Giderek kişiselleşen Türk siyasetinde gözler, artık sadece muhalefete değil, iktidar partisinin iç dengelerine de çevriliyor.
Türkiye siyasetinde yıllardır etkisini sürdüren kutuplaşma, son dönemde yeni bir boyut kazandı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde şekillenen siyasi tablo, artık yalnızca muhalefetle değil, iktidar partisi AkParti içindeki hareketlilikle de sınanıyor.
Parti tabanından yükselen ses;
Parti içinde gri moda geçen bazı AKP’li yetkililere, istikbal korkusuyla ses çıkarmayanlara, samimi dava adamlarını sistemin dışına atanları,
AK Parti’de hala kritik konularda saklanıp siyaset yapanları görmek üzüntü verici…
Ak Parti lüzumsuz dalları budasa ve sulama yapsa daha çok meyve verecek gibi.
Son aylarda kulislerde en çok konuşulan iddialardan biri şu; Cumhurbaşkanı'nın en büyük rakibi artık karşısındaki muhalefet değil, bizzat kendi partisi olabilir mi?
Partiyle Arası Açılan Lider mi?
AkParti, 2001’de kurulduğundan bu yana Erdoğan liderliğinde birçok seçim kazandı.
Ancak gelinen noktada, parti ile lider arasında zaman zaman örtülü gerilimler yaşandığı dikkat çekiyor.
Bazı eski AKP’li isimlerin kurduğu partiler, teşkilatlardaki huzursuzluklar ve özellikle genç seçmenlerin değişen eğilimleri, bu gerilimi açıkça ortaya koyuyor.
Parti içinde farklı seslerin yükselmesi, Erdoğan’ın liderliğini sorgulamak anlamına gelmese de, “AkParti Erdoğan’la mı, Erdoğan AkParti’yle mi kazanıyor?” sorusunu yeniden gündeme getiriyor.
Seçmen AkParti’den Uzaklaşıyor Ama…
Yapılan son anketlerde AkParti’nin oy oranında dalgalanmalar dikkat çekiyor.
Parti tabanında bir çözülme olduğu gözlemlenirken, bu çözülmenin doğrudan muhalefete yaramadığı görülüyor.
Bazı seçmenler Erdoğan’a bağlı kalmaya devam ederken, partiye olan sadakatleri zayıflamış durumda.
Bu da Cumhurbaşkanı’nın halktaki karşılığının partinin önüne geçtiği yorumlarına neden oluyor.
Muhalefet Yetersiz, Rakip İçeride
Muhalefetin dağınık görünümü ve net bir alternatif sunamaması da dikkat çeken bir diğer unsur.
Son seçimlerde yaşananlar, Erdoğan karşısında güçlü bir muhalefet cephesinin hâlâ kurulamadığını ortaya koydu.
Ancak bu durum, Cumhurbaşkanı’nın rahat olduğu anlamına gelmiyor. Aksine, siyasi gözlemcilere göre en ciddi tehdit, AkParti içindeki sessiz tartışmalar.
Özellikle kabine ve bürokrasideki bazı isimlerin etkisinin artması, Erdoğan sonrası dönem için pozisyon alma çabaları, iç rekabetin sinyallerini veriyor.
Bazı kaynaklar, Erdoğan’ın adaylığı konusunda partide dahi farklı görüşler olduğunu öne sürüyor.
Gözler İç Mücadelede
Siyaset kulisleri, önümüzdeki süreçte AkParti içindeki dengelerin belirleyici olacağını konuşuyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yeniden aday olup olmayacağı, yalnızca anayasal koşullara değil, aynı zamanda parti içindeki desteğe de bağlı.
Bir başka deyişle, Erdoğan'ın karşısındaki en zorlu rakip ne muhalefet partileri ne de toplumsal muhalefet; belki de en ciddi sınavı, kendi oluşturduğu sistemin içindeki güç dengeleri olacak.
İstenirse,
Cumhurbaşkanlığı külliyesinde, AkParti ruhuyla örtüşmeyen tavır ve beyanat verenler, halktan uzak duran, partinin dava bilinciyle örtüşmeyenler,
Parti genel merkezindeki AKP’liler temizlenir, gri ve siyah mod beyaza dönüşebilir.
AkParti insan kaynakları her iki durumu ziyadesiyle göğüsleyebilecek rezerve sahiptir.
Yeter ki samimiyetle istensin.
Tesis edilecek öze dönüş hareketi, yıllardır söylenip yapılmayan metali
Yorgunluğunu da ortadan kaldırır.
2001 ruhu yeniden meşalesini ateşler.
Selam ve Dua İle
Ne Zaman İnsan Oluruz
“Değişime Direnç Göstermediğimizde…”