Anoreksiya Nervoza, sadece bir zayıflama isteğinden ziyade, kişinin kendi bedenine açtığı bir savaştır. Kişi, hayatında kontrol edemediği duygularını ve korkularını bedeni üzerinden yürüttüğü bir mücadeleye dönüştürür. Temel olarak düşük kiloda olmasına rağmen beden algısındaki bozulmayla kilolu olduğu inancı ve kilo alma korkusu bulunur. Bu nedenle kalori alımını aşırı kısıtlar ve var olan kalorileri yakmak için aşırı egzersiz yapar. Sadece zayıflama isteği değil, daha derinde mükemmeliyetçilik, kontrol ihtiyacı, özdeğer sorunları ve özşefkat sorunlarını barındırır.
Genellikle ergenlik çağında başlamaktadır. Kadınlarda daha sık görülse de erkeklerde de rastlanabilmektedir. Her 100 kadından birinde görülmektedir. Yeme bozuklukları arasında %5-%20 arasında değişiklik gösteren ölüm oranıyla anoreksiya en yüksek ölüm oranına sahiptir. Toplumun yarattığı güzellik algısı zayıflığı öne çıkarır ve sosyal medyada gerçeküstü incelik yarışına dönüşen görseller gençleri daha çok etkilemektedir. Oysa anoreksiya sadece fiziksel bir durum değil, aynı zamanda ruhu da yaralayan bir hastalıktır.
Bireyin bedenindeki bahsettiğimiz algısal bozukluk, başkalarının gördüğü zayıf bedeni aynaya baktığında kendi zihnindeki kilolu versiyonuyla görmesiyle ortaya çıkar. Bu algı bozulması gerçek kilodan tamamen bağımsızdır. Anoreksik bireyler, hayatlarının çoğu alanında kendilerini başarısız ve hayatın kendi kontrolleri dışında ilerlediğini hissederler. Bedenleri üzerindeki bu kontrol hissi onlara başarı ve güç getiriyor gibi hissettirebilir. Sosyal medya ve “ünlüler” diye adlandırabileceğimiz göz önünde sergilenen bedenlerin sağlıklı ve gerçekçi olmaması, anoreksik eğilimleri pekiştirir diyebiliriz.
Ebeveynlerin dikkat etmesi gereken bazı uyarı çanları şunlardır:
1. Yemek saatinde çeşitli bahanelerle sofradan kalkma,
2. Zayıf olsalar bile sık sık kilolarından ve fazla kaloriden yakınmaları,
3. Yemek yedikten sonra odasına kapanmaları,
4. Ayna karşısında memnuniyetsiz bir şekilde uzun uzun kendini incelemesi,
5. Ani ve hızlı kilo kaybı,
6. Yorgunluk, halsizlik, üşüme, ciltte kuruma, saç dökülmesi, tırnak kırılması gibi yetersiz besin alımından kaynaklı fiziksel sorunlar,
7. Kadınlarda regl düzensizlikleri.
Aileler bunu keşfettiğinde çocuklarını eleştirel cümlelerle yargılamamalıdır. Bu yalnızca utancı ve direnci artırır. Çocuğunuzla ilgili olabildiğince açık uçlu sorular sorarak onu anlamaya çalıştığınızı ve yanında olduğunuzu hissettirin. Toplumsal güzellik algılarını ve sosyal medyada gerçeküstü, sağlıksız zayıflığı sorgulamasına destek olun. Anoreksik bir aile üyesini tespit ettiğinizde erken yardım almak hayati önem taşır. Bu bir zayıf karakter ya da zayıf irade sorunu değildir; tedavi edilmesi gereken bir hastalıktır. Böyle bir sürece başlandığında zaman zaman aileler de tükenebilmektedir. Bu süreçte ebeveynlerin de güçlük yaşadığı noktalarla ilgili desteğe başvurması önemlidir.
Yemek zorlanarak iyileşmez! Zayıflama hali güzellenerek iyileşmez! Tedavi süreci bir ekip işidir. Aile, psikiyatrist, psikolog, diyetisyen, endokrinologlar ve sosyal destek alabileceği sevdikleri ile birlikte yürütülür. Bedeni de savaş halinde olan bir gence yardım etmek hepimizin görevidir. Eğer bir yakınınız benzer bir durum yaşıyorsa bir uzmana danışmaktan çekinmeyin. Güzellik kalpte başlar, tartıda değil.