Dünyayı kimler, nasıl idare ediyor?
Ekser insanlık kitlelerinin bundan haberi yoktur. Dünyanın nasıl idare edildiğini, neler olup bittiğini çoğu bilmez. Bilmemesi de anlaşılır bir durumdur.
Yoksulluk, işsizlik, açlık, geçim sıkıntısı ve binbir dert ile başbaşa olan milyarlarca insanın bunu araştıracak, öğrenebilecek eğitim, bilgi, imkan ve mecali yoktur.
Kitle iletişim araçları ve para da, ekseriyetle dünyayı idare edenlerin elindedir.
Ya da onların yerli işbirlikçileri, ortakları veya yerli kıriptolarının kontrolündedir.
İnsanlık alemine, onların istediği kadar ve istediği şekilde bilgi ve haber aktarılır. İnsanlığın ekseriyeti, anlatmak istedikleri kadar anlamak zorunda ve “algı” yönetimi çarkı içindedir.
Bu sistem, tipik mafya, eşkıya sistemidir!
Onlarla işbirliği yapmadan, mafya düzenine girmeden, şartlarını kabul ve istediklerini vermeden, bu sisteme üye ve hizmetkar olmadan yönetime gelemez, ülkenizi idare edemezsiniz!
Ülkelerin başına, ya kıriptoları, ya beyni yıkanmış, milli ve yerli kimliğini kaybetmişleri, ya da dünyalık, mal mülk, iktidar, makam ve mevki zaafiyeti içinde olanları işbaşına getirir, destekler, bu zafiyetlerini kullanır, kendilerine, mafya başına hizmet ettirirler.
Bir nevi “müstemleke/sömürge valileri olarak kullanır, ülkelerin başında tutarlar.
En küçük yan çizmelerini bile affetmez, kulaklarını çeker, tükürdüklerini yalatır, bugün “kara” dediklerine yarın “ak” dedirtir, düşmanlarını “dost”, dostlarını “düşman” yaparlar! Sürekli sopa gösterir, zafiyet ve yumuşak karınları önüne koyarlar.
Bunları, olup bitenleri halklar, teba görmez. Mafya başı ve sömürge valisi arasında olup biter, telefon ve diplomasi ile tehditler iletilir, perde arkasında halledilir, halka ise bambaşka şeyler söylenir. Ttiribünlere karşı kendilerinin tenkit edilmesine bile ses çıkarmaz, tebaya başka oyunlar, filimler seyrettirilir!
Dünya mafyasının başında o ülkenin devlet başkanı vardır ve o sadece kukladır. Kuklacı olarak ise, görünmeyen perde arkasında, malum emperyalist, kapitalist ve ziyonist aileler vardır.
Zaafiyetlerini bilerek tercih ettikleri ya da güç kullanarak ülke yönetimine getirdikleri liderlerin, farklı açıklarını kullanarak, o ülkenin yumuşak karınlarını değerlendirerek, yaralarını kaşıyarak, tehdit ve şantaj unsuru olarak kullanıp, kendilerine “hizmet dairesi” içinde tutarlar.
Ülke içindeki tüm ayrılıkları, muhalefet ve husumetleri, düşmanlıkları, rekabetleri kullanır, yedekte tutarlar. Kavmiyetçilik, particilik, ideoloji, sağ sol ayrımı,mezhepçilik, tarikatçılk ve cemaatçilik gibi her türlü “kılikçiliği” canlı tutar, kullanırlar.
Basın ve ekonomilerinin can damarlarını ele geçirir, borçlandırır, “borç alan emir alır” durumuna düşürürler.
Komşuları ile hasım hale getirir, içerde de çeşit çeşit ayrılık ve düşmanlıklar oluşturur, var olanları büyütür, içerde ve dışarıda kumpasa alırlar.
Bunu bir “mahalle ve apartman örneği” ile anlatabiliriz.
Bir aileyi düşünün! Mahalle de komşuları ile hasım hale gelmiş, getirilmiştir!
Yetmez, apartman komşuları ona sahip çıkabilir, hanesine bir taarruz da sahip çıkabilir, birleşerek “güç” olabilirler!
