arkadaşlarımız bile, Obama’yı Müslüman ve kurtarıcı görmüş,  her zamanki basiretsizliklerini, okumama ve bilgilenmeme noksanlıklarını ve yalnız önlerindeki hoca, şeyh, parti lideri, efendi ve benzeri tek adam biatlarınıneseri , akletmeme ve düşünmemenin tabii sonuçlarını burada da göstermiş, “bu bir “imaj” ya da “maske” değiştirmeden başka bir şey değildir, Müslümanlar açısından felaket devam edecektir” cevabımız  karşısında şiddetli hücumlara maruz kaldığımızı  dün gibi hatırlamaktayım.

            Son seçimlerde de, Trump ve Clington arasında seçim yarışı devam ederken, yine aynı basiretsizlik sergilenmiş, hangisi seçilirse seçilsin ziyonist amaçlara hizmet edeceği açık bir gerçek iken, bazı arkadaşlarımız, bizden olan! yazar ve çizerlerimiz, bunlar arasında tercih ve tahminler yürütmeye başlamış, sanki bizim iç seçimimizmiş gibi taraf olma ahmaklığına bir kez daha düşmüşlerdir.

           Seçimi alan Trump, hem seçim sürecinde hem de seçim sonrası, ziyonist mihrakların emrinde olacağını açıkça tekrarlamış, malumu ilan etmiş ve ilk icraat ve beyanatlarıyla İslam ve Müslüman karşıtlığını, ziyonist taraftarlığını  ortaya koymuştur.

             7 Müslüman ülke vatandaşlarına ABD’ye giriş yasağı koyması, niyetlerinin vehametini açık etmiş, İran’ı hedef alan; “Masada müdahale dahil tüm seçenekleri değerlendiriyoruz” ve ardından İran’ın balistik füze denemesine; “İran ateşle oynuyor” beyanatlarıyla, yeni Irak, Suriye, Afganistanlar oluşturma peşinde olduğunu ilan etmiştir.

             Müslüman ülkelere  ABD’ye giriş yasağı koyması,  bütün insanlığı ve hususiyetle tüm İslam alemini ve Türkiye’yi ayağa kaldırması gerekirken, İran ve Irak’ın aynı yasağı ABD vatandaşlarına koyacağını açıklamasından başka, “tık” çıkmamıştır.

            İran’a “Ateşle oynuyorsun” derken, hiç kimse çıkıp da; “İzrail ağzına kadar atom ve nükleer silah ile dolu. O ateşle oynamıyor mu” dememiştir. Hatta, “İran sadece İzrail’e yönelik ateşle oynuyor, izrail ve ABD  ise tüm İslam alemi ve insanlığa yönelik ateşle oynuyor” gerçeği, en azından sivil toplum cemiyetleri ve basınımız tarafından yüksek sesle dillendirilmeli ve kitlesel tepkiler koyulmalıydı.

             Trump Amerika’sının, İran’ı da Irak misali bir akıbete taşıyacağı ihtimal dahilindedir.

             Zira ABD ve tüm Batı Haçlı zihniyeti, İslam ülkelerine, “Şii ve Sünni” diye bakmamakta, hepsini “Müslüman ve Müslüman düşmanlığı” çerçevesinde görmekte, mezhep ayrımını ise, işini kolaylaştırmak için, bize, yani içimizdeki cahil, ahmak ve basiretsiz Müslümanlara tavsiye ve dayatmaktadır.

             Ne yazık ki, milyonlarca  “düşünmeyen ve akletmeyen!” Müslüman da buna balıklama atlamakta, onlara piyon olmaya amade olmaktadır.

             Irak’a vururken yanına Müslüman ülkeleri aldığı gibi, İran’a da vuracağı zaman, yine yanına alacak, bunu halka anlatmak ve kabul ettirmek için de, Irak’ta Saddam’a yönelik yaptıkları gibi; Suriye de hazırladığı Şii Sünni ayrışmasını, İran’ın Suriye’de ki tavrını kullanacak, hakim basınımız da, “ İran hak etti… Suriye de neler yaptı… niye füze denemesi yaptı… yarın bizi de tehdit eder… niye düşmanın gazabını çekiyor… onlar zaten Şii” gibi argümanlar kullanarak, ABD’yi aklayacak ve yanında yer alma mecburiyetini, kendilerince meşrulaştıracak ve kamufle edecektir.

             Mezhep bağnazlığı ile ABD’yi İran’a tercih edenler, ya da  müdahalesine “oh oldu” diyecek olanlar, bilsinler ki, ABD İran’dan daha Müslüman ve daha az tehlikeli değil. Ve yine bilsinler ki ABD, İran Şiiliği ile derdi yok. ABD yanlısı, piyonu  bir Şii İran oluşturma derdi var!!!

            Allah fırsat vermesin. İnşaallah böyle bir müdahale gerçekleşmez.

             Gerçekleşirse, bırakınız İran ve Irak’ı, Ukrayna’ya, Kore’ye ya da bir başka Müslüman olmayan ülkeye bile, hatta, bizim topraklarımız içinde ve en düşman olduğumuz bir kesime dahi müdahale etse, biz onların yanında, ABD’nin karşısında olacağız, olmalıyız.

             İnsan olmanın, hele Müslüman olmanın ve adaletin gereği budur.