Hâfız Adil Özyüksel’le Taraklı’nın Bilinmez Meşhuru Dedesi Hacı Atıf Efendi’yi Konuştuk; Dedem Kuvayı Milliye’ye Vagonlarca Buğday Göndermiş Bir Kadı ve Hafız Söyleşi: Fahri Tuna

Selamün aleyküm Adil Hafız Abi, nasılsın iyi misin? Aleyküm selam. Rabbim bugünümüzü aratmasın.

Orada güzel bir resim var. Fotoğraf değil de resim; fotoğraftan resme dönüşmüş. Kimdir acaba? Taraklı’da meşhur Hacı Atıf Dedem.

Taraklı’nın, Sakarya’nın bilinmez meşhuru Hacı Atıf Dedeni bize anlatır mısın?

Hacı Atıf Dedem, çok küçük yaştayken, meşhur 93 Harbi yani (1877-78), Ruslar Kafkasya'yı işgal edince Türkiye’ye, Sakarya’ya gelmiş. Orada 2.000 tane hayvanları varmış. Babası Süleyman Efendi, orada müftüymüş. Onun Kafkasya'da dört tane oğlu varmış. Dördü de hafız: Hafız Sıtkı, Hafız Cevat, Hafız Atıf, Hafız Muhtar. Dedem Hacı Atıf, küçük yaşta gelmiş. Anneleri de ölmüş. Anadolu'ya geliyorlar. İki bin de hayvanları varmış dedim ya, 2.000 kuruşa satmışlar. 93 Harbi’nde Rusya’da satıyorlar, gemiye biniyorlar, geliyorlar. Adapazarı Adliye Köyü’ne yerleşiyorlar. Çerkezlik var bizde. Akrabalarımızın bir kısmı Kafkasya'da kalmış, bir kısmı Adliye'de yaşıyorlarmış. Adliye’de Süleyman Efendi, Şevket Bey falan. Eskiden Salı günü Adapazarı'nın pazarıydı. Dedem bir kahvehanede onlarla orada sık sık buluşurlarmış. Gelince, anneme, filan akrabalarımızdan selam getirdim dermiş dedem.

Atıf Efendi’nin eğitim durumu?

Hacı Atıf Efendi, annemin babası. Anadolu’ya gemiyle gelip yerleşiyorlar. Sonra İstanbul Medresesi’nde okumuş dedem. İstanbul Fatih'te. Fransızca ve Arapçayı çok iyi biliyor ve konuşuyormuş. Ben dedeme yetişmedim. Dedem ben daha dünyaya gelmeden, 1935 senesinde vefat etmiş.

Hacı Atıf Dedenizin Taraklı’yla, Sakarya’yla alakası nasıl başlıyor?

Dedem İstanbul'da medreseyi bitirdikten sonra Taraklı’ya geliyor. Buraya yerleşiyor. Evleniyor. Çocukları doğuyor. Biri de annem. Annemin adı Fatma. Taraklı’da İsmail Hakkı vardır. Onun annesi de teyzemdir benim. 1910’lu yıllar olmalı. Hacı Atıf Dede’min Hendek’e tayini çıkmış, kadı olarak. Osmanlı döneminde. Annem, küçüktüm ben, diyor, oynadım, sevindim, biz Hendek’e gideceğiz, Hendek’e gideceğiz, diye, öyle anlatırdı. İşte o zaman Taraklı’dan geçen bu yol, Ankara - İstanbul yoluymuş. O zaman tabii Taraklı ticaret merkezi. Nüfusta 25-30 binmiş. Velhasılıkelam Hacı Atıf Dedem, kadılık için Hendek’e gitmiyor, Taraklı’da kalıyor, çocukları burada doğuyor.

Atıf Dedeniz kimlerden evleniyor. Kimlerin kızıyla?

Taraklı’dan Hacı Mustafa Efendi’nin kızını almış dedem. Hacı Mustafa Efendi de hatırı sayılır bir adammış yani. Damadının Kadı olarak Hendek şehrine gitmesine müsaade etmemiş, kal burada. Hep beraber geçinir gideriz, demiş.

Meşhur han meselesine gelirsek? İşte dedem o meşhur hanı yaptırıyor. Şimdi Taraklı Öğretmenevi olarak kullanılan hanı. Bu arada kadı ama ticareti de iyi biliyor. Dedim ya Fransızca, Farsça, Arapçayı çok güzel bir şekilde konuşuyor. Annem anlatırdı; Ramazanlarda fahri olarak Kurşun Camii’nde (tarihi Taraklı Yunus Paşa Camii’nde) öğleden sonra vaaz edermiş, ikindiden sonra da bir cüz kuranı okurmuş, kendisi. Ezbere. Böyle bir adam.

