Ah, güzel ülkem! Nedir bu çilen? Asırlar var ödediğin bedel. Sırtına yüklemişsin dünyanın ağırlığını.
Hani diyorlar ya: “En büyük Türk devleti cennette kuruldu” diye. Hakkat insan uğruna, İslam uğruna ne cihan mertler düştü toprağa. Ah güzel ülkem ah! Gene de kaza diyoruz namerdin arkadan vurmasına; biz çok kan kustuk da “içtiğimiz şerbettendir” dedik. Sen var ol, sen sağ ol, şeytanın çocuklarına inat.
Gene bayraklar asılacak yorgun ama onurlu balkonlara. Gözyaşları içimize içimize akacak, düşman mutlu olamayacak; çünkü toprağa düşeriz de başını düşürmeyiz devletimizin. Ateş düştüğü yeri yakar; düştüğü yer sine-i millettir. Anlatılacak, anlamayana; anlamayan anlayacak. Dün Çanakkale ne ise bugün Al bayrağın gölgesinde nerede duruluyor ve neyin mücadelesi veriliyorsa, aynıdır.
Ah! Güzel ülkem, ah! Anla artık: koruyamıyor geçirdiğin ideolojik ataklar seni.
Bölüyor kendi içinde, kavga çıkarıyor. Beraber yaşama alışkanlığını zedeliyor; düşman, Truva atı olarak içimize bu yolla sızıyor.
Kaynak: YENİ SAKARYA GAZETESİ
Anla artık: Türklük ırksal meseleden çok taraf olmaktır dünyada. Türkleştirmektir; ana mesele dünyayı, yani insanlaştırmaktır, İslamlaştırmaktır. İhtiyacın olduğu şey ise sadece hatırlamaktır. Hatırla Türk! Kızıl Elma ne idi!
Silkin! Artık yırt deli gömleğini; garbın afakı sarmış ise çelik zırhlı duvarı yık geç. Bil ki senin afakındır kurtarıcı olan.
Ey! Şehit oğlu, şehit kızı, şikayet etme; her ne yapıyorsan ülken için yap.
Zamana hükmet; bil ki asırlar seni bekliyor.