Sakaryaspor, ilin hafta sonlarının en önemli heyecan kaynağıdır…
1965 yılında kurulan yeşil siyahlı ekip hemen her dönemde şampiyonluk yarışına çıkan takımlar arasında yer alır.
Bu nedenle büyük bir taraftar ordusuna sahiptir.
1980-85 döneminde ilk kez yer aldığı Birinci Lig’de (Bugünün Süper Ligi) ilk beş takım arasına giren ve o yıllarda bir de Türkiye Federasyon kupasını şehrimize hediye ederek, Avrupa’ya açılan yeşil siyahlı ekip hemen her dönem iddialı bir takım olarak iz bırakmıştır…
Her lig başlangıcında çıtayı yükseğe koyan bir takım olarak Sakaryaspor’dan, gönül vermiş taraftarının beklentisi “şampiyonluktan” gayri bir şey olamaz…
Nitekim uzak-yakın demeden takımlarını yalnız bırakmayıp peşinden koşan taraftarlarını memnun etmenin tek yolu var, o da kazanmaktır…
Son dört haftadır beklenen tempoyu yakalayamamış olsalar da alınan seri galibiyetler sonrası, Bodrum’da geçen yılki gibi (5-2) bir sonuç alınır ümidiyle yola koyulan taraftarlar, tek de olsa alınan puana sevinip 5 haftadır devam eden yenilmezliğin mutluluğuyla şehrimize döndü…
Profesyonel liglerde iddialı bir izlenim bırakmak, içerde puan kaybetmeden, dışarda en azından tek puan almakla mümkündür ancak…
Takımın teknik direktörü Suat Kaya, “Her şeye rağmen maçı kazanabilirdik” derken, sanırım 5 haftadır yenilmezliğin getirdiği sevinci dile getirmek istemiş…
Deplasman maçlarında yenemiyorsan yenilmeyeceksin ki iddian sürsün...
Bu hafta yine dış sahada oynayacağımız 25 puanlı Kastamonuspor karşılaşmasına da aynı gözle bakarsak başarılı olabiliriz…
Yani Sakaryaspor önünü kış tutup yaz çıkarsa bahtına anlayışı ile deplasmanda önce yenilmezliğini korumalı, sonra da galibiyet aramalıdır…
Giderek kendine gelen ve futbolcular arasında sağlanan uyum ile geleceğe yönelik olumlu sinyaller vermeye başlayan takımımızı, zarar vermekten uzak, seviyeli ve bu ile yakışır bir taraftar desteğiyle motive etmeliyiz...
Bu konu son derece önemlidir…
Birlikteliği sağlayamazsak, değil şampiyonluk kümede kalmak bile zordur…
Son derece sıkıntılı bir o kadar da zor geçeceği düşünülen maçlara bu gözle bakıp bu anlayış içerisinde yola koyulmalıyız…
Sanırım ne demek istediğimiz anlaşılmıştır…
Takımımıza, teknik heyete ve taraftarlarımıza bu zorlu süreçte başarı ve kolaylıklar dileğiyle istedim ki “yeşil siyah laleler” gitsin…