“İslam, insana hem bedeninde hem ruhunda bir onur yüklemiştir.
Bu onuru korumanın en temel yollarından biri örtünme emridir.
Kur’an-ı Kerim’de Nur Suresi’nde, kadın ve erkeklere iffetlerini korumaları ve gözlerini haramdan sakınmaları emredilir.
Örtünme, sadece bir giyim tercihi değil; insanın şerefini, kişiliğini ve mahremiyetini muhafaza etme aracıdır.
ÇIPLAKLIK, tarih boyunca “medeniyetin değil, ilkelliğin sembolü” olmuştur.
İlkel toplulukların çıplaklığı, insana değer atfetmeyen bir yaşam biçimini gösterirken; asalet, zarafet ve medeniyet, daima edep ve örtünme ile anılmıştır.
İffetin Korunması ve Ailelerin Sorumluluğu
Peygamber Efendimiz (s.a.v.), “Haya imandandır” buyurmuştur.
Haya, insanın kendisini ve başkasını utandıracak her türlü davranıştan sakınmasıdır.
Modern çağda gençlerin elinde bulunan akıllı telefonlar, iffeti tehdit eden en büyük araçlardan birine dönüşmüştür. Müstehcen fotoğraflar paylaşmak, bir anlık hevesle yapılmış gibi görünse de aslında insanın onurunu zedeleyen, telafisi zor bir hatadır. Bu tür fotoğraflar şantaj ve istismar malzemesi haline getirildiğinde, masum gençlerin hayatları kararmakta, aileler büyük acılar yaşamaktadır.
İslam, “Zinaya yaklaşmayın” (İsrâ, 32) buyurarak sadece fiili zinayı değil, zinaya götüren tüm yolları da haram kılmıştır. Dijital dünyada yapılan teşhircilik, çıplaklık ve müstehcenlik, işte bu harama giden yolların modern bir yansımasıdır.
Çocuk, anne ve babaya bir emanettir. Nitekim Peygamberimiz (s.a.v.), “Hepiniz çobansınız ve hepiniz sürünüzden sorumlusunuz” buyurmuştur.
Bu hadisin ışığında, ebeveynlerin çocuklarının sanal dünyadaki hayatlarını takip etmesi bir tercih değil, dini ve ahlaki bir zorunluluktur. Çocuğun kimlerle yazıştığını, hangi fotoğrafları gönderdiğini, hangi mecralarda bulunduğunu bilmeyen bir aile, farkında olmadan evladını ateşe sürükleyebilir.
Ebeveynin ilgisizliği, istismarcıların işini kolaylaştırmaktadır.
İslam ahlakında aile, sadece maddi bakımı değil, ruhsal ve ahlaki korunmayı da üstlenen bir kurumdur.
Dolayısıyla, anne babanın gözetim eksikliği, “çok büyük felaketlere” sebebiyet verebilir.
İslami açıdan değerlendirildiğinde, gerçek güzellik vücudu teşhir etmekte değil, onu iffetin, hayânın ve örtünmenin şemsiyesi altında muhafaza etmektir.
Asalet, pahalı elbiselerde değil; temiz, edepli ve ölçülü giyinmede ortaya çıkar.
Müstehcenlik, medeniyet değil; modern çağın cilalı barbarlığıdır.
Bugünün ebeveynlerine düşen görev, evlatlarına mahremiyet bilinci aşılamak, dijital dünyanın tuzaklarına karşı uyarmak ve onları İslam’ın iffeti koruyan çizgisinde yetiştirmektir.
Çünkü iffetini kaybeden toplum, sadece ahlaken değil, tarih sahnesinde de silinmeye mahkûmdur.” (Gökhan Dihkan paylaşımıdır)
Yazarın ilavesi: Gökhan kardeşimiz mevzuyu çok güzel açıkladı. Esasen üstüne ilave edilecek bir şey kalmadı.
Şu kadarını ilave edelim ki; Tesettür kadın erkek herkese farzdır. Yalnız kadın üzerinden konuşulması tamamen yanlış olup, örfi ve erkek egemen bir anlayışın eseridir.
Erkek için öngörülen “diz ile göbek arası” sınırı ve ölçüsü, zaruret hallerinde, mecbur kalındığında, başka bir imkan kalmadığındadır.
Tarihin ta başından beri erkekler hep örtünmüş, hiçbir Müslüman “diz ile göbek arası” bir örtü ile sokağa çıkmamıştır. Dünyanın hiçbir yerinde, dini ve kavmi ne olursa olsun erkeklerde hep örtünmüş, kadınlardan çok tesettüre riayet etmiştir. Fiili durum budur ve olan, olması gereken de budur. Dünyanın her yerinde dini ne olursa olsun hatta deist ve ateist bile olsa erkekler kapanmış, diz ile göbek arası bir kıyafet ile en ateist toplumlar bile sokağa çıkmamıştır.
Kadınlara gelince, yukarıdaki izahta görüldüğü gibidir.
İslam’ın tesettür emri kesin ve sınırları bellidir.
Örtünmede SINIR koyulmasına ve temel esasa gelince, şu ilkeyi rahatlıkla koyabiliriz: “ ÖRTÜNMEDE SINIR YOKTUR, AÇILMADA SINIR VARDIR. İNSAN SINIRSIZ ÖRTÜNEBİLİR AMA SINIRSIZ AÇILAMAZ.”