Sakaryaspor, tarihinin önemli sayılabilecek bir kongresine gidiyor adım adım…

İki yıldır play-off finalinde rahatça kazanacağı maçları kaybedip yerinde sayan yeşil siyahlı ekipte kaybedilen her final sonrası “yönetim krizi” oluşuyor her nedense…

Gelenek bu sezon da değişmedi ve Cevat Ekşi yönetimi “Bizden bu kadar” deyip çekilince kenara, yeni bir yönetim arayışı düştü ilin gündemine bir kez daha…

İlk ve ikinci kongrelerde beklenen olmayınca, bir üçüncüsüne giden kongre sürecinde şu ana kadar İbrahim Nalbant’tan gayri ciddi bir ekip yok…

Hoş arada bir çatlak seslerle gelmek isteyen zihniyet sahipleri, Sakaryaspor’a her kriz döneminde fayda yerine zarar vermiştir...

Maddi-manevi telafisi güç koşullar oluşturmaktan gayri getirisi olmayan girişimlerle vakit geçirmek zorunda kalan Sakaryaspor’da transfer sezonuna girişte sıkıntılı bir kulüp imajı vermek, o güçlü kredibiliteyi de sarsıyor, aynı zamanda...

Yani bu tablo, elini zayıflatıyor...

Oysa bilinir ki, Türk futbolunun vitrin yüzü Sakaryaspor’da forma giymek her sporcuya nasip olmaz…

Futbolcunun kıymetini artırmada, onu değerli kılmada yeşil siyah renkler son derece önemlidir…

O nedenle her profesyonel futbolcunun gönlünde ve gözünde paradan önce gelir Sakaryaspor aşkı…

Bu özelliğini kaybetmemesi için yöneticilere, başta başkanlar olmak üzere büyük görevler düşüyor…

Profesyonel kulüplerde altyapı ve altyapıdan gelen her oyuncu, takımı başarıya götüren ciddi bir yatırım olarak ortaya çıkar…

Buna en son örnek; yabancı futbolcularla yükselişi önemli oranda düşüşe geçen Trabzonspor’un altyapıdan gelen oyuncularla, yıllar sonra yeniden çıkışa geçişidir…

Bütün bunlar altyapıya önem veren, şehirde yetişmiş, içimizden olan, bu şehrin futbol konseptini bilen, tanıyan yerli hocalarla olur ancak…

Eğer gelecek yönetim bu konuya önem verir ve gereğini yapmak isterse, yerli ve başarılı olmuş hocalara yormalıdır kafayı…

Duydum ki Şaban hoca ile yollar ayrılacakmış…

Diyelim yönetimin tercihi…

Ancak yerine yenisi getirilecekse o da Şaban hoca gibi yerli ancak sıradan değil, sıra dışı ve başarılarıyla kendini ispatlamış bir teknik direktör olmalı…

Olaya bu pencereden bakınca, Sakarya’dan ayrılıp gittiği İstanbul’da çalıştırdığı her takımı şampiyonluğa ulaştıran, son takımı finalde kaybeden bu ilin çocuğu Hikmet Sevim düşünülmelidir öncelikle…

Ne yazık ki yerli futbolcular ve yerli hocalara bakış hâlâ o anlamsız duyguların etkisi altında…

Geçmiş dönemlerde yine böyle bir kriz anında adı gelince gündeme, bir eski başkanın “Hikmet Sevim’i benim cesedimi çiğnemeden başa geçiremezsiniz” diyerek takıma verdiği zararı yazmaya kalksak, sayfalara sığdıramayız…

O nedenle macera aramaya gerek yok…

Şaban Yıldırım’a görevde kaldığı kısa sürede kimse “başarılı olamadı” diyemez…

Nöbet değişimi gerekiyorsa, müracaat edilecek yol ve yöntem belli…

Eğer henüz bir başka takımla bağlantı yapmadıysa, bilin ki en iyi ve yerinde tercih Hikmet Sevim olacaktır…

O nedenle böyle bir anlayışa sahip olduğuna inandığımız İbrahim Nalbant’ın göreve gelmesi yerinde olacaktır deyip, Sakaryasporumuza yeni sezonda başarılar dileğiyle “sümbüller”, görev alacak yönetim kuruluna ise “yeşil siyah laleler” gitsin istedik…