Son yıllarda kalp krizi vakalarının arttığını neredeyse her gün çevremizden, haberlerden ya da danışanlarımızdan duyuyoruz. Hareketsiz yaşam, yoğun stres, sağlıksız beslenme alışkanlıkları ve sigara kullanımı kalp-damar sağlığını tehdit eden en önemli faktörler arasında yer alıyor. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, kalp-damar hastalıkları halen dünyada en sık görülen ölüm nedenidir. Ancak sevindirici olan şu ki; kalp krizinin büyük ölçüde önlenebilir bir sağlık sorunu olduğudur. Burada en önemli rol, yaşam tarzı değişiklikleri ve özellikle doğru beslenmeye aittir.
Bir diyetisyen olarak sıklıkla görüyorum ki bireyler “yemek yiyorum ama sağlıklı sayılır” düşüncesiyle aslında kalplerine zarar verecek alışkanlıklarını sürdürüyorlar. Fazla tuz kullanımı, işlenmiş gıdaların tüketimi, aşırı doymuş yağ ve trans yağ alımı kalp krizine zemin hazırlarken; liften, sebze-meyveden ve sağlıklı yağlardan zengin bir beslenme modeli kalbin en güçlü kalkanı oluyor.
Örneğin Akdeniz tipi beslenme, kalp sağlığı açısından en çok önerilen diyet modellerinden biridir. Zeytinyağı, ceviz, badem gibi sağlıklı yağ kaynakları, tam tahıllar, baklagiller, taze sebze ve meyveler bu modelin temel taşlarını oluşturur. Bu şekilde beslenmek hem kötü kolesterolü (LDL) düşürür hem de iyi kolesterolü (HDL) destekler.
Kalp krizinden korunmada bir diğer önemli nokta tuz tüketimidir. Ülkemizde ortalama tuz alımı Dünya Sağlık Örgütü’nün önerdiği miktarın neredeyse iki katı. Fazla tuz, tansiyonu yükselterek kalp krizine davetiye çıkarır. Yemeğe lezzet katmak için tuz yerine baharatlardan, limondan, taze otlardan faydalanmak hem damak tadını geliştirir hem de kalbi korur.
Ayrıca basit şekerlerden ve işlenmiş karbonhidratlardan uzak durmak, damar sertliğinin önüne geçmek açısından oldukça kıymetlidir. Günlük yaşamda beyaz ekmek yerine tam tahıllı ürünleri, hazır tatlılar yerine taze meyveyi tercih etmek bile büyük fark yaratır.
Kalp sağlığı için omega-3 yağ asitleri de olmazsa olmazdır. Haftada 2 kez balık tüketmek, ceviz, keten tohumu gibi kaynakları öğünlere eklemek damar elastikiyetini artırarak kalp krizine karşı güçlü bir koruma sağlar.
Elbette sadece beslenme değil; düzenli fiziksel aktivite, sigaradan uzak durmak ve ideal kiloyu korumak da kalbi güçlü tutar. Ancak unutmayalım, soframızda aldığımız her lokma kalbimizin geleceğini belirliyor. Sağlıklı beslenme alışkanlıklarını bugünden başlatmak, kalp krizi riskini ciddi oranda azaltacaktır.
Kalbimiz bize hayatı bağışlayan en değerli organımızdır. Ona yapacağımız en büyük iyilik, doğru besinlerle desteklemek ve zararlı alışkanlıklardan uzak durmaktır. Unutmayalım: Kalbinizi korumak sizin elinizde.
KAYNAK: YENİ SAKARYA GAZETESİ