O bir bulmaca uzmanıydı. O bir siyasallıydı. O bir futbolcuydu, genç milliydi hem de.
Zarif, sabırlı, hoşgörülü, gerçek bir beyefendiydi.
Alman kökenli sporcu bir anneyle (Eva-Zeynep), şair, çevirmen, gazeteci Azeri Türk’ü bir babanın (Teymur Ateşli) ilk çocukları olarak 1950 senesinde Adapazarı Kuyudibi’nde doğmuştu. İstanbul Şişli Siyasal Bilgiler Fakültesi mezunuydu.
Başta Sakaryaspor olmak üzere bazı takımlarda futbol oynamış, golcülüğüyle tanınmıştı.
Onun esas tanınmasını sağlayan bulmaca uzmanlığıydı şehirde. Harika bir genel kültüre sahipti. Ulusal bir bilgi yarışmasında otomobil de kazanmıştı. Bulmacalardan, yarışmalardan kazandığı televizyon, buzdolabı gibi ödülleri saymıyorum bile. Birçok yarışma - sonuç belli, nasıl olsa o kazanacak - diye artık çağırmıyordu onu. Üzülüyordu tabii ki buna.
Ne sorarlarsa sorsunlar, fark etmiyordu; bulmacaların, bilgi yarışmalarının şifresini çözen adamdı Kemal Ateşli.
Adapazarı Liseler Arası Futbol Şampiyonası’nda Çok İddialı Final Maçı
1970 senesine gidelim: O yıllarda şehirde belli başlı beş-altı lise vardır. Adapazarı Lisesi (şimdiki adıyla Adapazarı Atatürk Anadolu Lisesi), Adapazarı İmam-Hatip Lisesi, Ticaret Lisesi, Endüstri Meslek Lisesi, Arifiye Öğretmen Lisesi. Kıran kırana, çok çekişmeli futbol maçlarının oynandığı yıllar. Maçlar şimdi Çark’ta Millet Bahçesi’nin olduğu yerdeki Adapazarı Şehir Stadı’nda oynanmaktaydı. Şampiyonluk maçının anılarını merhum Kemal Ateşli’den dinleyelim:
“1969 - 70 öğretim yılının soğuk bir kış günü, günlerden Çarşamba... Adapazarı Şehir Stadı'nın balçık çamuru futbolcular için zorlukları da beraberinde getiriyordu. Sakarya Liselerarası Futbol Birinciliğinin iki şampiyon adayı güç şartlar altında kozlarını paylaşacaklar. Bir yanda Adapazarı Lisesi, diğer yanda Ticaret Lisesi (şimdinin Tansu Çiller Ticaret Meslek Lisesi). Ticaret Lisesi, başta kaptanları Talat Yılmaz olmak üzere, tam kadro maça hazırlanmışlar. Adapazarı Lisesi ise Trabzon’da Genç Milli Takım Kampında olan golcüleri Kemal Ateşli’den mahrumdur. Ancak nasıl olmuşsa olmuş, Kemal, Teknik Direktör Gündüz Tekin Onay’dan izni kopartmış ve son anda maça yetişmiştir. Tabii ki takımda bayram havası esmektedir.’
Tribünler, ‘Milliye Bak, Milliye Bak’
Şehir Stadı’nda o yıllarda karşılıklı iki beton tribün var. Çark tarafında Ticaret Lisesi taraftarları, yol tarafında Adapazarı Lisesi taraftarları tribünler doldurmuş bulunuyordu.
