Sakarya’nın “marka şehir” olması/olabilmesi doğal olarak hepimizi gururlandırır. Devlet Planlama Teşkilatı’nın ülke için yaptığı makro yatırım planları devletin gelecek perspektifidir. Elbette ki ülke menfaati açısından yerel yönetimlerin DPT planlarına katkı uyumu ve sorumluluğu vardır. Devletin merkezî vizyonuna mikro ölçekte katkı sağlayacak olan yegâne kurum yerel yönetimlerdir. Halkla iç içe olan, halkın beklenti ve ihtiyaçlarını en yakından bilen kurumsal yapı “belediye”dir. Herşeyi devletten beklemek, üçüncü sınıf ülkelerin zihin yapısı ve yerel yöneticilerin tembelliğidir.

Kendi kendine yeten, katma değer üreten, idari sınırları içinde yatırım yapabilen, halkın temel ihtiyaçlarını devletin sırtına yüklemeyen belediye, profesyonel belediyedir. Çöpleri toplayamayan, suları kesilen, personel maaşı ödeyemeyen, köy yollarına asfalt dökemeyen belediyeler dönemi Millî Görüş Belediyeciliği zamanında aşıldı. AK Parti iktidarında, belediye hizmet kalitesi standart oldu. Kuşkusuz ki bu söylediğim “halka hizmet” standartı Recep Tayyip Erdoğan’ın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olmasıyla başladı. Sonrasında ülkeyi kucakladı ve kuşattı.  

*

Şehrimize ekonomik açıdan katkı sağlayacak her türlü yatırım elbette önemlidir.          OSB yatırımları önemli olmakla birlikte Sakarya’nın geleceği tarımdadır. Tarım şehri olduğumuz gerçeğinin altını çizmemiz gerekiyor. Bazı sanayi yatırımları İç Anadolu’un kıraç topraklarında, bozkırlarında kurulabilir lakin Sakarya Ovası’nı hebâ edersek insanımıza gıda veren mümbit topraklarımızı bir daha bulamayız.

Dünyanın geleceğinde iki temel gerçek var. İlki tarım, ikincisi de su kaynaklarıyla birlikte enerji. Sakarya, tarım alanları ve su kaynakları konusunda avantajlı bir şehir. Taraklı’dan Kocaali’ye kadar her türlü coğrafi zenginliğimiz var. Sakarya Nehir havzası, Sapanca Gölü, Geyve/Pamukova’nın mümbit tarım arazileri, Karasu Limanı; Hendek, Karapürçek ve Akyazı’da verimli topraklarımız var.

Kuşkusuz ki şehirlerin ruhu, öncelikle tarihiyle şekillenir. Şehrin “marka” olabilmesi için;  coğrafî konum, iklim yapısı, deniz/liman bağlantısı, sanayi, turizm, kültür, tarım ve enerji potansiyeli gereklidir. Her şeyden önce var olan potansiyeli tesbit ederek ortaya çıkarmak ve şehir adına katma değere dönüştürebilmek irade ve senkronizasyon/organizasyon becerisi gerektirir.

Yukarıda bahsettiğim “Marka Şehir” hamlesinde mülkî idare olarak Valilik paydaş olsa bile, vilâyet makamının siyasi sorumluluğu yoktur. Seçmene karşı tek sorumlu yerel idare olarak Belediye Başkanlarıdır.

Marka şehir olmanın yolu “potansiyel ürünlerin”  belirlenmesi, üretilmesi ve pazarlanmasıyla mümkün. Sakarya olarak sahip olduğumuz avantaj ve dezavantajların farkında olan Büyükşehir Belediyesi’nin şehrimize “katma değer üretme” gayreti lokomotif güçtür.

Başkan Ekrem Yüce’nin ”tarım ve enerji” merkezli projeleri şehrimizin yapısına ve gerçeklerine uygun çözümlerdir. Ziraat Yüksek Mühendisi olan Başkan Ekrem Yüce, özellikle “tarım” konusunda CB Recep Tayyip Erdoğan’ın desteğini arkasına alarak özel sektörden gelen girişimci ruhunu profesyonel belediyecilik tecrübesiyle birleştirerek “marka şehir” katma değerine dönüştürmüştür. Çok yönlü SBB hizmetlerinde Sakarya halkının tamamını direkt ya da endirekt olarak ilgilendiren geleceğe dönük yatırımlar sadece tarıma endeksli değil. Sakarya Botanik Vadisi’ne ilaveten Seracılık Mükemmeliyet Merkezi, inşaatı devam eden HES Barajları, deprem fay hattında bulunan şehrimiz insanına güvenilir konut üretecek olan “SBB Toplu Konut Projesi” Türkiye’de örnek gösterilecek çabalardır. İnsana hizmet düsturuyla tüm şehri kucaklayan bu çabayı siyaset üstü olarak takdir etmek gerekir. 

Kuşkusuz ki “marka şehir” olma yolunda Başkan Ekrem Yüce’nin önünü açan CB Recep Tayyip Erdoğan’ın Sakarya sevgisi bilinir. Sakarya Valiliği’nin kurumsal desteği, SAÜ’nün akademik desteği, SATSO’nun sanayi vizyonuyla birlikte ortaya çıkan uyumlu sinerji şehrimizin artısıdır. Büyükşehir Belediyesi şehirdeki tüm kurumların hizmet aldığı ortak noktadır ve Sakarya’nın şehir profilindeki en kapsamlı vitrini ve dinamosudur.  

(Devam edecek)