Bir arabanın içinde dörtyola doğru gidiyor,bir yandan da düşünüyorum . -Hedefim ne : İstanbula gitmek-Kaç dakikadır yoldayım:Cevap 20 dk -İstanbulun neresine gideceğim : Bostancı -Otobüsten nerede ineceğim : Cevap Harem..Oradan Kadıköye, sonra da araba değiştirerek Bostancıya varacağım.Dönüş nasıl olacak : Bostancıdan Kadıköye, Kadıköyden Hareme,oradan otobüsle Adapazarı terminale,oradan son bir arabayla Adapazarı merkezine
***
Eskiden nasıl gidiyorduk? Bulvardaki gardan trene biniyorduk,ister Sapanca, ister İzmit,ister Derince-Hereke-Pendik-Kartal-Maltepe-Küçükyalı- Bostancı, ister Erenköy-Suadiye-Feneryolu, ister Söğütlüçeşme ve istersek Haydarpaşada iniyorduk..Dönüşte de ayni trene atlayıp Adapazarının tam göbeğindeki iniyorduk..
Ben yazarken , siz de okurken yoruldunuz değil mi ? Bir de bu yolları her gün tepenlere sorun,onlar ne kadar yoruluyor,otobüslerde, servis minibüslerinde hem yorulur hem de zaman kaybederken neler çekiyorlar.. Üniversitenin hocaları, öğrencileri neler çekiyor..
***
Geçen gün bir açıklama okuduk.. Tren trafiği aksatıyormuş , ya tamamen kaldırılması ya da yerin altına alınması gerekiyormuş.. Alt veya üst geçit yapmaktan söz eden yok..En kolay şey kaldırıp atmak..
Tren ,modern ülkeler ve şehirlerde bir numaralı ulaşım aracıdır. Başbakana baksanıza, İstanbula ray üstüne ray döşüyor.Ulaşıma tek çare olarak raylı sistemleri, yani tren ve benzerlerini görüyor..
İstanbulda doğup büyümüş olmasının bunda tesiri mutlaka vardır. Zira Tayyip bey de çocukluğundan itibaren tramvay, tren, banliyö,troleybüs gibi araçlarla tanışmıştır.. Eğer İstanbulda değil de anadolunun bir köşesinde büyümüş olsaydı o da çocukluğunda traktörle tanışacak, ömrü boyunca da taşıma aracı denince lastik tekerli araçları bilecek ve trenden nefret edecekti..
Şehrin tamamını ilgilendiren bu kadar önemli konularda karar verirken yöneticiler kendi çevresine kapanıp kalmamalı.Halka sorup, anket yapmalı, referandum veya plebisit yapmalı.Hem daha çok sevgi toplarlar hem de daha isabetli karar verebilirler.
Yazının sonuna daha önce yazdığımız ve 2012 Ocakta yayınlanmış olan bir yazımızı ekliyoruz.
Trenimiz elden gidiyor
Gazete ve TV’lardan duyduğumuz bir haberin üzerinde durmamız lâzım..Demiryolları bugünkü perişan halinden yakında kurtuluyor..Neden mi?..Çünkü demiryolu hatları özel sektöre kiraya verilecek..İstanbul treninin bugüne kadarki halini düşünün, bir de ayni treni bir Adapazarı otobüs şirketinin kiralayıp çalıştırdığını gözünüzün önüne getirin..Hostesleriyle garsonlarıyla çay kahve içe içe ,internet kullanarak,TV seyrederek İstanbula gittiğinizi hayâledin..Bu, çok yakında olacak..Hazırlıkları yapılıyor..Yapılıyor da bir yandan da bizim emektar İstanbul hattı 30 ay yani 2,5 sene için kapatılıyor.. Buna karar vermek kimin yetkisindedir?.Bu şehrin baskı unsurları ne iş yapar?. Hükümete söz geçirebilecek milletvekili yokmudur?. Nasıl olur da böyle bir şeye karar verilebilir? Hayretler içinde izliyoruz..Trenimiz son 20 günlük ömrünü geçiriyor..31 Aralıkta sizlere ömür…
Bugün şehrimizin en yaşlı insanının yüz yaşında olduğunu kabuletsek o bile çocukluğunda 1899 doğumlu olan Adapazarı-İstanbul trenini kullanmıştır.. Tren Adapazarlıların vazgeçilmez ulaşım aracıdır..Karayolu,Arifiye üzerinden İzmite, oradan da Gebze üzerinden Üsküdara çıkarken de, otoban yapılıp İstanbul yolculuğu bir saate indiği zaman da Adapazarlılar sevgili Trenlerini kullanmaya devam etmişlerdir ve edeceklerdir..Bu tren kullanılmaya başladığından beri 11 cumhurbaşkanı ve 60 başbakan gelip geçmiştir.. Tren hepsinden dayanıklı çıkmış, gelip geçen yöneticiler onun çalışmasına son verememişlerdir.. Tren Adapazarlıların vazgeçilmez sevgilisidir… Şimdiki yöneticiler de bir gün değişecek ama tren gene olduğu yerde kalacak,onu kaldırmaya hiçkimsenin gücü yetmeyecektir.. Geçici bir süre gitse de geri gelecektir.Ama eğer davaya sahip çıkarsak…Aksi halde tren Adapazarlılar için nostalji olacaktır..
Tam da trenlerin işletmesi özel sektöre verilip kalitesi düzelecek iken bizim emektar trenimizin seferden kaldırılması Adapazarı için çok, ama çok büyük bir kötülük olacaktır.. Bu iş Avrupa’nın bir şehrinde olsa idi o şehir halkı ve o şehirdeki sivil toplum kuruluşları bir araya gelir trenle sembolik yolculuklar yapar, meselâ buradan topluca binip afişlerle pankartlarla süsleyip hiç değilse Mithatpaşa veya Arifiyeye kadar gider İstanbul TV ve gazetelerini de çağırır 31 Aralığa kadar 3-5 etkinlik düzenlerdi..Ama bizde bir hareket görülmüyor, görüleceğe de benzemiyor..Rizede Hopada dereler için yapılan mitingleri gördükçe insan oraların halkını takdir ediyor..Bravo onlara, şehirlerini etkileyen kararlar hakkında duyarsız davranmıyorlar..