Her gün Çark deresi yanından geçerken içim “cız” eder!

             Üzerinde yüzen çöpleri, sırtına alıp götürmek zorunda kaldığı pislikleri görünce yüreğim yanar, kurşun yemiş  gibi olur, çılgına dönerim.

            Sadece Çark mı?” Kıvrım kıvrım akar ya”, Sakarya da öyle.

            Ülkemin neresine gitsem aynı manzara.

            Bütün derelerimiz aynı kaderi paylaşıyor!

            Resmiyet kazanmamış çöplük, açık kanalizasyon olarak çalıştırılıyor!

            İşe yaramayan, ömrü bitmiş ne varsa derelerimize atılıyor.

           Taş, toprak, moloz, hafriyat, beton enkazı, eskimiş soba, sandalye,  lastik, ayakkabı, terlik, teker, naylon poşet, pilastik malzemeler… Bahçelerimizde, tarlalarımızda işimize yaramayan otlar, her türlü bitkisel atıklar…

           Aklınıza ne gelirse var. Hepsi derelerimizde.

           Kan ağlıyor derelerimiz!

           Su yollarımız, nefes kanallarımız, can damarlarımız, tabiatın kan damarları…

           Ne olduğumuz, ne kadar insan, ne kadar Müslüman olduğumuz buralardan belli!

           Tertemiz, en temiz tutmamız gereken yerler, en kirli, en pis durumda.

           En son kirleteceğimiz yerler, en önce kirletilmiş  halde.

           Evimizden, odamızdan, mutfağımız, banyomuz, yatağımızdan bile daha temiz tutulması gerekirken, öncelik taşırken, en sona atılmış.

           Bize hayat sunan, yaşam kaynağımız bu iksir sularımız, derelerimiz hak etmiyor bunları.

           Temiz tutmak için dereleri,

           Para gerekmiyor, pilan, pıroje, finansman, kıredi, işgücü, emek, zahmet gerekmiyor.

           Emperyalist ve ziyonistler  buralara  kadar  karışmıyor!  Anarşi, Terör, savaşlar, işgaller, her türlü şeytanlık onların işi ama, derelere karışmıyorlar! Kirletin diye baskı yapmıyor, BM’i, NATO’yu, ABD’yi, AB’yi , İMF’yi,  CIA’yı, FBI’yı,benzeri emperyalist kuruluşları salmıyorlar üzerimize.

           Vahşi, cani terörün arkasında onlar var ama, derelere uygulanan terörün arkasında biz varız! “DERELERİMİZİN  TERÖRİSTİ” biziz!

           Oysa, hiçbir şey istemiyorlar bizden.

           “Kirletme beni, bana bir çöp atma yeter” diyorlar!

           “Kendi halime bırak, dokunma bana” diyorlar!

           Yeter artık!  Bu işe bir çözüm bulmalıyız.

           Kaldırmalıyız bu çirkinliği, bu gayriinsaniliği ortadan.

           Seferber olmalıyız.

           Başta belediyeler olmak üzere, ilgili tüm kurumlar harekete geçmeli.

           Köy ve mahalle muhtarlıkları, jandarma, polis…

          Okullar, muallimler, camiler, imamlar…

          Bütün bir millet olarak sorumluyuz bu işten.

         Bu yüzkarasından, bu edepsizlik, terbiyesizlik, cahillik, bu karanlıktan!

         Bu ilkellik, bu aşağılık durumdan hepimiz mesulüz!

         Bu işi beceremedikten, bu kadar kolay, parasız, pulsuz, zahmetsiz bu işi beceremedikten sonra, daha zor, para, emek, bilgi, pıroje, teknik ve teknoloji isteyen diğer işleri nasıl becereceğiz?

         Bunu beceremeyen hiçbir kurum, “ben başarılıyım” “vazifemi layıkıyla yaptım” diyemez.

         Bakınız! Hayvanlar kirletmiyor dereleri.

         Hayvanlardan daha aşağı düşmüş  insan denen mahlukat yapıyor bütün bunları!

         Bu işi halletmek, çözmek için,

         İNSAN olmamız, sadece insan olmamız yeterli!

         MÜSLÜMAN olmak ise, fazla gelir, gelmesi gerekir bu işe!

         Hani “ TEMİZLİK İMANIN YARISIDIR” diyorduk ya!

         “ALLAH TEMİZDİR, TEMİZ OLANLARI SEVER” diyorduk ya!

           Nerde kaldı bunlar?

           Yoksa, tümüyle inancımızı, imanımızı mı kaybettik?

           Yetmedi, insanlığımızı da!