Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan’ın ittifakla ilgili kararını dinlediğimde şaşırdığımı itiraf etmeliyim. Necmettin Erbakan’ın oğlu, ürktü ve nefsine kolay gelen konforu tercih etti.

Lider olmak, kritik zamanlarda “zor kararlar” alabilmeyi gerektirir. Ne yazık ki Fatih Erbakan, siyasete soyunduğu ilk sınavında “liderlik vizyonu” konusunda sınıfta kaldı.

Binali Yıldırım’ın AK Parti adına “ittifak daveti” yaptığı ziyaretten sonra toplumda oluşan hava olumluydu. Ne olduysa oldu ve Fatih Erbakan, Cumhur İttifakına katılmayacaklarını, kendisinin de Cumhurbaşkanı adayı olacağını açıkladı.

Konuya girmeden önce,  HDP Gençlik Teşkilatı’nın Fatih Erbakan’ı tebrik etmesini dikkatinize arz ederim. “Fatih Erbakan’ın önderliğindeki Yeniden Refah Partisi’nin Cumhur İttifakı saflarına katılmamasını selamlıyor, yoluna tek başına devam etme kararı alan Yeniden Refah Partisi’ne başarılar diliyoruz.” Sadece HDP’den gelen bu kinayeli tebrik bile, Fatih Erbakan’ı utandırmalı.

Yeniden Refah Partisi, yedi düvelle aynı anda mücadele eden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ittifak davetini -hangi sebeple olursa olsun- reddederek tarihi bir hata yaptı.

Oysaki: “İçinde olduğumuz şu kritik süreçte, hiçbir talebimiz olmaksızın ülkemizin bekası amacıyla Cumhur İttifakı ve Recep Tayyip Erdoğan’ı destekliyoruz.” Demiş olsaydı, milletin gönlünde taht kurardı. Yapamadı… Dedik ya, lider olmak kolay değil.

Babası Erbakan Hoca’nın ölümünden sonra Fatih Erbakan’ın kız kardeşleriyle tutuştuğu süflî miras kavgası, “maddiyat” hırsını gösteriyordu. İttifak kararını reddetmesi de “siyaset hırsı” ve erdemsizliği gözler önüne sermiş oldu.

Fatih Erbakan’dan iyi bir bürokrat olur. İyi bir yönetici de olur ama gerçek bir lider olamaz. Hiçbir bedel ödemeden sadece soyadının Erbakan olması, kişiyi lider yapmaz. Ülkeyi yönetmek için -olmazsa olmaz- gereken “liderlik ruhu” herkese nasip olmuyor…  

Merhum Turgut Özal’ın oğlu Ahmet ile Necmettin Erbakan’ın oğlu Fatih, Türkiye’nin kendine has doğulu siyaseti açısından artık terkedilmesi gereken çarpıcı kötü örneklerdir.

Sormak lazım Fatih Erbakan’a. Madem ittifak yapmayacaktınız, neden milleti günlerce oyaladınız? Ayak diremenizi anlıyorum. Bir yandan pazarlık gücünüzü test ediyorsunuz diğer yandan sizi “sınanmamış lider” seçen tüm delegeleri milletvekili adayı yaparak ulûfe dağıtacaksınız. Esnaf ağzıyla “küçük olsun benim olsun” derseniz lider olamazsınız. Babanızdan miras kalan beylik hiç bir zaman imparatorluk olmaz. Korkulur ki, yakında küçük beyliğiniz de gider.

Hep birlikte Allah’ın ipine sımsıkı yapışın; bölünüp parçalanmayın...” (Âl’i İmrân Sûresi. 2/103)

Parça bütünde, “cüzz, küll”de birleşir. Bu milletin gönlünde parça olan sizsiniz, bütün olan Cumhur İttifakıdır. Kuşkunuz olmasın ki bu azîz millet siz olmadan da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı yine seçer. 

Sayın Fatih Erbakan. Babanız Necmettin Erbakan’ın başbakan olduğu REFAH YOL iktidarı alaşağı edildiğinde 18 yaşındaydınız. Başbakan olan babanız azarlanıyordu. Teessür içindeydi. Muzdaripti. MGK toplantısında boncuk boncuk terliyordu.  

28 Şubat mihraklarına karşı TBMM’de verdiği onurlu desteğiyle babanızın arkasında dimdik duran gerçek lider Muhsin Yazıcıoğlu’nu hatırlamıyor olabilirsiniz. O günlerde babanızı korumak için canını tehlikeye atıp her türlü vesayete karşı çıkan Muhsin Yazıcıoğlu bu milletin gönlünde şehid olarak taht kurdu.

Siz ki bugün, ülkenin içinde bulunduğu vesayetin korkunç gölgesini göremediniz… Kusura bakmayın ama söylemek zorundayım. Taht kavgası yapan çocuktan farkınız yokmuş. Sizin derdiniz ümmet falan değilmiş. Siz Balgat’ta otururken babanızın kurduğu D-8‘i ancak sayıklarsınız. Tayyip Erdoğan, D-8 tohumunu fidan yaptı haberiniz yok.  

Uyanın artık! Bugün Necmettin Erbakan’ın yerinde Recep Tayyip Erdoğan var.