Hafız, kadı, tüccar. Kafası çok çalışırmış. Ticarete ağırlık vermiş. Hatta Geyve’nin en zengini Hacı Şaban da dedemin arkadaşıymış. Dedemin ipekleri İtalya'ya falan ihraç edilirmiş. Dedemin arabaları gidiyor, Alifuatpaşa’ya, trene götürüyormuş arabalar ipekleri. Bak, bunlar patates çuvalı değil ipek çuvalı, dermiş. Hacı Şaban, dedemin arkadaşıymış. Onu çok iyi biliyor. Kendini çok iyi tanıyor. O anlattı bana. Dedi ki: Deden çok temiz adamdı oğlum, dedi. Camide, namaz çıkışı, yanına gider dururlar. Camiden çıkarken; Hacıbaba biz evleneceğiz veyahut şunu bunu işte ihtiyacımız var, derlerdi. Hacı Atıf deden, çok bonkördü, hemen çıkarır verirdi, dedi. Terzi Kemal anlattı bana. Onun babası Mehmet Efe anlatmış ona da. Heybelerle, atlarla, mavzerlerle dedene altın getirirlermiş, dedi. Sattığı malların parası gelirmiş. Atlarla heybelerle gelirmiş. Bir avuç alsak hiç bilmez, deden. Fakat bize itimat ettiği için bir tane bile almazdık, demiş.

Ne ticareti yapıyormuş dedeniz?

İpek. Yumurta. Eskiden Taraklı’da, ben çocukken biliyorum, herkes ipek yapardı. Burada koza yapardı. Burada koza borsası kurulurdu. Gelirler, numune falan alırlardı, hatırlarım. Tüccarlar İstanbul'dan filan gelirlerdi. Çocukluğumuzda onları görürdük. Fazla bilmiyorum ama Hacı Atıf Dedem, ipek ve yumurtanın yanı sıra belki meyve ticareti de yapıyordu.

Nasıl bir insanmış deden, nasıl yaşarmış? Sosyal hayatta nasılmış? Annemden dinlediğime göre Hacı Atıf Dedem, Erbil Şeyhi Esad Efendi Hazretleri'ne intisaplıymış.

Anneannenizin anlattığı Hacı Atıf Efendi nasıl biri? Sabire Ninem, İstanbul’a bize gelmişti. O anlatmıştı: Atıf Dedem bir seferinde İstanbul'a gelmiş, Eyüp Sultan'a. Sonra Şeyhine gitmiş. Sormuş Esad Efendi Hazretleri, demiş ki, Nereye gittin? Demiş, Hacı Yekta Efendi Hazretlerini ziyaret ettim. Peki orada bir koku duydun mu? Dedeme böyle bir soru sormuş. Neyse aradan zaman geçiyor. Meşhur Menemen Hadisesi var. Düzmece bir hadise. Onu Necip Fazıl, Son Devrin Din Mazlumları kitabında detaylı anlatıyor. Müslüm Gündüz provokasyonu gibi bir şey. O hadiseden sonra Erbil Şeyhi Esad Efendi’ye intisaplı herkesi toplayıp içeri atıyorlar. Dedemi alıyorlar, Göynük’ten Hacı Pulcu’yu alıyorlar, Geyve’den Hacı Durmuş’u alıyorlar; böyle kalburüstü adamlar nerede var, Menemen Hadisesi sonrasında, onları topluyorlar. Götürüyorlar oraya. İstiklal Mahkemesi hakimleri zaten askerden gelme. Yani hukukçu bir tane adam yok. Dedem de Menemen Hadisesine karışmakla suçlanıyor. Sakallı Nurettin Paşa vardır, meşhur. İstiklâl Harbi kahramanlarından. Bursa Milletvekilliği filan da var sonra. O dedemi iyi biliyor, iyi tanıyormuş. Dedem çok yardım etmiş İstiklâl Harbi’nde Kuvayı Milliye’ye. Kaç vagon buğday göndermiş Kuvayı Milliye’ye. Nurettin Paşa bunları biliyormuş. İzmir Gazetelerine beyanat vermiş Sakallı Nurettin Paşa: Hacı Atıf Efendi’ye idam verirlerse onun yerine idama ben gideceğim, diyor. Erbil Şeyhi Esad Efendi Hazretlerinin oğlu dahil 28 kişi idam ediliyor. Hacı Atıf Dedem altı aylık yargılama neticesinde beraat ediyor, Taraklı’ya dönüyor.