Hava soğuk ve yağmurlu. Stadın zemini balçık gibi çamur. Maç gergin bir havada başlıyor. Karşılıklı akınlarla geçen ilk yarıda, gol olmuyor ve ilk yarı 0 - 0 berabere bitiyor. Bu yarının en kayda değer olayı, başlama düdüğünden itibaren Ticaret Lisesi taraftarlarının Kemal Ateşli'yi işaretle "Milliye Bak! Milliye Bak!’ şeklinde aleyhte tezahürat yapmalarıydı. Oysa Kemal, iki-üç gol pozisyonuna girmiş ancak sahanın çok bozuk ve çamur olması nedeniyle gol olacak vuruşu yapamamıştı. Yapılan aleyhte tezahürat Kemal'i daha da kamçılayıp hırslandırıyordu. Ticaret Lisesi, takım kaptanı Talat Yılmaz’ın talimatıyla, başta Mehmet Ömez olmak üzere, tam üç kişiyle Kemal’i marke ediyorlardı.
Maçın ikinci yarısında elektrikli hava daha da gerilmiş, Adapazarı Lisesi'nin daha etkili akınlar yaptığı gözlenmişti. Nitekim maçın bitmesine on beş dakika kala, Adapazarı Lisesi bir akın girişiminde bulundu. Orta sahadan topu kapan Azmi Gürkan, santrafor Kemal’e, çok güzel bir ara pası uzattı. Topu kapan Kemal, çok süratli bir şekilde Ceza Sahasına girmiş, kaleci Sıtkı'nın solundan ağları havalandırmıştı bile. Kemal için yapılan aleyhte tezahürat bir anda bıçak gibi kesilmişti. Ticaret Lisesi taraftarlarında bir sessizlik, Adapazarı Lisesi taraftarlarında ise büyük bir coşku hakimdi. Tribünler hemen karşı tezahürata başladılar: "Al Sana Milli! Al Sana Milli!” Bu tezahürat maç bitimine kadar sürdü.
Neticede maç Adapazarı Lisesi'nin 1 - 0 üstünlüğü ile sonuçlandı. Böylece Adapazarı Lisesi, Kemal Ateşli'nin attığı golle Sakarya Liselerarası Futbol Şampiyonu olmuştu.
1970 yılının Mart ayında Sakarya'da yapılan Grup Maçları Sonunda Grup Şampiyonu olarak çıkan Adapazarı Lisesi, Mayıs ayında Eskişehir'de yapılan Türkiye Liselerarası Futbol Finallerine katılmış, başarılı sonuçlarla finale kadar yükselmişti. Finalde adeta Genç Milli Takım ve Amatör Milli Takım karması gibi sahaya çıkan ve başlarında Antrenör Nazım Koka olan Ankara Yıldırım Beyazıt Lisesi'ne 4 - 2 yenilerek Türkiye 2. olmuş, Sakarya'ya bugüne kadar ki en büyük başarıyı getirmişti.”
Kardeşi Cengiz Ateşli: ‘Ağabeyim, Çok Sakin, Çok Sabırlı Biriydi”
İstanbul Aksaray Ticaret ve İktisat Yüksek Okulu mezunu, mali müşavir - muhasebeci, o da ağabeyi gibi bulmaca uzmanı olan kardeşi Cengiz Ateşli, ağabeyi Kemal’i şu sözlerle anlatıyor: “Abim, eline vur ekmeğine al, çok sakin, sabırlı biriydi. 9-10 yaşlarındayken mafsal romatizması geçirdi. 4.sınıftaydı.
Adapazarı Belediyesi’ne bağlı Elektrik-Su-Otobüs İşletmesi’nde (ESO) çalıştı. Elektrik bölümü Belediyeden ayrılınca, TEK’e geçti, uzun yıllar TEK’te çalıştı. Son olarak Erenler Milli Eğitim Müdürlüğü’nden emekli oldu.
Abim santrafor oynardı. 9 numara. Şekerspor, Sakaryaspor Genç, Düzcespor, Yıldırımspor’da futbol oynadı. Karadenizspor’da bıraktı. Zamanında Süper Lig’de oynayan Vefa’dan, profesyonellik teklifi aldı ama istemedi.
Sakaryaspor’da damadımız Yetiş, Timur, Süleyman Bölükbaşı, Suavi, Ferit, Vural ile beraber oynamıştı.
