*İslam  dinini  devletten ayırıp,yalnız camilere ve kalplere hapsettik.

                *Bir kısım insanlar, İslamı yalnız zahiri ibadetlerden ibaret sanmıştır. Eğer zahiri ibadetleri yaparsa veya yapanları görürse huzur içinde olur. İslamın esasına erdiğini sanır. İşte Müslümanların çoğunun arasında hakim olan İslami anlayış budur.

            *İslam, hem dünyada, hem de ahirette insanların bütün meselelerini düzenleyen  İlahi bir nizamdır.

            *İslam, hem inanç, hem ibadettir; hem din, hem devlettir; hem madde, hem manadır; hem vatan, hem tebaiyettir; hem kitap, hem de kılıçtır.

            *Müslüman Kardeşler,Allah’ın kitabına sarıldılar, ilhamlarını ondan aldılar. Onu  mürşid edindiler.

            *MÜSLÜMAN KARDEŞLER, ÇALIŞANLAR OLARAK GÖRÜLMEYİ;  LAF ÜRETEN OLARAK TANINMAYA TERCİH EDERLER.

            *Müslüman Kardeşler, İslam esaslarının temeli ve kaynağının Allahu Teala’nın kitabı ve Resulullah’ın sünneti olduğuna iman ederler.

            *DERLER Kİ: ‘’ Adalet, kanunda değil, hakimin nefsinde ve ruhundadır.’’ ÇÜNKÜ, NEFSİ ARZULARININ KÖLESİ OLAN BİR HAKİME VERİLEN KANUN, ADALETLİ VE  NOKSANSIZ  DA OLSA ONU ZALİMANE BİR ŞEKİLDE UYGULAYACAKTIR. BUNA KARŞILIK, NEFSİ ARZULARINDAN UZAK, ADALETLİ VE FAZİLETLİ BİR HAKİME VERİLECEK KANUNLAR, ZALİM VE NOKSAN DA OLSALAR ONLARI MERHAMETLİ, ADALETLİ, İNSAFLI BİR ŞEKİLDE TATBİK EDECEKTİR.

           *Müslüman Kardeşler’in davası  , selefi salihinin davasıdır.

           *Aslında hatalı olan ihtilaf etmek değil, bir görüşe sarılıp diğer görüşleri yasaklamaktır. İnsanların görüşlerini ve akıllarını dondurmaktır.

           *İslam davası umumdur. İman edenlerin arasında ayırım yapmaksızın hepsini bir bayrak altında toplar.

           *ALLAH SİZLERİ DAVANIZI GERÇEKLEŞTİRMEKLE DEĞİL, ONUN UĞRUNDA HER GAYRETİ GÖSTERMEKLE VE BÜTÜN TEDBİRLERİ ALMAKLA MÜKELLEF TUTMUŞTUR.

           *Müslüman Kardeşler, birinci derece kuvvetin, inanç ve iman gücü olduğunu, hemen bunun peşinden birlik ve beraberlik gücünün geldiğini, bilek ve silah kuvvetinin bunların ikisinden de sonra geldiğini çok iyi bilmektedirler. Bir millette bunların hepsi bulunmadıkça, ona güçlü bir millet denilemez. Birlik ve beraberlik içinde olmayan veya inancı zayıf, imanı sönük olan bir topluluk, bilek ve silah kuvvetini kullansa da onun sonu felakettir. Müslüman Kardeşler, ancak başka hiçbir şey fayda vermediğinde, sağlam imanı ve birliği gerçekleştirdiklerinde kuvvete başvururlar.

          *İslam hem irşada, hem de iktidara dayanır. Üçüncü Halife Hz. Osman b. Affan (ra): ‘’Allah Kur’an’la ıslah etmediğini, idareci vasıtasıyla ıslah eder’’ buyurmuştur. Dini kitaplarımızda da iktidar, inanca ait mevzulardan ve ana meselelerden sayılmıştır. Fıkıh meselelerinden sayılmamıştır.

         *Evet…İslam, hem idare, hem de icraattır, hem hukuk, hem de muhakemedir. Bunların birbirinden ayrılması tasavvur edilemez.

         *MÜSLÜMAN KARDEŞLER, DAVALARINI YAYARKEN, HERHANGİ BİR HÜKÜMETE MAŞA OLDUKLARINI VEYA KENDİ GAYELERİNDEN BAŞKA BİR GAYEYE HİZMET ETTİKLERİNİ, YAHUT, KENDİ METOTLARINDAN BAŞKA BİR METODLA ÇALIŞTIKLARINI ZANNETMEKTEN DAHA BÜYÜK BİR HATA OLAMAZ.

                                                                                                                              Osman Karagüzel  05.11.2014 Çarşamba yazısı