Aşûra, Arapça aşara –on- anlamına gelen kelimeden türemiştir. Muharrem ayının onuncu gününü ifade eder.

Halk arasında Aşûra ayı olarak bilinen Muharrem, Hicri takvimin ilk ayı olup savaşın yasaklandığı haram aylardandır. Hıristiyanların takvimine göre kutlanan yılbaşı bize ait değil. Bizim için Hicrî yılbaşı 1 Muharrem günüdür. 

Muharrem ayının tarihte bizler açısından sarsıcı bir tarafı var. Rasûlullah’ın (sav) ciğerparesi küçük torunu Hz. Hüseyin Efendimiz bu ayda şehid edildi. 10 Muharrem İslam tarihinde Müslümanlar arasında vuku bulan trajik acı ve hüzün günüdür. 

Ehl-i Beyt’ten Hz. Hüseyin (ra) ve beraberindeki 72 kişi Hicri 61. Yılda Muharrem ayının onuncu günü Yezidin ordusu tarafından Kerbelâ’da şehid edildiler. 

Haksızlık ve zulme başkaldıran Hz. Hüseyin’in şehâdeti ve “Cennet gençlerinin efendisi” olacağı haberi daha küçük bir çocukken Cebrail (as) tarafından Rasûlullah’a bildirildi. Allah’ın takdirine kemâl manada boyun eğen Efendimiz, (sav) aldığı acı habere önce gözyaşı döktü, sonra da tebessüm buyurdu…   

Dikkat buyurunuz. Kıyamete kadar Ümmeti Muhammed’in büyük imtihanı ve –hikmeti- sır olarak kalacak olan Allah’ın takdiri gerçekleşti. İslam tarihinin en hazin olaylarından biri Kerbelâ faciası, mezhebi, meşrebi ne olursa olsun Ümmet-i Muhammed’in ortak acısıdır.
Ehl-i Beyt’i sevmek imanın gereğidir. Efendimizin (sav) mübarek eşleri ve tüm sahabeler bizim için mukaddestir. Peygamber eşlerine ve sahabelere saygısızlık etmek, direkt olarak Rasûlullah’a (sav) yapılan saygısızlıktır.  
 
Ehl-i sünnet çizgisi bellidir. Hz. Hüseyin’in safında Yezid’in karşısındayız. Kerbelâ katliamı emrini veren Yezid, zalim ve katildir.  

Allah en doğrusunu bilir, kıyamete kadar sürecek Sünnî-Şii ihtilafında “Şia itikadı” lanet okumayı adet edinmiştir.  Ne yazık ki Şia itikadı ve “takiyyeci İran siyaseti” İslam dünyasında fitneyi körükleyen unsur olmuştur. . 

Katil Yezid üzerinden babası sahabe Hz. Muaviye’ye sövmek, lanet etmek –haşa- büyük edepsizliktir. Hz. Âişe (R.anha) annemize, Hz. Ebûbekir (ra) Efendimize ağıza alınmayacak hakaretler etmek İran merkezli Şia düşüncesinin çarpık ehl-i beyt itikadıdır. 

Hiç kimse kusura bakmasın. Altını çizerek söylemek isterim ki; “Ehl-i Beyt muhabbeti ve aşkı” Şia taraftarları ve Alevîlerin tekelinde değildir. 

Ahzâb Sûresi 33. Ayetinde Allah tarafından övülerek, temiz-tahir kılınan Ehl-i Beyt ve Şah-ı Merdân -membâ-ı çeşm-i tarikat-  Hz. Ali’yi (kv) sevmek hiçbir mezhebin, hiçbir devletin, hiçbir tarikatin tekelinde değildir.  

İslam Ümmetinin matem günü yoktur. Eğer olsaydı, Hz. Peygamber’in (sav) ahirete irtihal ettiği gün matem günü olurdu. Ailesinden kocası, eşi, çocuğu ölen kişi için ferdî matem ve taziye vardır. O da Rasûlullah’ın buyurduğu üzere sadece üç gündür. 

Üstünü başını paralamak, kendi bedenine (mazoşizm) eziyet etmek, yüksek sesle bağırıp çağırmak terk edilmesi gereken cahiliye âdetidir. Aşûra Günü’nde siyahlar giyip kendini kırbaçlamak, Ehl-Beyt sevgisini çarpıtarak sahabeye lanet okumak İran/Şia düşüncesinin cahiliye âdetine örnektir.  

Ehl-i Beyt sevgisini, Hz. Hüseyin’in (ra) şehadetini, kutsal Kudüs meselesini İran devletinin tekelinden çıkarmak için “Türkiye Yüzyılı”nda yapılması gereken çok iş var.

*
Belediyelerimizin aşura ikramlarını önemsiyorum. Aşûra ikramıyla meşrû örfe ait geleneklerimizi yaşatmak, bolluk ve berekete dua etmek kardeşliğimizi pekiştiriyor.  

Bizler aşûra nimetini yerken, Efendimize (sav) ve Ehl-i Beyt’e salavat getiririz. Dilimizi, Şiiler gibi lanet okumakla kirletmeyiz. 

Allah kabul eylesin. Sakarya Büyükşehir Belediyesi AKM önünde genç-yaşlı yüzlerce vatandaşımıza “aşûra” ikram ederken izdihama dönüşen kalabalığa baktım… Zihnimden geçenler bu yazdıklarımdı.