Bizim peygamberimiz sadece namazı ve haccı öğretmemiştir. Çarşı, pazar, cadde, yol, yürüyüş, alış veriş, yemek içmek, giyinme, uyumak vs. tüm hayata ait kuralları ve ahlakı esasları öğretmektedir.
Günümüz şehir hayatı ise daha karmaşıktır. Evlerin imarı, komşu ilişkileri, yolların genişliği ve kullanımı, arabaların park meselesi, yaya kaldırımları, dükkânların yayalara, yayaların iş yerlerine karşı sorumluluğu, ses kirliliği, çöpler diye sayıyı uzatabiliriz.
Ebû Saîd el-Hudrî radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Nebi sallallahu aleyhi ve sellem :
“Yol ve sokaklara oturmaktan sakınınız” buyurdu. Sahâbîler:
Ya Resûlallah! Bizim yol ve sokaklara oturmaktan vazgeçmemiz mümkün değil, çünkü lüzumlu işlerimizi orada konuşuyoruz, dediler. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem :
“Vazgeçemiyorsanız ve mutlaka oturmak zorunda kalıyorsanız, o halde yolun hakkını veriniz” buyurdular. Bunun üzerine:
Yolun hakkı nedir ki, ya Resûlallah? diye sordular. Peygamberimiz:
“Gözü haramlardan korumak, gelip geçene eziyet vermemek, verilen selâma mukabelede bulunmak, iyiliği tavsiye edip kötülükten sakındırma vazifesini yerine getirmek” buyurdular. Buhârî, Mezâlim 22, İsti’zân 2; Müslim, Libâs 114. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Edeb 12
Rasûlullah (asm) şöyle buyurdu: "İman yetmiş küsur bölümdür; en üstte 'Allah'tan başka ilâh yoktur' sözünü kabul etmek ve en altta 'insanlara sıkıntı veren bir nesneyi yoldan çekmek/kaldırmak' bulunmaktadır, haya da imanın bir parçasıdır." (Buharı, îmân, 3)
“Yoldan insanlara eziyet (sıkıntı veren veya engel olan) veren şeyi kaldırmak sadakadır.” Müslim, Zekât, 56.
Büyük İslam ilmihali adlı eserde Ömer Nasuhi Bilmen şöyle yazmaktadır; “Mescidlerin "fina-i mescid" denilen etrafı da, yani kendilerine bitişik olup aralarında yol bulunmayan sahalar da namaz hususunda mescid hükmündedir. Bu sebeple oralardan imama uymak sahihtir. Hatta saflar oralara kadar varmamış olsa bile. Bir mescid insanlara dar gelecek olsa, yanındaki yer, sahibinden kıymeti ile satın alınarak mescide katılır. Hatta sahibi razı olmasa bile. Çünkü buna umum halkın ihtiyacı bulunmuş olur.”
Cami bahçeleri namaza gelenlerin maneviyatına, huşusuna yardımcı olmalıdır. Malayaniden sakındırmalıdır. Diğer bir anlamıyla hacda ki mikad şuurunu kuşanmalıdır. Gözü ve gönlü haramdan ve pis kokulardan arındırılmalıdır. Cami ve bahçesi bir karış dahi feda ve işgal edilmemelidir.
Âişe Ra.dan rivayet edildiğine göre, Resûlullah sav şöyle buyurdu: “Kim bir karış mikdarı bir yere haksız olarak zulümle sahip olursa, o yerin yedi katı boynuna geçirilir.” Buhârî, Mezâlim 13, Bed’ül-halk 2; Müslim, Müsâkât 139-142. Ayrıca bk. Tirmizî, Diyât 21
Unutulmasın ki ahirette bu meseleler hakkında da herkes sorumlu olacaktır. Lütfen cevabı şimdiden hazırlayalım.