Fransa’dan İstanbul’daki bir takıma transfer olan futbolcunun ülkesindeki yakınlarına yazdığı mektupları yayınlamaya geçen yazıda başlamıştık. Devam ediyoruz:

***

“Kardeşim. İlk mektubumda İstanbul’a ve futbola ait bazı şeyleri ve toplumdaki bazı hususları anlatmaya başlamış ve mektubun sonunda eşim ve çocuklarımın buradaki Türk arkadaşlarından edindikleri bilgileri aktarırken Türkiye’de her gün kadın cinayetleri işlendiğini söylemiştim. Kaldığım yerden devam ediyorum ve işin önemini anlatmak için bir İstanbul gazetesinin iki gün önceki sayısından çektiğim, hepsi ayni günün haberi olan dört fotoğrafı yorumsuz yolluyorum.
Bu olayları siz üzülesiniz diye değil oralarda halinize şükredip oturun diye duyuruyorum. Eşim Mary Türk kadınlarının toplantılarına da katılmaya başladı. Öğrendiği bazı şeyleri evde bize aktarıyor. Bunlardan biri ve en önemlisi şu; Biliyorsun Türklerin dini İslam ve peygamberleri Hz. Muhammed. Peygamberleri doğduğu sırada Arabistan’da o sırada geçerli olan dinlere mensup insanlar kız çocuklarını hiç istemezler, hor görürler ve hatta (bunu yazarken elim varmıyor) kadın doğum yapıp da bebeğin erkek olmadığını görünce hemen bir çukur kazıp yeni doğmuş bebeği çukura atıp üstünü toprakla örtüyorlarmış. Hz. Muhammed İslam dinini yayıp ahali de Müslüman olunca bu işlemi kesinlikle yasak etmiş. Kız çocukla erkek çocuk arasında kıymet bakımından hiçbir fark olmadığını tebliğ etmiş. Daha sonraları söylediği çok önemli bir hadis var “Cennet analarınızın ayakları altındadır” demiş. Müslümanlıkta en kutsal mekan olan cennet için bu tabiri kullanan bir peygamberin dinine mensup kişilerin bir kadına fiske dahi vurması mümkün değildir. Öyle olduğuna göre kadınları asan-kesen kişiler herhalde dinsiz olmalı diye düşünüyorum.
***
Bu konuları sosyolog ve din adamlarıyla ağır ceza hakimlerine bırakıp İstanbul’dan yazdıklarıma gene futbol konusu ile devam edeyim. Türkiye’de en fazla kullanılan deyimlerden biri “hocam.” Abi, amca, beyefendi, üstad falan gibi anlamların hepsini taşıyor. Antrenörlere “hocam” denmesini bir derece kabulleniyor hakemlere denmesini de hoş görebiliyorsun, zira adamlar ne kadar olsa bir şeyler öğretiyor. Fakat futbol camiasında “hoca”lar bundan ibaret değiller. Maçlar hakkında saatlerce konuşularak büyük paralar alınan programlar var. Bunlarda futbolla eskiden beri ilgili olan yazarlar, iktidara yakın kişi olup futbolla ilgisi „yolda bulduğu topu‟bomba zannedip karakola götürmekten ibaret olanlar ve eskiden hem futbol oynamış hem hakemlik hem de o arada sebze meyve ticareti yapmış kişiler var. Bunların hepsi “hoca.”
Sunucuya bile hocam diyorlar. TV’nin karşısında “hocam” lafından sıkıntı basıp kalkıyor veya sesi kısıyorsunuz. Bunları ev komşumuz olan bir Türk aile ile görüşürken evin erkeği size ‘bir hoca hikayesi anlatayım’ dedi. Adamın biri şehrin merkezi caddelerinde gezerken bir kuşçunun önünde durmuş. Vitrindeki rengarenk irili ufaklı kuşları yakından görmek isteyip içeri girmiş. Muhabbet kuşları, bülbüller ötüyor, papağanlar kem küm konuşuyor içeriyi şenlendiriyormuş. Kuşçuya fiyat sormaya başlamış, faraza bülbül 100 TL, muhabbet kuşu 75 lira, papağanların bir cinsi 1500 öbür cinsi 2500 lira falan diye fiyatlar söylenmiş, adamın merakını yüksek bir köşedeki kafesinde hem uyuklayıp hem aşağıları seyreden iri bir papağan çekmiş. Ne konuşuyor ne ötüyor sadece seyrediyormuş. Onun fiyatını sorup 5 bin TL’yi duyunca itirazla karışık sitem etmiş.
”Yahu bunun hiçbir marifeti yok, bunun nesine 5 bin istiyorsunuz” deyince kuşçu “Beyim demiş, durumu biz de görüyoruz ama öbür kuşlar ona ‘hocam’ diyorlar. Biz de duyunca demek ki değerli mahlukmuş diye düşündük.”
Maç biter bitmez hemen bütün kanallarda “hadi bakalıııım, maçtaki kaide hatalarını görelim” diye kalkışan hocalar saatlerce konuşuyor, ama o maçta bir oyuncu Avrupa’da o haftanın kare asına girmesini sağlayan bir gol atmış, hakem Avrupa’nın her ülkesinden davet alan, baş üstünde taşınan, itibarlı biriymiş, hayır onların hepsi bir kenarda dursun, bizim hocalar ellerinde santim ölçen metreler, hiçbir gözün tespit etmesine imkan olmayan milimetrik ihlalleri videolar yardımıyla on kere seyredip 10 cm mi ofsayt 25 cm. mi diye saat 24.00 e kadar makara yapıyorlar. Aileler de onlardan boş kalan kanallarla oyalanıyorlar.” Yahu adam üç tane gol atmış, maçı alıp gitmiş, hadi herkes evlerine“ diyesin geliyor.
(Fransa’ya mektuplar devam edecek)