GAZZE: SESSİZLİĞİN UTANCINDA İNSANLIĞIN SON İMTİHANI
“Vallahi ahirette Gazze’den sorulacağız!”
Dünya, bugün vicdanının son sınavından geçiyor.
Prof. Dr. Mehmet Görmez’in çağrısında altı çizilen hakikati görmezden gelen her ses, insanlığın çöküşüne bir tuğla daha ekliyor.
Gazze, sadece coğrafi bir alan değildir.
Gazze, çağımızın, insanlığın kalbinde açılmış bir yaradır.
Her şeyin hızla sıradanlaştığı bu dünyada, orada yaşanan dehşet, yitirdiğimiz vicdanın ve tükenen merhametin aynasıdır.
Bugün, Gazze’de yaşananlar sıradan bir insani kriz değildir. Bu bir savaş değildir. Bu, soykırımın modern yüzyıldaki en çıplak, en kanlı, en acımasız şeklidir.
Temel yaşamsal ihtiyaçlardan mahrum bırakılan, açlığa mahkûm edilen, kuşatılmış bir halk, gözümüzün önünde yavaş yavaş ölüme terk edilmektedir.
Ve dünya, çoğu zaman başka gündemlerin arkasına saklanarak, bu büyük trajediyi yalnızlığa mahkûm etmektedir.
Çocuklar… Açlıktan ölüyor. Anneler, çocuklarına bir lokma ekmek bulabilmek için, dünyanın gözü önünde, onurlarını, canlarını, hayallerini yitiriyorlar. Yaşlılar, hastalar, yaralılar… Bir damla su, bir tutam ilaç, bir lokma ekmek için yere yığılıyorlar.
Sınır kapılarında “yardım” adı altında dağıtılan şeyler, ihtiyacın binde biri dahi değil. İnsanlar, yardım almak için itilip kakılıyor, haysiyetleri çiğneniyor, aşağılanıyor, öldürülüyor.
Bu, bir tabii afet değil!
Bu, bir “doğal felaket” değil!
Bu, “kader” değil!
Bu, bilerek, isteyerek, alçakça yürütülen bir yok etme, bir soykırım mühendisliğinin son aşamasıdır!
Gazze halkı, sadece bombalara karşı değil, aynı zamanda dünyanın sessizliğine, körlüğüne, sağırlığına karşı da direniyor. Herkes susarken, Gazze çığlık atıyor. Herkes izlerken, Gazze ölüyor. Herkes alışverişte, eğlencede, kendi gündeminde savrulurken, Gazze, tarihin utanç sayfasına yeni bir kayıt daha düşüyor.
Ey insaf ve vicdan sahipleri!
Bugün Gazze için konuşmazsak, yarın konuşacak bir insanlığımız kalmayacak.
Bugün Filistinli çocuklar için ağlamazsak, yarın kendi çocuklarımız için gözyaşı dökmeye hakkımız olmayacak. Çünkü zulme sessiz kalan, zalimden farklı değildir. Çünkü mazluma sırtını dönen, ahirette hesabı en ağır olanlardan olacaktır.
Prof. Dr. Mehmet Görmez’in dediği gibi:
“Süre tükenmektedir... Hayat tükenmektedir... Onur tükenmektedir...”
Ve biz, sustukça, Gazze’nin çığlığında insanlığımızı da kaybetmekteyiz.
ARTIK HİÇBİR ŞEY ESKİ GİBİ OLAMAZ!
Ey insanlık, bütün önceliklerini bir kenara bırak!
Bir annenin gözyaşı, bir çocuğun açlığı, bir mazlumun duası, bütün gündemlerden daha değerlidir!
Bu mutlak kötülüğe karşı susan herkes, o kötülüğe ortak olur. Bugün Gazze’yi konuşmayan, yarın kendi mahallesinde zulmü meşrulaştırmış olur.
“Gazze’ye yapılan, bütün insanlığa yapılmıştır!”
“Bugün, susmak, ihanettir!”
“Bugün, görmezden gelmek, hıyanettir!”
“Bugün, sesini çıkarmayan herkes, ahirette bu hesabı veremeyecektir!”
Son Söz!
Şunu unutmayalım:
Her çağın bir İbrahim’i, bir Musa’sı, bir Yusuf’u vardır. Her çağın bir Firavun’u, bir Nemrut’u da… Biz hangi tarafta olacağız?
“Vallahi, ahirette Gazze’den sorulacağız.”
Ve vallahi, bu hesabı dünyada vermeyenler, ahirette iki kat daha ağır verecekler.
Ey vicdan sahibi insan!
Artık susma!
Bugün Gazze için, insanlık için, kendin için konuş!
Paylaşılması, çoğaltılması, yayılması dileğiyle...
“Suskunluğun değil, vicdanın sesi kazansın!” (G. Dihkan’dan alıntı)