Ülkemizde hakimlik ve hakemlik gibi karar mercilerinin verdikleri kararlar uzun süren tartışmalara yol açabilmekte bunlardan hakimlik devlet koruması altında olduğundan sadece basında "neden tutuksuz yargılama" falan gibi sorgularla geçiştirilmekte daha ileri gitmemektedir.
Hakemlikte durum öyle değildir. 30-40 bin kişinin önünde Rize'de bir rezalet yaşanmış ve aklı başında herkesin nefretini kazanan kararlarla bir maç hem de Rize'nin kendi evinde son 5 dakikada karşı tarafa kazandırılmıştır. Futbolseverler isyan içinde tepkiler göstermekte, Rize başkanı hakemi vurmaktan söz edebilmektedir. Gerçekten de insan düşünüyor, bu kadar büyük paralar dönen futbolda eline her düdük alan sahaya çıkabilmeli midir? Bir de bu hakemler önce Allah'tan sonra kuldan korkmazlar mı?  Bunları düşünürken aklımıza bir dayak olayı geldi, gayet canlı olarak hafızamda duran olayı iyice hatasız anlatayım derken Ege Görgün'ün yazısını buldum, aşağıda okuyun;
Ege Görgün
Bir zamanlar semtlisinin gurur duyduğu, taraftarı tribüne çeken acar bir takımdı Feriköy. Bu taraftarlardan biri de aynı zamanda kulübün yöneticilerinden de olan Apartman Mustafa idi. Mustafa Pekgözlü’nün lakabı uzun boyundan ve iri cüssesinden geliyordu. Boyunun 1.90, kilosunun 168 kilo olduğu düşünülürse pek de abartılı değildi bu lakap.
Apartman Mustafa Feriköy’ün en ünlü tribün simasıydı. İdareciliğinin yanı sıra gür sesi, coşkulu tavırlarıyla tribünleri bir amigo gibi yönlendirirdi. Ancak onu tüm Türkiye’ye tanıtıp adeta şöhret yapan 31 Ocak 1960’da Dolmabahçe Stadı’nda oynanan 25 bin kişinin izlediği Fenerbahçe- Feriköy maçında yaptığı şeydi.
Maç 3-2 Fenerbahçe’nin üstünlüğüyle sona ermiş ve maçın hakem Baha Kırçıl ve futbolcular soyunma odlarının yolunu tutmuşlardı. Fenerbahçe kaptanı Naci tebrik etmek için hakemi duraksattığında yaklaşan bir Feriköylü yönetici sert geçen maçta – belli ki maçı aleyhlerine yönettiğini düşündüğü-hakemle münakaşa etmeye başladı. Bunu göre Feriköylü futbolcular da ikilinin etrafına toplandı. Bu curcunada hiçbiri devasa bir cüssenin onlara doğru yaklaştığını fark etmedi. Tribündekiler de maçı radyo başında dinleyenler için anlatan Devlet Radyosu spikeri Muvakkar EkremTalu da bu sahneyi görmüş ama görüntüyü Apartman Mustafa’nın çok çok hakeme sert bir nutuk çekeceğine yormuşlardı. Oysa Apartman Mustafa’nın niyeti konuşmak değil, konuşturmaktı. Hem de yumruklarını…Kalabalığı, suları yararak avına yaklaşan beyaz köpekbalığı gibi aşan Apartman Mustafa hedefine ulaştığında hakem Baha Kırçıl daha ne olduğunu anlayamadan iri kıyım yöneticinin iki yumruğunu yüzünde bulup yere devriliyordu.
O anda mecburen futboldan boks spikerliğine geçen Talu radyosunun başından hala kalkmamış dinleyicilere şöyle rapor ediyordu bu durumu: “Apartman Mustafa hakemi dövüyor, işte yere düşürdü!” (Maçı nakleden Talu, Türk edebiyatının ünlü isimlerinden Recaizade Mahmut Ekrem'in torunu ve Ercüment Ekrem Talu'nun oğluydu.)
Hakemi daha fazla yumruk yemekten kurtaran araya giren polisler ve Gündüz Kılıç oluyordu. İş karakola kadar uzuyordu tabi. Hakem Kırçıl önce şikayetçi oluyor ama semtin sevilenlerinden ve Demokrat Partili olan Mustafa Pekgözlü’nün tanıdıkları araya girip şikayetini geri aldırıyorlardı Kırçıl’ın.
Semtine döndüğünde kahramanlar gibi karşılanan Apartman Mustafa birkaç hafta sonra İzmir’e giderek Baha Kırçıl’dan özür diliyordu. Zaten bir rivayete göre çevresindekilere pişmanlığını, “Ben kahraman değil, zavallıyım,” diyerek belirtmişti.
Apartman Mustafa’ya ne ceza verildiği bilgisine ulaşamadım ama o dönem yazılanlardan beklentinin “yöneticilikten ve sahaya girmekten ömür boyu men” şeklinde bir ceza alması olduğu anlaşılıyor. Bu cezayı almış olduğunu var saymak gayet makûl olur. Apartman Mustafa’nın maçları tribünden izlemeye devam etmesine ise o günün mevzuatına göre bir mani yoktu.
Apartman Mustafa iki yumrukla haftanın en ünlü insanı oluyordu Türkiye’de. Onun sayesinde lig maçlarında uzun süre hakemlere kötü tezahürat yapılmıyordu. Tribünler bir kararından memnun kalmadıklarında yalnızca şöyle bağırıp hakemi korkutmaya çalışıyorlardı.
                              “Apartman Geliyor! Apartman Geliyor!”
                                                          *   *    *
Bunları yazmaya bizi sevk eden şey son günlerde bu havanın esmekte olduğunu hissetmemizdir. Son derece pervasızca en haksız kararları verebilmekte olan acemi hakemlerin Apartman Mustafa olayını bilmelerinde fayda var…