Kuvayı Milliyeciliği kurtarıyor onu? Evet. Hem Kuvayı Milliyeciliği hem Sakallı Nurettin Paşa’nın kefaleti. Zaten dedem Menemen Hadisesi sırasında Taraklı’da. Hadiseyle zerre alakası yok. Mustafa Kemal Paşa, Taraklı’ya geldiği zaman, Hacı Atıf Dedemin konağına misafir olmuş. Yanında annesi de varmış galiba, çarşaflı. Anneannem anlattı. Konakta Mustafa Kemal ile dedem konuşmuşlar. Kuvayı Milliye’den Atatürk onu tanıyor, destek olduğunu biliyor.

Annenle babanın evlilik hikâyesini merak ettim Adil Abi?

Eskileri iyi bilen bir ihtiyar bana parkta anlattı. Güzelce. Cumhuriyet’in ilanından sonra bize, her şeyi tabiat yarattı. Allah yok, diye öğrettiler dedi. Ona rağmen Göynük suyunda iki kişi abdest alıyorlar, Kurşun Camii’nde (Yunus Paşa’da) namaz kılıyorlar her gün, dedi. Biri senin babandı, dedi.

Bir gün Hacı Atıf Dedem, o iki gençten birine, yani babama, demiş ki dedi. Annene söyle, bu akşam bizim misafirimiz olsun. Babamın adı Mehmet. Dedem ona diyor ki, bu akşam anneni bize gönder, Babam, yedi yaşında babasız kalmış. Babası Hafız Adil’miş. Ben onun ismini almışım. Dolayısıyla babası olmadığı için anneni gönder diyor. Babaannem gidiyor. Hacı Atıf Dedem, hoş geldin, Allah'ın emriyle Peygamberin sünnetiyle kızımı senin oğluna vereceğim, diyor. Babaannem de Hacı Bey diyor, benimle şaka mı yapıyorsunuz. Ben kim, siz kim? Ben bir dul kadınım, senin karşına nasıl çıkarım, diyor. Dedem de diyor ki, ben senden mal, para mı istedim, ben oğlunu istedim senden. Bütün masraflar benden, diyor. Düğünün masraflarını kendi çekiyor, annemle babam böyle evleniyorlar.

Ben az hatırlıyorum. Annemde mesela böyle armalı beşibirlik vardı. Bilmem kaç tane düşmüş dedemden. Fakat dayım babamın işlerini bozuyor. Onlar da böyle haybeden gidiyor.

Dedenizin vefatı ne zaman ve nerede? Dedem Menemen'den dönüyor. Bir süre sonra sırtında şirpençe çıkmış. İstanbul'a doktora gideceğim, diyor. Annem, böyle konağın merdivenlerinden inerken, merak etmeyin. Ben birkaç güne kadar dönerim inşallah, dedi diyor. Anneannemle beraber dedem İstanbul'a tedaviye gidiyorlar. Ve orada artık ne kadar kaldılar, onu bilmiyoruz. Doktorlar kendisine nasıl ve kadar bir tedavi uyguladı. Hiç bilmiyoruz. Dedem 1935 yılı Şubat ayında, kaldıkları otelde rahmetli oluyor. O yüzden oraya defnediliyor. Orada üç dört Taraklılı varmış. Biri de Selahattin Kozcağız’ın babası. Onlar onu alıp Hacı Yekta Efendi Hazretlerinin yakınına defnediyorlar. Bu olaydan yirmi beş sene evvel, Erbil Şeyhi Esad Efendi haber vermişti ya, orada bir koku duydun mu diye. O hadise de gerçek oluyor.

Dedemiz, çocuklarına 500 bin liranın üzerine miras bırakıyor. O zamanın parasıyla bu 500.000 lira, tahminen üç bin evin parası. Bir şehir parası neredeyse. Çok büyük mirastı falan demişti babam. Ama demiştim ya, küçük dayım biraz hayırsız çıkıyor. Paralar çarçur oluyor.

Hacı Atıf Efendi’nin kaç çocuğu var? Annenler kaç kardeş? Annemler dört kardeşler. Sırayla, en büyükleri Hafız Mehmet. Onun küçüğü annem Fatma. Annemin küçüğü Ayşe. İsmail Hakkı’nın annesi. En küçükleri de Mustafa Hilmi. Küçük Atıfların babası. Atıf, Eskişehir’de Kur’an Kursu hocası.

Taraklı’da Hacı Atıf Efendi’nin o meşhur hanı ne oldu? Biz hanı Kültür Bakanlığı'na sattık. O da şimdi öğretmen evi oldu.

Yarın: Taraklılı Hâfız Hattat Saim Özel Benim Velinimetimdi. Her Şeyimi Ona Borçluyum