İslam Alemi çok zor bir süreçten geçiyor.

Elbette bu alemin bir parçası olan Türkiye de.

Afganistan ile başlayan, daha öncesi Filistin,sonra da Irak-İran savaşı ve Irak’ın işgali, Libya,Suriye, Mısır,Yemen derken (Çeçenistan, Karabağ,Kıbrıs,Kırım, Bosna, Kosova,Kafkasya,hatta Ukrayna, Arakan, Doğu Türkistan, Sudan, Somali, Tunus, Cezayir, Mali ve diğerleri de bu kapsamdan ari değildir) sıra; aynı emperyalist ve Siyonist pıroje kapsamında Türkiye’ye gelmiş, bu ülke üzerinde kirli senaryolar başlatılmıştır.

Tarih boyu süregelen Hak-Batıl, Haç-Hilal, Müslüman- Hıristiyan ve Yahudi mücadelesi, kesintisiz devam etmiş, olmaya devam etmekte ve hep devam edecektir.

Bu gün de olanlar budur ve tarihin en kanlı dönemlerinden biri İslam Alemi üzerinde yürütülmektedir.

Olay küreseldir, dünya egemenlerinin, eşkıyalarının, gılobal canavarlarının başrol de olduğu bir projedir.

Ülkemizde şu anda yaşananlar; Afganistan, Filistin, Irak, Yemen, Libya, Suriye ve diğerleri üzerinde oynanan oyunlardan bağımsız değildir ve aynı pırojenin devamıdır.

Proje kademeli olarak yürütülmekte, Müslüman ülkelerin biri diğerine karşı kullanılarak tek tek işgal edilmekte, biri diğerine düşman edilmekte, birbirine kırdırılmaktadır.

Bu vahim vahşi oyunun bozulması, bizim birlik ve beraberliğimize bağlıdır.

Onun için particiliği, parti hesaplarını bir yana bırakarak, VATAN ve MİLLET MEFKURESİ üzerinde birleşip, TEK EL ve TEK SES olarak hareket etmeliyiz.

Parti ve particilik zaten bu ülkeye ve bu millete hiçbir zaman fayda getirmemiş, insanları fırkalaştırmak, birbirine husumetli hale getirmekten, cemaatleşme, guruplaşma, mezhepleşme ve benzeri oluşumlar gibi, toplumu ayrıştırmış, hatta, Din’in bile önüne geçer olmuş!, yekpareliğe zarar vermiştir.

Şu anda ise, büyük dış pıroje ve içerdeki işbirlikçileri kapsamında, Alemi İslam’ı kuşatan yangın kapımızda, bacamızdadır.

Particiliği, cemaatçiliği, mezhep ve meşrepçiliği, sülale, kavim ve kavmiyetçiliği, bölge ve mikro milliyetçiliği, bizi tek el ve tek ses olmaya engel ne varsa hepsini terk edip, birlik olmalı, Türkiye ideali üzerinde  birleşmeli, sadece bu davaya yönelmeliyiz. Diğer İslam Alemi’nden bağımsız olarak değil, bir bütün olarak düşünerek.

İktidar ve muhalefet partileri birbirini suçlamak, yıpratmak, vahşi terör üzerinden parti çıkarı! sağlamak gibi süfli emellerden vazgeçmeli, birbirine yaklaşmalı, kucaklaşmalı, bütün enerjilerini, imkan ve zamanlarını cani şebekesi, iç ve dış bağlantıları, Kuzey Irak ve Kuzey Suriye sınırımızdaki oluşumları üzerinde harcamalıdırlar.

Hususen iktidar partisi daha kucaklayıcı, toleranslı, birleştirici, kapsayıcı ve karşı cepheyi daraltıcı olmalı,muhalefet cephesini, husumet cephesini genişletmemeli, KUVAYI MİLLİYE OLUŞTURMALI, birlikte iç ve dış hainlere karşı olmanın tavır, çaba, politika ve fiiliyatı içinde olmalıdır.

Muhalefet partileri de; ülkenin içinde bulunduğu tehdit ve tehlikeden siyasi hesap çıkartmamalı, zaman zaman sergiledikleri milli duruş ve vatan hassasiyetlerini bütüne hasretmeli, aynı hedefe yönelmelidirler.

Kısaca particilik, parti ve iktidar hesapları, iktidar-muhalefet pozisyon ve politikaları; vahim küresel pıroje karşısında terk edilmeli, en azından ertelenmeli, yekvücut olarak hareket edilmelidir.

Sınırlarımıza ve komşularımıza yönelik dış politika gözden geçirilmeli, revize edilmelidir!

GÜNEY SINIRIMIZDA (Suriye sınırı) oluşan, SINIRIN BÜYÜK ÇOĞUNLUĞUNU ELE GEÇİREN CANİ ŞEBESİNİN SURİYE KOLU gözden ırak tutulmamalı, iç şebeke tehditinden çok daha tehlikeli olduğu, ülkemiz için çok daha büyük tehdit oluşturduğu unutulmamalı, İÇERDEKİ MÜCADELE İLE ÖRTÜLMEMELİ, kamufle olmasına asla fırsat verilmemeli, gözlerden ve dikkatlerden kaçırılmamalıdır!

İncirlik’in sadece IŞİD ile mücadeleye açılması, ABD ile bu yönde beraber hareket edilmesi, cani şebekesinin Suriye kolunu içermemesi son derece tehlikeli bir dış oyundur.Buna izin verilmemelidir.Saddam’ı İran ve Kuveyt’e saldırtanların ve sonuçlarının ne olduğu hatırlanmalıdır.

Suriye sınırında, cani şebekesinin oradaki kolunun kontrolü dışında kalan çok az bir yerin,IŞİD veya bir başkasından temizlenip, yerine kimin koyulacağı büyük bir soru işaretidir.

İçerdeki mücadele; Irk ve Suriye’nin kuzeyinden, kuzeyine hakim güçlerden ve şebekelerden ayrı düşünülmemeli, hatta, içerdeki tehditten çok daha büyük ve önemli olduğu unutulmamalıdır.Seçimi ve seçilmeyi, terörün önüne almadan, terörden önemli görmeden, terörle mücadeleyi seçime kurban etmeden!

Cani şebekesi ile mücadele ederken, o bölgemizde ve diğer bölgelerde yaşayan akraba kardeşlerimiz, asla incitimemeli, karşı safa itilmemeli, kardeş kavgası çıkaracak en küçük bir tavır ve eyleme girilmemeli, işbirlikçi varsa, onlar devlete ihbar edilmeli, hiç kimse kendisini jandarma, polis, hakim, savcı ve yargı yerine koymamalı, sadece uyanık olunmalıdır!

Her halukarda HUKUK ve ADALET HAKİM OLMALIDIR.