Bir kadının kalbinde zamanın ayrı bir dili vardır.

Kadınlar için bir sözün, bir davranışın ya da bir ilginin değeri çoğu zaman içeriğinden çok vaktinde söylenip söylenmediğiyle ölçülür.

Çünkü kadın yalnızca duygularla değil, o duyguların zaman içindeki karşılığıyla yaşar.

Gecikmiş bir sevgi eksik bir sevgi gibidir; geç gelen bir özür, duygusal dengeyi onarmak yerine yalnızca artık önemi kalmamış bir jeste dönüşür.

İlişkilerde en büyük kırılmalar genellikle yanlış anlaşılmalardan değil, geç kalınan adımlardan doğar.

Bir kadın için sevgi yalnızca hissettirmekle değil, vaktinde hissettirmekle anlam kazanır.

Çünkü duygular da tıpkı mevsimler gibidir; her duygunun bir zamanı, bir vakti vardır.

Duygular ne kadar güzel olursa olsun, zamanı geçtiğinde etkisini kaybeder. Tıpkı sonbaharda açan bir yaz çiçeği gibi güzel görünür ama ısıtmaz.

Kadınların zaman hassasiyeti aslında duygusal bir kapris değil, psikolojik bir ihtiyaçtır.

Kadın, ilişki içinde süreklilik, öngörülebilirlik ve duygusal tutarlılık arar. Bu yüzden, bir gün sevip ertesi gün susan bir sevgili, kadının güven duygusunu zedeler.

Kadın için sevgi bir anlık coşku değil; istikrarlı bir ritimdir.

Bu ritim bozulduğunda kadın kendini değersiz hissetmeye başlar. “Ben artık aynı hisleri uyandırmıyor muyum?” diye düşünür, çünkü zamanında gelmeyen ilgi, çoğu zaman “artık istenmiyorum” gibi algılanır.

Bir kadının önem verdiği şey, aslında sevginin zamanla olan ilişkisini görebilmektir.

Bir söz, tam ihtiyaç duyduğu anda söylendiğinde bir kadını onarır; aynı söz geç geldiğinde yalnızca geçmişin yankısı olur. Kadınlar için sevgiyi anlamlı kılan, duygunun anla buluştuğu o kesişim noktasıdır.

Yani sevgi kadar, sevginin zamanlaması da önemlidir.

Toplumda sıkça “kadınlar çok şey bekliyor” denir. Oysa kadınların istediği, çok değildir; her şeyin doğru zamanda gerçekleşmesidir.

Zamanında aramak, zamanında sormak, zamanında sahip çıkmak…

Bir kadın için bu eylemler değerli olduğunun kanıtı gibidir. Zaman, bir insanın en kıymetli sermayesidir ve bir kadın bilir ki, ona zaman ayıran bir kişi aslında onu önemsediğini göstermektedir.

Zamanında yapılmayan şeyler en güzel niyetleri bile sıradanlaştırır.

Ne kadar içten olursa olsun geç gelen bir itiraf kadının kalbinde “keşke daha önce” cümlesine dönüşür. Ve bu cümle bir ilişkinin en sessiz yıkımıdır.

Kadın affedebilir, anlayabilir, hatta yeniden başlayabilir ama geç kalınan duyguların bıraktığı boşluğu dolduramaz. Kadın, sevgi kadar zamanlamanın da sorumluluğunu taşır. Çünkü kadınlar geç kalan sevgiye kırılır.

Bir ilişkide söylenmeyen söz, atılmayan adım, gösterilmeyen ilgi; geç kalındığında değerini kaybeder.

Kadın için önemli olan sevginin varlığı değildir, sevginin doğru zamanda, doğru biçimde hissedilmesidir.

Sevgilerimle…

Mail: [email protected]

Kaynak: YENİ SAKARYA GAZETESİ