Modern Arnavutluk tarihine damga vuran Enver Hoca, dünyadaki tek Ateist devlet modelinin kurucusudur. Allah demenin yasak olduğu 1941-1985 yılları arasında yönettiği Müslüman Arnavutluk’ta İslam dinini yasaklayan, tüm inançlara ait ibadethaneleri kapatan bir diktatördü Enver Hoca (1908-1985.)
Arnavutluk vatandaşlarının yurt dışına çıkışını yasakladığı dönemde kapalı devre olarak zulümle ülkesini yöneten Enver Hoca, binlerce muhalifi öldürdü veya ömür boyu hapse mahkûm etti.
1985’te öldüğünde geride bıraktığı Arnavutluk halkı, onu sitemle ve hiç kullanılmayan 700.000 beton sığınak (bunker) ile hatırlıyor artık.
Enver Hoca döneminde Tiran’da ayakta kalan iki Osmanlı eseri Ethem Bey Camii (1791) ve saat kulesi TİKA tarafından geçtiğimiz yıllarda restore edildi.
Arnavutluk’un sosyal ve siyasi yapısı Kosova’dan farklı. Ne yazık ki, Müslüman Arnavutluk, FETÖ’nün Balkanlarda en güçlü olduğu karargâh durumuna gelmiş. Arnavutluk İslam Birliği’ne bağlı tüm camileri FETÖ ele geçirmiş durumda. Diğer yandan da Selefi/ Vehhabi ve Şia radikal akımlarının üssü durumunda Arnavutluk. Sosyalist Başbakan Edi Rama hükümeti, ABD’nin baskısıyla FETÖ’ye müsamaha göstermeye devam ediyor.
Dünkü yazımda bahsettiğim Türkiye’nin PR sorunu en fazla Arnavutluk için geçerli. Sebebi de şu. Balkan topraklarının tamamında yaşayan insanların (Arnavut, Boşnak, Türk) öyle veya böyle Türkiye’de yaşayan akrabaları var. İkinci dünya Savaşı’ndan sonra yaşanan göçlerin tek istisnası Arnavutluk’tur. Türkiye’de Arnavutluk göçmeni yoktur. Türk halkı, Arnavutluk’a yabancı olduğu gibi, Arnavutluk’ta yaşayanlar da Türkiye’den habersizdir.
Özellikle, Diktatör Enver Hoca’nın ölümü ve ardından Komünizmin yıkılmasıyla başlayan Türkiye ile olan ilişkiler de ne yazık ki yeterli düzeyde değil.
Bizleri Tiran’da misafir eden ve aynı zamanda Türkiye dostları olan Minber Araştırma Merkezi Başkanı Ferid Piku ve GEF Vakfı Başkanı Tahir Zenelhasani’nin eğitim konusundaki çabaları takdire şayan. Türkiye olarak bir an önce Arnavutluk’taki FETÖ yapılanmasını kırmak zorundayız.
Umarım gelecek yılın ilk çeyreğinde yapılacak olan Arnavutluk İslam Birliği Başkanlığı seçimlerinde Türkiye iradesini ortaya koyar ve Ferid Piku Hoca aday olur.
Tiran’da yaptığımız Prekaz kitabı üzerinden yaptığımız imza ve söyleşinin akabinde organize edilen akşam yemeği sonrasında yaptığımız tüm sohbetler, Türkiye’nin bölgedeki gücü üzerineydi. Doğrusunu söylemek gerekirse Arnavutluk’taki Arnavutlar, Türkiye’den çok ümitliler. İran’ın yayılmacı Şia politikalarından rahatsızlar. FETÖ tehlikesinin farkındalar. Batı’nın ikiyüzlü politikalarına güvenmiyorlar.
Geriye kalan tek beklenti, Türkiye’nin kendini Arnavutluk’ta daha fazla anlatmasına kilitlenmiş durumda. Bugünden yarına olacak şey değil lakin yine de bıkmadan usanmadan Türkiye’nin kardeşliğini ve jeo stratejik süper gücünü anlatmak zorundayız.
Onlar da yeni Türkiye’nin bölgesel gücünün farkında. Belki de ilk adımı bizden bekliyorlar. Kalplerin birleştiği noktadayız. Her şey aslına döner hükmü fehvasınca Arnavutluk Müslümanları da kendi köklerine ulaşmaya çalışıyor. Geçmişte sahip oldukları İslam müktesebatına tekrar kavuşmanın yollarını arıyor. 500 yıl Osmanlı çatısı altında barış içinde yaşayan Arnavutluk’un en yakın ve samimi dostu yine de Türkiye’dir.
Vatikan’ın Katolik Arnavutları arkaladığı; Türkiye aleyhine Avrupa ülkelerinin yapmakta olduğu tüm olumsuz propagandalara rağmen, biraz çaba göstersek kardeşliğimiz üstün gelecektir.
Yunus Emre Hazretlerinin dediği gibi. Yeter ki tanış olalım, işi kolay kılalım.
Tiran dönüşü Kosova’ya doğru yol aldığımız Kukes Sınır Kapısı yakınlarındaki dağlık alanda arabamız arıza yaptı… Neyse ki yolda bırakmadılar, aldılar bizi. Arifler boşuna dememişler… Yola çık ama yoldan çıkma…
Kosova ile Arnavutluk sınırı arasında tek kontrol noktası var. Çıkışta Arnavutluk, girişte Kosova polisi kontrol ediyor. Sınır geçişleri kolaylaştırılmış.
Pasaport olmaksızın sadece kimlikle giriş-çıkış yapabilmek güzel. Makedonya’nın en güneyinde yaşayan bir Arnavut, ülkesini boyda boya kat edip, Kosova’dan geçerek Arnavutluk’un en kuzey ucuna kadar kimlik kartıyla seyahat edebiliyor. Balkan satrancında en önemli figür yoğun homojen ve Müslüman nüfusa sahip Arnavutlardır. Türkiye olarak bu reel-politik gerçekle yüzleşmek zorundayız.
Küçücük Balkan coğrafyasında var olan 2,5 (iki buçuk) devletli ve 8,5 milyonluk genç Arnavut nüfusunun stratejik önemini menfaati sebebiyle ABD bizden iyi biliyor.
Okyanus ötesinden gelen ABD’nin Balkanlar Özel Temsilcisi var. İngiltere’nin, Almanya’nın, Avrupa Birliği’nin var. Hatta 2 milyon nüfuslu Slovenya’nın bile Balkanlar özel temsilcisi var.
Peki, yeri gelmişken şimdi soralım. 500 yıl boyunca o toprakları yöneten Türkiye’nin neden Balkanlar özel temsilcisi yok?