Abim, Adapazarı Belediyesi’nde zabıta olarak çalışan Leman Hanım’la evliydi. İki oğlu var: Çanakkale’de Tango öğretmenliği yapan Onurhan, Bateri çalarak geçimini sağlayan Denizhan.
Çocukken geçirdiği mafsal romatizması, ileride eklem yerlerindeki sıvıyı yok ediyormuş. O nedenle son yıllarında topallayarak gezmeye başlamıştı. Sonunda romatizma kalbe vurdu. Ölüm nedeni de bu oldu. Abimi 18 Haziran 2025’te kaybettik. Emirdağ Mezarlığında annem Zeynep Ateşli ve babam Teymur Ateşli’nin bitişiğine defnettik.”
İş Arkadaşı Necdet Çetin: “Çok Seri Olması ve Toplara Çok Sert Vurduğu İçin, Lakabı ‘Ateş Kemal’miş”
“Sayın Kemal Ateşli ile Ekim1986’da Katlı Pazar Yeri’nde bulunan TEK Adapazarı Elektrik İşletmesi’nde çalışmaya başladığımda tanıştık. İşletmenin Pasaj 67’ye taşınması ve daha sonra Orhan Camii karşısı şimdiki Migros olan yerde 1999 Depremine kadar çalıştık. Depremden sonra Kemal Bey, SEDAŞ Halkla İlişkiler Biriminde görev yaptı. SEDAŞ 2009 yılında özelleştirilince Sakarya Erenler İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü Özel Kaleminde görev yaptı ve buradan emekli oldu.
Kemal Ateşli, Sakarya Akşam Haberleri Gazetesinde görev yapan, yedi lisan bilen duayen gazetecilerden merhum Teymur Ateşli’nin oğluydu. Sakaryaspor’un eski futbolcusuydu. Çok seri olması ve toplara sert vurup çok gol atması nedeniyle lakabı Ateş Kemal’miş. Bunu da zaman zaman dairemizi ziyaret eden, Kemal Bey’in sporcu dostlarından merhum İlhan Tunçbilek (Arap) ve merhum Rıfkı Manav’dan (P.ç) öğrendim. Attığı gol ile zamanında Sakaryaspor’un kümede kaldığını da.
Kemal Ateşli, iyi bir kan bağışçısıydı. Bu alanda rahmetli Abdullah Çelik Hoca ile yarışırlardı. Kızılay’ın altın plaketini de almışlardı.
“Kemal Bey Sayesinde TEK Çalışanları Arası Bilgi Yarışması’nda Birinci Olduk”
Kemal Bey’in esas alanı, Türkiye’nin tanınmış bulmaca ve genel kültür yarışması uzmanlığıydı. TRT’nin pek çok yarışmasına katılmıştı. Yarışmalarda otomobil de kazanmıştı. Profesyonel yarışmacı görüldüğü için son yıllarda yarışmalara davet edilmemesine çok üzülüyordu.
Kemal Bey’le ilgili bir anımı paylaşmak istiyorum: 2001 yılında, Türkiye Elektrik Kurumu’nda (TEK) altışar kişiden oluşan üst düzey yöneticilerin yarışmacı olarak katıldığı, personellerin de ilgiyle takip ettiği bir bilgi yarışması düzenlendi.
SEDAŞ grubunda dört arkadaş ile birlikte Kemal Bey ve ben varım. Bütün sorular iki yarışmacı grup tarafından doğru olarak cevaplanınca joker sorulara geçildi. (Karşı taraf bizde Kemal Ateşli gibi bir jokerimizin olduğunu bilmiyordu.) Soru seçildi. Aya ilk gönderilen canlının adı, yılı ve ülkesi, soruldu. Kemal Bey, kulağıma Köpek Laika (Layka), 1957, Rusya diye fısıldadı. Cevaplar, denince, ben bu bilgileri hemen levhaya yazıp gösterdim. Karşı taraf cevap veremediği gibi, pes kardeşim bunu da mı bildiniz, deyip çekildiler. Kemal Bey sayesinde yarışmayı biz kazandık.
