Adalet Bakanlığı’nda görevli üst düzey bir hukuk adamıyla Ankara’da uzunca bir süre sohbet etmiştik…

Neler anlatmadı neler!

İnsanı hayrete düşürecek o denli ilginç konular üzerinde durduk ki duyunca ülkem adına, AK Parti adına üzülmemek mümkün değildi…

Nasıl olur da bir iktidar “bu derece kuşatılmışlıktan uzun zaman böyle duyarsız, kararsız, kaygısız ve habersiz olabilir” sorusuna cevap aramadan edemedim…

“Sadece Adalet Bakanlığı’nda yerleşik fetö kadrosu sayısı 5 binin üzerinde hakim ve savcıdan oluşuyor” sözleri insanı adeta yaşadığı ülke adına ümitsiz kılmaya yeter de artar diye düşünürken, basılan marş sonucu dört bini aşkın personelin temizlik hareketi, anlatılanların harfiyen doğru olduğunu gösteriyordu…

Ülke yönetiminde cumhurbaşkanı, başbakan ve bakanlar kurulu varken, bürokrasi başta olmak üzere yargı, milli eğitim, Emniyet ve Silahlı Kuvvetler’de hakimiyet kayıtsız şartsız fetöcü yapılanmanın emrine girmiş…

Böylece iktidar “muktedir” olmaktan çıkıp gölge haline dönüşmüş…

15 Temmuz’da, yüzlerce şehit ve yaralıyla kıl payı atlatılan darbe girişimi göstermiştir ki, ülkemiz tarihinin en gaddar, en acımasız ve savuşturulması zor bir darbe girişiminden mucizevi bir direnişle kurtulmuştur...

Peki bu tehlike tümüyle atlatılmış mıdır!

İnsan bu soruya gönül rahatlığıyla evet demeyi ne kadar da arzuluyor…

Ama biline ki kazın ayağı öyle değil...

Ülkenin son 15 yılda kat ettiği mesafeyi bir türlü içine sindiremeyen iç ve dış güçler, henüz bu konuda tam anlamıyla pes etmiş görünmüyor…

İşte bu tablo insanı derinden yaralıyor ve dahi ürkütüyor...

Ülkemizin bir gaflet anını yakalama adına pusuya yatmış hainler ordusuna karşı gereken önlemler alınmazsa eğer, biliniz ki işimiz zor ve sıkıntılı…

Tutuklananlar cephesinden sızan haberler de böyle olduğunu gösteriyor...

İtirafçı olmaya yanaşmayan sessiz yığınların hali size ne hatırlatıyor…

Hükümet referandum sonrası bilinçli olarak, işi sıkı tutacağını gösterir bir tavır aldı…

Daha doğrusu böyle yapmak kaçınılmaz hale geldi…

İçte ve dışta çeşitli cephelerde başarıyla sürdürdüğü canhıraş mücadele korkutuyor olsa da ülke düşmanlarını, çıkılan yolda başarıya mahkum ve büyük ölçüde yenilenmiş sevdalılar ordusunun canı kanı pahasına yürüttüğü savaşın galibi olmaktan gayri bir seçeneğimiz yok…

Dışarıda mutlak zafer kazanılacak ümidi taşırken, içerde pusuya yatmış ve sinmiş ajanlar ordusunu ihmal etmeden yürütülecek mücadelede, halkımıza da büyük görevler düşmektedir…

Ülkenin yarınları için toplumun bütünüyle berraklaşması kaçınılmaz…

Ay yıldızlı bayrak altında hür ve bağımsız yaşamak istiyorsak, şimdi birleşmenin zamanıdır...

Özellikle fetö davasında “kurular arasında yaşların da yanmaması” adına son derece dikkatli ve adil bir yol izlenmelidir ki yürekler yanmasın…