Bu da dikkate alınır ve apartman komşuları ile de düşman edilir, yalnız kalması sağlanır, bir saldırı halinde, apartman komşularının, bırakınız sahip çıkmayı, “oh olsun” demeleri sağlanır!
Bu da yetmez, kalabalık bir aile, çocukları çok fazla, geniş bir ailedir.
Aile fertleri olarak birleşip güçlü bir “mukavemet” gösterebilirler!
O zaman, aile içine de nifak sokmak, kardeşler arasına, kardeşlerle ebeveynler arasına, hatta karı koca arasına bile görüş ayrılıkları, fitne ve düşmanlık tohumları ekmek gerekir ve ekerler!
Artık aile reisi ( o ülke lideri, yönetenleri ) yalnızdır, tek başına kalmıştır.
Bir saldırı da, tek başına mücadele etme, karşı koyma imkanı kalmamıştır.
Kendilerine iki yol bırakılmıştır. Ya teslim olup, tüm isteklerini kabul etmek, onlarla ( mafya düzeni ve lideri ile) çalışmak, isteklerini kabul etmek, onlara hizmet etmek ya da “ölümü” göze almaktır.
Örnek mi?
İşgaller, savaşlar, kadife devrimler!
Ukrayna, Gürcistan, Güney Amerika ülkeleri ve benzeri birçok ülkede yaşananlar! Yıllardır Türkiye de yapılanlar ve iktidarların durumları!
Çok yakın tarihimizden daha da müşahhas örnekler; Afganistan, Çeçenistan, D.Türkistan, Irak, Suriye, Filistin ( Hamas), Sudan, Cezayir, Tunus, Libya, Yemen, Ukrayna, Afrika’nın ve dünyanın birçok ülkesinde olanlar, yaşananlar. Bizim ülkemizde yıllardır görüp geçirdiklerimiz.
Emirlere riayet etmeyen, mafya düzenin dışına çıkanların akıbetleri ortada. Saddam Hüseyin, Kaddafi, Mursi, Esat ve benzerlerinin yaşadıkları, rahmetli Menderes, Özal, Erbakan ve Ecevit’in başına gelenler! Özellikle Erbakan ve partilerinin başına gelenler!
Dünya mafya devleti, başka mafyaların oluşmasına, kendilerine rakip çıkmasına izin vermez. Çıkmaması için her türlü tedbiri alır, çıkanları kuşatır, baskılar, dengede tutar! Ama sömürdükleri ülkelerde, kendi emirlerinde mafyaları canlı ve diri tutar, onlarla işlerini görürler!
Bütün bunların karşılığında hiç mi bir şey vermezler? Elbette verirler! Sürekli ülke başında, en yüksek mevkide kalmasını sağlar, yedi sülalesine yetecek zenginlik sahibi olmasına imkan verir, ses çıkarmazlar!
Dünya mafyasının başındaki ülkeyi herkes bilir. Söylemeye, eşkıyanın reklamına gerek yok.
Peki, mafya düzenine girmemek, bu düzene rağmen ülke idare etmek mümkün değil midir?
Elbette mümkün.
Önce İslami, milli ve yerli olmak, iktidar, makam ve para hırsından arınmak, sonra da içerde , bütün bir milleti kucaklamak,kardeşliği, birlik ve beraberliği, yardımlaşma ve dayanışmayı sağlamak, halka dayanmak, iktisaden, ilmen ve savunma yönünden güçlü olmak, içerdeki pıroblemleri halletmek, mafyaya dahilde açık kapı, yumuşak karın bırakmamak, dışarıda da, öncelikle inanç ve kültür dünyası ile, konjoktürel olarak da alternatif ülke ve güçlerle her alanda ittifaklar kurarak güç kazanmak.
Yani mahalle çevresinde, mahalle de, apartmanda ve aile içinde birlik ve beraberliği, kardeşliği, dayanışmayı sağlamak, içerdeki kıripto hainleri bilmek ve kontrol altına almak, gerçek gücün “MUTLAK BİR” olduğunu bilmek ve O’na yaslanmaktır.