İyi bir insan, iyi bir ağabeyimizdi. Şairin dediği gibi, güzel insanlar güzel atlarına binip gittiler. Allah rahmet eylesin.”
TEK’teki Dostlarım: Necdet Çetin, Kemal Ateşli, Sefer Beyanal ve Ünal Özturhan
Benim Kemal Ateşli ile dostluğum, Sakarya Mühendislik Fakültesi’nden sınıf arkadaşım Necdet Çetin vasıtasıyla başladı. 1980’li ve 90’lı yıllarda zaman zaman TEK Adapazarı İşletmesi’ne, çok cana yakın ve misafirperver biri olan Necdet kardeşimi (sınıfta lakabı John Trovolta Necdet’ti) ziyarete gittiğimde, Kemal Ateşli Abi, Elektrik mühendisi-müzisyen Sefer Beyenal Abi ve hemşerim Ünal Özturhan ile de tavşan kanı çaylar eşliğinde sohbetler ederdik.
Kemal Abi benden on yaş kadar büyüktü. Çok ağırbaşlı, çok oturaklı, çok sakin, saygılı ve efendi bir kişiliğe sahipti. Yedi lisan bilen yıldız bir gazetecinin, bir şairin oğlu olduğu, çok az kişinin kazanıp okuyabildiği Siyasal Bilgiler Fakültesi mezunu olduğu, 1970’lerin yıldız bir golcüsü olduğu, TRT Bilgi Yarışmalarında otomobil ödülü kazandığı hâlde, çok mütevazıydı. Sorulmasa anlatmazdı. Kendinden bahsetmekten pek haz etmezdi. Erol Girişken gibi o da bir Adapazarı Ansiklopedisi’ydi adeta. Şehirde hemen herkesi bilir, tanır, her olayı, her tarihi detaylarıyla hatırlardı: Müthiş bir hafızaya sahipti.
Diğer yandan baldızım Gülsen Yıldız’ın en yakın arkadaşı Nevrin Hayta’larla komşuydu. Çok renkli bir insan olan Şoför Zeki Hayta Amca ile komşu ve yakın dosttu. Bu vesile ile Kemal Abi ile Leman Yengenin de iyi birer insan / örnek birer komşu olduklarını da öğrenmiştik.
En Büyük Hayali, Babası Teymur Ateşli’nin Hayatını Anlatan Bir Kitabın Yayımlanmasıydı
Son yıllarında ayaklarından yürüme zorluğu çekiyordu. En büyük hayali babacığı şair Teymur Ateşli ile ilgili bir kitabın yayımlanmasıydı. Babasına hayrandı gerçekten. Öte yandan 1923 yılında Bakü’de bir hapishanede doğan babası Teymur Bey, gerçekten de roman gibi bir hayata, film gibi bir geçmişe sahipti. Bakü Üniversitesi Alman Filolojisinde okurken, Hitler’in, ordusu ile Rusya içlerine kadar gelip ülkeyi işgal etmesi üzerine mecburi olarak üsteğmen sıfatıyla II. Dünya Savaşı’nda Rus Ordusu’nda savaşa katılmış. Stalingrad’da savaşırken Almanlara esir düşmüş, Almanca bilmesi sayesinde, kendilerine yardım etmesi şartıyla hayatını bağışlamaları üzerine hayatta kalabilmişti. Talihin dönüp Rusya’nın savaşı kazanması ve Almanya’yı işgali üzerine, dört sene bir keçi ağılında saklanmış, evin kızına âşık olmuş ve evlenmiş, 1949’da eşiyle birlikte Türkiye’ye sığınmıştı. İşte Kemal Ateşli bu evliliğin meyvesi olarak 1950’de Adapazarı’nda doğmuştu. Üstelik babası hüdayınabit (kendi kendini yetiştiren) başarılı bir şairdi.
