Henüz ortam ısınmadı, seçim havasına girilemedi. Milletvekili adaylıkları ile meşguliyet yaşanmakta, merak edilen isimler vardı…

                Hemen hemen her siyasi partide adaylık müracaatı ve aday belirleme yöntemleri aynı, hızlandırılmış seçim kararı adaylık tespitini de etkiledi.

                Genel merkezlerin alacağı karar ile adaylar belirlenmekte.

                Süre uzatımına da gidildi, sanırım müracaat yoğunluğu yaşanmakta ya da genel merkezde evrak alımı ile görevlendirilenler yetiştirmekte zorluk yaşamaktalar. İşleri oldukça zor, evrakların tasnif edilmesi sanıldığı kadar kolay olmasa gerek!

                Ön seçim alışkanlığının terk edilmesi sonrası ki bu yöntemi de uygulayan sadece CHP idi, her kademede adaylık tespit yetkisi genel merkezlere verildi. Yani üye delege iradesi genel merkezlere terk edilmiş oldu.

                Merkezi yoklama diye adlandırılan yöntemin her dönem içim uygulanmasını haklı göstermek gayreti içine girilir ve mazeretler üretilir. Bu kez de seçimin hızlandırılmış olması ve ittifaklar gerekçe edilmekte.

                Dedim ya ön seçimi yargı denetiminde uygulayan tek parti CHP idi, o da bu alışkanlıklarından vaz geçti ki yıllar içerisinde benzerlik gösterdi.

                Parti içi demokrasinin askıya alınması demek oluyor ki sağlıklı sonuçlar doğurması çoğu zaman mümkün olmuyor, sürece müdahil olunamıyorsa temsilde de bütünlük sağlanamıyor demektir.

                Ön seçimden kaçınılıyor ise hiç değilse tüm yerel seçilmiş kurulların müdahil olabileceği bir yöntemle aday belirlenmeli, tek belirleyen ya da adına aday tespiti denilen komiteler marifetiyle adaylar belirlenmemeli.

                Antidemokratik aday belirleme zaman içerisinde alışkanlık halini alıyor, kanıksanıyor ki işte asıl tehlikede orada yatıyor. Sessiz çoğunluk ve tepkisiz toplum gibi kaçınılmaz son.

                Tabii bu yöntemin adı da AKP’de uygulanan temayül yoklaması değil, oylar kullanılıyor çıkan sonuçlara uygun aday belirlenmiyor, bu iddianın sahibi de bizzat aday olan isimler…

                Siyasi partiler yasası değişikliği üzerinde mutabakat sağlanan husustur ancak bu güne kadar bu anlamda atılmış en ufak bir adımda yoktur, anlaşılan durumdan her taraf memnun.

                Geriye kalan ise seçim dönemlerinde adına aday toto denilen oyun oynamak kalıyor, herkes kendi penceresinden tahminlerde bulunuyor. Yapılan işlemin adı tahminden öte geçmiyor.

                Nihai ortada genel kabul görmüş bir kriter yok, kuşkusuz bir ölçüsü var aday belirlemenin hiçte yok değil.

                Üye ya da delegeye harcanacak zaman anlamsız, boşa harcanan emek olur. Tek adres var; genel merkeze yakın olmak ya da genel başkana yakın olmak. Otoriteye teslim olmak diğer bir deyişle. Genel olarak ta bu yöntemle belirlenen adaylıklar sağlıklı sonuçlar doğurmuyor.

                Bu seçim dönemi için şu ana kadar uygulanan yöntem her siyasi parti için aynı oldu, umarım bu alışkanlığımız son olur.

                Haber sayfaları magazin tarzı tahminlerle süslenmekte.

                Her birimizin ben dâhil tahminleri var, üç ihtimalli maç sonuçlarına benzer. Bazen kahinlik yaparcasına maçın iptali ihtimalini de ortaya atanlar yok değil. Eğlenceli bir süreç yani…

                İddia meselesi de olmuyor değil !!

                Ne yazık ki sadece eğlenceli, yaşanılan sorunların çözümüne katkısı yok. Hele ki böylesi sorunlar yumağı halini almış bir dönem için maalesef en ufak katkısı yok.

                Umarım son olur, hızlandırılmış ya da öne alınmış baskın tarzı seçimler içinde bir formül bulunur.

                Çözümün tek adresi var; siyasi partiler yasasında ki değişiklik. Önce parti içi demokrasi işletilmeli…