Erenler Belediye Başkanı dostumuz Fevzi Kılıç kalp krizi sebebiyle vefat etmiş. Acı haberi vefatından hemen sonra çarşıda karşılaştığım arkadaşım Sebahattin Ergün’den aldım.

Geçici dünya hayatı hepimiz için oyun ve aldanıştan ibaret. Gaflet etmeyip, Hakk’a kulluk edenler müstesna.

İlahi hakikat buyurur: “Her nefs –herkes- ölümü tadacaktır; yaptıklarınızın karşılığı size eksiksiz olarak ancak kıyamet gününde verilecektir. Kim cehennemden uzaklaştırılır da cennete konursa artık kurtulmuştur. Dünya hayatı zaten aldatıcı şeylerden ibarettir.”  (Âl-i İmrân Sûresi. 2/185

Ölüm, şüphesiz ki dünyanın en çarpıcı gerçeği. Hangi yaşta, hangi makamda, hangi statüde olursak olalım; dünyaya gelen her can, bir gün ahirete dönmek üzere doğuyor. Sonrasında ölüm mukadder.

Hakk’ın emriyle yaratılmış olan hiçbir ruh ölmez. Ölen, toprak olan tendir, kafestir. “Ruh “cevherinin hakikati insana bildirilmeyen ilahi sırların en büyüğü.

Dikkat buyurunuz. Ayette, “her nefs ölecektir” denilmemiş. Her nefs ölüm acısını tadarak önce berzahta sonra da ebedi âlemde hesap vererek mutlu veya bedbaht olarak yaşamaya devam edeceğiz.

***

Rahmetli Fevzi Kılıç’ı tanıdığım 40 yıl olmuş. Çocukluğumun geçtiği Tozlu Camii altından hafızamda kalan iki fotoğraf karesini halen hatırlarım.

İlki; Tozlu Camii eski İmam- Hatibi, -Kurrâ Hâfız- Ali Özdin Hoca’ya ait. Onu bazı günler kitapçı dükkânlarının önünde otururken görürdüm. Bir yandan elindeki Mushaf’ın sayfalarını hızlıca çevirirken diğer yandan da kıpırdayan dudaklarından hemen anlaşılan Kur’ân hıfzını tazelemesi…

İkincisi de; Maçkalı Harun Amca’ydı. O da yıllarca esnaflık yaptığı çarşıdaki yorgancı dükkânının önünde oturur, rahlesindeki büyük boy Kur’ân-ı Kerîm’i yanlarından geçenlerin rahatça duyabileceği şekilde sanki mırıldanarak okurdu. Harun Amca’nın yanından geçerken kısık sesle okuduğu Kur’ân ayetlerini duymak nedense çocuk ruhumla bana güven verirdi. Harun Amca ile konuştuğumuzu hiç hatırlamam lakin bana çok heybetli görünür, muazzam saygı hissi kaplardı içimi…

Şimdiki çocuklar; çarşılarda, sokaklardaki kapı önlerinde Kur’an okuyan Harun Amca gibi güzel insanların sıcaklığını, etraflarına yaydıkları emniyet duygusunu belki de hiç tatmadılar. O güzel insanlar mahallelerin, çarşıların manevî sigortası gibiydi…

***

Harun Amca’nın büyük oğlu Yorgancı İbrahim, abimizdir. Halen Tozlu Camii Çarşısı’nda baba yadigârı mesleğinde esnaflık yapmaya devam ediyor.

Maçkalı Harun Amca’nın küçük oğlu Fevzi, dostumuz arkadaşımızdı. Erenler Belediye Başkanı olmadan önce çarşıdaki yorgancı dükkânı çoğu kez tekkeye dönerdi.  Geleni gideni bitmezdi. Muhammed Özdin’in çay ocağından gelen çaylar eşliğinde siyaset kulisleri döner, derdi ihtiyacı olan Fevzi’ye gelirdi. Hatta o kadar olurdu ki çarşıdaki Berber Ahmet’in koltuğunda traş olurken bile rahat bırakmazlardı… Kimseye de surat asmaz, hayır demezdi.

Fevzi Kılıç, adam gibi adamdı. Belediye Başkanı olmadan önce nasıl samimi davrandıysa, başkan olduktan sonra da hiç değişmedi… Sahip olduğu makamdan dolayı kibirlenmedi, büyüklenmedi. Mütevazı halini hiç bozmadı…

Kapısına her gelenin gönlünü hoş eden “derviş ruhlu” bir dostumuzu kaybettik.

Allah Rahmet eylesin. Allah taksiratlarını affeylesin, Cennetiyle müşerref eylesin. Ailesine; dostlarına, çalışma arkadaşlarına başsağlığı diliyorum.