COVİT19 ve Popülizm Yüzünden Kitap Yayımlanamadı, Kemal Ateşli’nin Gözleri Açık Gitti
2020 yazı boyunca Teymur Ateşli Kitabı’yla ilgili ciddi ve yoğun bir çalışma gerçekleştirdim. Babasının Yazı İşleri Müdürü olarak çalıştığı ve her gün bir şiir yazıp gazetenin sağ alt köşesinde yayımladığı Akşam Haberleri Gazetesinin arşivinde, Uçak Sokaktaki sağdan ikinci binanın rutubetli ve tozlu bodrumunda, arşivin sahibi Abdullah Özden’in izni ve desteğiyle, günlerde çalışmış, taramalar yapmış ve kupürler toplamıştım. Öte yandan Bakü’den Dr. Aynure Paşeyeva ile temasa geçtim; Aynure Hanım, gerek benim gönderdiğim gerekse Azerbaycan’daki bilgiler ışığında ciddi bir makale hazırlamıştı. Planımız şuydu: Kitabın yarısı İstanbul Türkçesiyle benim çalışmalarım, diğer yarısı Azerbaycan Türkçesiyle Dr. Aynure Paşeyeva’nın çalışmalarından meydana gelecekti. Kemal Abi, çok mutlu ve umutluydu. Çalışmayı haftada iki-üç kez telefon ederek yakından takip ediyordu.
Günler süren çalışmalar sonucunda söz konusu kitabın bilgi belge toplama işini bitirmiş, basımını garantileyecek mali destek arayışına girmiştik. Tam da Karabağ’ın geriye alındığı günlerdeydi. Türkiye-Azerbaycan iki devlet tek millet olduğu günlerdeydik. Siyasi ortam da kitabın basımına, hem Adapazarı-İstanbul hem Bakü’de tanıtım / anma programları yapılmasına müsaitti.
Maalesef Sakarya Büyükşehir Belediyesi, Adapazarı Belediyesi ve Sakarya Valiliği konuya ilgi göstermediler. Covit19 süreci, günlük işler ve popülizm, böyle ciddi bir çalışmanın öneminin yeterince anlaşılmasına engel oldu. Çalışma da kadük kaldı. Kemal Ateşli’nin maalesef gözlerinin açık gitmesine neden oldu, bu gelişme. Çok üzülmüştü, haklı olarak.
İnşallah bir gün, Sakarya’nın yetkilileri şehir kültürüne, merhum bir şairine sahip çıkar da söz konusu kitap gün yüzüne çıkmış olur. Ümitsiz olmayalım.
Allah Kemal Ateşli Ağabeye gani gani rahmet eylesin. Mekânı Cennet, ruhu şad olsun. Kardeşlerine, eşi ve çocuklarına, sevenlerine sabırlar diliyorum.
Kemal Ateşli (Necdet Çetin Arşivi) Ateşli Ailesi: Teymur, Zeynep, Kemal, Cengiz, Nilgün, Tamella.
Sakaryaspor Genç Takımı. 1976. Ayakta soldan 2. Aykut Yiğit, 3. Tamer İlaçan, 4. Mustafa Şirin, sağ başta Kaptan Kemal Ateşli. (Kemal Ateşli Arşivi)
Ateşli Ailesi: Onurhan, Kemal, Denizhan, Leman Ateşli.
SEDAŞ Bilgi Yarışması’nın haberi. 2001. (T.Necdet Çetin Arşivi)
Kemal Ateşli ve Fahri Tuna, Teymur Ateşli kitabı üzerine çalışıyor. Adapazarı Sait Tanış Kültür Merkezi bahçesi, 8 Mayıs 2020
Kaynak: YENİ SAKARYA GAZETESİ