Transferin açılması Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem Yüce’nin kendi ağzından dinlemiş, ümitlenmiş ve bu anlayışla gitmiştim, bu sezon ilk kez görücüye çıkan Sakaryaspor’u izlemek için stada…
İlk dört haftayı seyircisiz, stressiz ve rahat oynayacağı düşüncesiyle izledim Sakaryaspor’u ilk 45 dakikada…
Oyun ve tempo beni hayli sıktı, başlangıçtaki düşünceleri bırakıp basın tribününe, tuttum şehrin yolunu ikinci yarı oynanırken…
Futbol hayatım boyunca ilimizde, ülkemizde ve Avrupa’da pek çok maç izledim…
Bugüne kadar, şehrimizde oynanan bazı maçları ilk yarı sonunda terk ettiğim olmuştur…
Aylar, yıllar sonra aynı olay bu defa seyircisiz izlediğim bir lig maçı olarak geçen Pazar günü başıma geldi…
Sakaryaspor’un 2-3 kaybettiği maçın ikinci yarısını seyretme işkencesine katlanmadan stattan ayrıldım…
Sonra duydum ki 1-1 iken “kazanılabilir” diye baktığım maçı kaybetmişiz…
Hemen aklıma, geçen seneki lig başlangıcı geldi…
Ama o takımla bu kadro arasında dağlar kadar fark vardı sanki…
Sakaryaspor’u geçen yıl ayakta tutan başarılı defans yerinde duruyor ancak istenilen formu yakalamış değil…
Orta sahası evlere şenlik, hücumda İsmail Berk’in yokluğu adeta sırıtıyor…
Buna rağmen “kazanılır” diye düşündüğüm ilk sınavdan geçer not alamadı takım…
Bu kadro ile yola devam etmek sanırım intihar etmek gibi bir şey diye düşünürken gelen bir dizi transfer haberi, geleceğe yeniden ümitle bakmak adına iyi sinyaller verdi diyebiliriz…
Alınan Bekir Ertegun dışında hiçbir futbolcuyu tanımıyorum…
Son sözü birkaç hafta sonraya bırakıp, izlemekten gayri şu aşamada yapacak fazla bir şey yok…
İsterim talihsizlikler bununla ve burada kalsın…