Siyaset ısınmaya başladıkça; kalp kırmak, iftira atmak, yalan dolan, riya ve kibir ifade eden boş sözler ortaya saçılır. Bendeniz futbol takımı tutmuyorum. Taraftar değilim. Şehvânî bir galibiyet hırsıyla partisini savunan taassup ehli particileri/taraftarları da anlamakta zorlanıyorum. Edep ve ahlak sınırlarını aşan particilik bize yakışmaz. Müslüman kardeşine karşı hoşgörüden yoksun olan hakikat âlemine yol bulamaz. Ayıp gören gaybı göremez. 

Seçimler gelir gider. Biz Müslümanlar kardeşiz. Müslüman, kâfirlere karşı şiddetli, Müminlere karşı merhametli olur. Üç, beş oy uğruna birbirinin kalbini kıran, gönül yıkan olmaktan Allah’a sığınırız. “Dilini kötü sözden tutan kurtulur.” (Tirmizî, Kıyâmet 50)

Türkistan Pîrlerimiz Ahmed Yesevî, Hacı Bektaş-ı Velî erkânında tek cümle ile “emîn insan” tarif edilmiştir. “Eline, beline, diline sahip ol”

*

"(İyi) Müslüman, dilinden ve elinden Müslümanların emin olduğu kişidir. (Asıl) muhacir de Allah'ın yasakladıklarını terk edendir." (Buhârî, Îman 4-5, Rikak 26; Müslim, Îman 64-65)

Hadisin başka bir rivayeti sadece Müslümanların değil, “elinden ve dilinden tüm insanların salim kaldığı kimse” şeklinde de gelmiştir (Müsned, II, 224; Mecmaü’z-zevâid, III, 268.) Peygamberimize (sav) “cevâmiu’l-kelîm” verilmiştir. Az kelimeyle çok mana zuhur etmesi hikmettendir.  

Dilin afetleri;  şaka bile olsa yalan söylemek, sövmek, hakaret içeren kırıcı sözler söylemek, lânet etmek, gıybet etmek, iftira atmak, laf götürüp getirmek ve benzeri kötülüklerdir.

Elin afetleri; vurup kırmak, dövmek, öldürmek, yakıp yıkmak, hırsızlık etmek, bâtıl sözler yazmak, harama uzanmaktır.  

El ve dil görünür günahlar konusunda bedenin tüm organlarını temsil eder. Farkı şudur ki; dil ve gözün işlediği günahlar zahiren görünmez. Dilin bedendeki hakkı doğruyu ve hakkı söylemesidir. Müslüman kendi aleyhine de olsa "Allah'ın dini konusunda kınayanın kınamasından korkmadan" sadece hakkı söylemelidir.  

*

İnsan gündüz çalışır da akşam olup evine döndüğünde gayri ihtiyari elini yüzünü yıkar. Ellerinin kirlendiğini görmüştür, farkındadır. Beden kirlerini temizlemek kolaydır. Suyla sabunla yıkanır tertemiz olur. 

Çoğumuzun zihin dünyasında önem arz etmeyen görünmeyen kirler insanın dili ve kalbinde birikir. İnsan uzuvları içinde en çok kirlenen dil ve kalptir. Dilin ve kalbin kirleri görünmediği için insan gaflet eder. Dili muhafaza etmek zordur. Kalbi muhafaza etmek ondan daha da zordur. Dil ve kalp kirlerini arındıracak tek bir ilaç vardır. Az konuşmak ve Allah’a istiğfar etmektir.

Hz. Mevlânâ: “Ya Rabbi! Bedenimi/dışımı ben temizledim. İçimi/kalbimi de sen temizle” buyurur. İrfân budur. Sadece zahirde görüneni değil, bâtında görünmeyenin de farkında olmak ârif olmak demektir.

Hz. Pir Muhyiddîn-i Arabî şöyle buyurur: “İnsanoğlu için en uzun, en çetin, en tehlikeli mesafe iki nefes arasındaki mesafedir. Her kim ki, iki nefes arasını kontrol etmeye talip olduysa bilsin ki dünyanın en zor işine talip olmuştur.

Dil kalbin kapağıdır. Kapağı kaldırınca içinde ne piştiği anlaşılır.

İnsanın tüm sırları üç kelimeden ibarettir. “Nefes, dil ve kalp.”