Makedonya, AB içindeki Yunanistan’ın baskısı sonucu ülke ismini Kuzey Makedonya olarak değiştirmek zorunda kaldı. 90’lı yıllarda Federal Yugoslavya’nın dağılma sürecinde dönemin Cumhurbaşkanı Kiro Gligorov, modern Makedonya Cumhuriyeti’nin temellerini attığında Sırbistan’dan savaşsız ayrıldı. Şüphesiz kurt politikacı olması ve Tito’nun dönem arkadaşı olması önemli faktörlerdendi.

Kuzey Makedonya, 2011 sayımlarına göre Hristiyan Makedonların çoğunlukta olduğu bir ülke. Lakin Makedonya’daki Arnavut azınlık neredeyse ülke nüfusunun yarısına yaklaşmış durumda. Orta vadede, Arnavutların Makedonya siyasetine yön vereceği bugünden anlaşılıyor.

Özellikle 2001 yılında yaşanan iç savaş sonunda başarı kazanan Arnavutlar, birçok Anayasal haklar kazandılar. Ali Ahmeti önderliğinde kurulan Demokratik Bütünleşme Birliği Partisi, Makedonya siyasetinde azınlıkların lokomatif gücü durumunda.

Makedonya halkı içindeki Türk azınlığın oranı 2022 kayıtlarına göre %3.98 olarak tescil edilmiş. Umarım ki, Makedonya Türkleri ile Arnavutlar arasında yeni bir diyalog kurulur. Birlikten güç doğar. Etnik olarak farklı olsalar bile Arnavutlar ve Türklerin ortak noktası İslam’dır, Müslüman olmalarıdır.

Köprü Derneği Başkanı Hüsrev Emin gibi kardeşlerimizin çabalarıyla Türkler ve Arnavutlar arasında kurulan köprünün güçlenmesi Türkiye’nin menfaatinedir. Komünist Yugoslavya siteminde devlet eliyle yürütülen Arnavutlar ile Türkler arasındaki ihtilafların kaşınması, fitnenin büyütülmesi ve her iki taraf içinde yürütülen menfi propagandalar uzun yıllar boyu bizi birbirimizden uzak tuttu. Yeni dönem, Makedonlara karşı, Arnavutlar ile Türkler arasında ortak dayanışmayı zaruri kılıyor.  

Makedonya’da yaşayan Türkler genel ağırlık olarak; Üsküp, Kalkandelen (Tetova), Manastır, Gostivar, Vrapçişte, Jupa, Ohri, Struga, Resne’ye dağılmış durumda.  

Ahh, Kınalı muhacirlerinin terk ettiği topraklar… Ahh Vardar Köprüsü… Ahh Yahya Kemal’in şehri Üsküp, bizim gönül sızımız…

Tetova’da Cuma namazını beklerken Harabati Baba Tekkesi’ni ziyaret ettik. Yaklaşık 23 dönüm arazi üzerine kurulu olan Bektaşi Tekkesi tam bir kültürel hazine niteliğinde.

Prof. Dr. Behixhudin Shehabi’nin rehberliğinde yaptığımız tekke ziyareti ardından Balkanlarda süslemeleriyle meşhur dört camiden biri olan Alaca Camii’nde Cuma namazını kıldık. İçi dışı tezyinatla süslenmiş Alaca Camii (1438), dönemin İslam sanatlarındaki zerafetini gözler önüne seren nadide eserlerden biriydi.

Tetova Kültür Merkezi’nde yaptığımız kitap imza ve söyleşiye ilgi büyüktü. Özellikle, Tetova Yazarlar Birliği Derneği Başkanı Daim İlazi ve Yönetim Kurulu üyelerine ilgilerinden dolayı teşekkür etmek isterim.

Prof. Dr. Behixhudin Shehabi’nin onurumuza verdiği akşam yemeğindeki dost meclisi unutulmaz anlardandı.

Geceyi Kumanova’dan eski bir dostumuzun evinde geçirdik. Ali Ahmeti’nin arkadaşı olan dostum Zejn Ganiu’nun aracıyla birlikte bendeniz için günlerce yaptığı fedakârlığa minnettarım.

Tetova’da olduğum gün, Köprü Türk Derneği’nin de içinde olduğu Üsküp’teki 12 sivil toplum kuruluşu yağan şiddetli yağmura rağmen büyük bir kalabalıkla Filistin ve Gazze için destek mitingi düzenlediler. İşte biz böyleyiz. Dünyanın neresinde olursa olsun, bir Müslümanın ayağına diken batsa acısını kalbinde hisseden koca yürekli insanlarız.

Ertesi gün öğle saatlerinde Köprü Derneği’ni ziyaret etmek amacıyla Üsküp’e gittik. Dernek Başkanı Hüsrev Emin ve yönetimiyle yaptığımız çay sohbetinde Balkanları ve geleceğimizi konuştuk. Derdimiz hep aynıydı.

Sonrasında, Arnavutların kurduğu Vizioni M Kültür Derneği ve Merhamet Derneği’nin ortaklaşa düzenlediği programa iştirak ettik. Yaklaşık 50-60 kişiden oluşan gençlerle hasbihal ettik. Programa Gençlerin ilgisi yoğundu…

Kitabın tanıtımında yaptığım konuşmada Alija İzzetbegoviç’in sözleri aklıma geldi: “Bizi toprağa gömdüler ama tohum olduğumuzu bilmiyorlardı.” Bendenizi dinlemeye gelen gençlerin gözlerindeki muhabbeti, kalplerindeki sıcaklığı iliklerime kadar hissettim. Coğrafyalarımız, ırklarımız farklı olsa da bizleri kardeş kılan Allah’a hamd ettim.

Evet, tarih bizi geri çağırıyor. Uzun yıllar ayrı kaldık. Şimdi buluşma vakti. Ne de olsa Rumeli ve Balkan coğrafyasında dedelerimizin mezar taşları var. 

Ecdadın yaptığı camiler, köprüler dimdik ayakta bizleri bekliyor… Allah kalplerimizi birleştirdikten sonra kavuşmak yakındır.