Eğitim ve öğretimi çoğu zaman aynı zannederiz. Fakat eğitimle öğretim farklıdır.

Eğitim; bilgi, beceri ve kişinin hem zihinsel hem sosyal yönden gelişimini sağlamak, yetiştirme ve topluma kazanmayı barındırır içinde. Öğretim ise; bir şeyi tarif etmek gibidir. Şöyle bir örnek vereyim değerli okurlarım: Mesela Kur’anı Kerim'de namaz kılın emri var fakat nasıl namaz kılınacağına dair bir bilgi verilmiyor. Peygamber efendimiz tarif ediyor namazın nasıl kılınacağını. Sözün kısası eğitimle öğretim bir değildir.

İlk öğreti anne babadan gelir. Çocuğa ahlaklı olmayı ilk anne baba öğretir. Çocuk anne babadan ne görüyorsa onu yapar, nasıl davranıyorsa çocuk da anne babanın davranışlarını örnek alarak, “demek ki en doğrusu buymuş.” der o da öyle davranır.

Ahlaklı çocuk yetiştirmek bizlerin elinde. Çocukları yetiştirirken çevresine saygılı olmayı, hiçbir canlıya zarar vermemesi gerektiğini öğütleyelim. Kimsenin kimseden farkı olmadığını, hepimizin bir tek yaratıcı tarafından aynı eşitlikte yaratıldığımızı anlatalım. Arkadaşlarımızla nasıl oturup konuşuyorsak çocuklarımızı da karşımıza alıp konuşmalıyız.

Mesela hayatın içerisinde bazı durumlar, bazı hastalıkları getirir veya kazalardan meydana gelen zararlar bedenimizde tahribatlara yol açar. Bazı insanlar tahribatlar nedeniyle kimi tekerlekli sandalyeye bağımlı olarak yaşar, kimi ise bedeninde bazı uzuvlarını yitirebilir. O insanları gördüklerinde alay etmemeleri gerektiğini, ürkmemeleri gerektiğini anlatmayız onlara. Çocuklarımız anlattıkça bilinçlenir.

Kendimden bir örnekle yazıya devam etmek isterim değerli okurlarım.

Anneciğim beni ve kardeşlerimi öğüt vererek büyüttü. Şöyle derdi annem hep: “Dışarı çıktığınızda kimsenin bir şeyine zarar vermeyin.” Biz kardeşler bu sözün anlamını, bazı insanların kimsenin bir şeyini bırakın, herhangi bir canlıya zarar verdiğini gördükçe daha iyi anladık.

Zorba değil, çocuk yetiştirelim. Çocuklarımızı birbirleriyle kıyaslamayalım.
“Bak o çocuk yapıyor sen yapamadın,” deyip, zekâsıyla ilgili bir iki hakaret sıralayınca öteki çocuğu kıskanıp zıt gitmeler başlıyor. Veya okulda bir çocuk daha zayıf, öteki çocuk hem parasal hem bedenen daha güçlüdür. Güçsüz olan güçlü olandan korktukça, güçlü olanın hoşuna gider ve güçlü olan daha çok üzerine gitmeye, güç gösterisi yapmaya başlar.

Eğer ki ailelerin okuldaki çocuklarının durumlarından haberleri varsa, zorbalık gören çocukla anne baba konuşmalı ona güven verilmeli. “Kim bilir sen ne yaptın da o da öyle yaptı,” denilip suçlamadan, çocuk dinlenmeli. Zorbalık yapan çocuğun ailesi ise, şiddet uygulamadan davranışının sebebi sorulmalı. Davranışının sebebini açıklayamıyorsa acilen psikolojik destek alınmalı. Maalesef bazı çocuklar, bazı çocuklara sözünü dinletmeyi, dediğini yaptırmayı severler.

Lütfen çocuklarımıza sahip çıkalım. Nasıl ki zarar görmesini istemiyorsak, çocuğumuzun da kimseye zarar vermesine izin vermeyelim, göz yummayalım.

Çünkü çocuklar bizden geriye kalan tek hatıralar ve geleceğimizdir.