Hüseyin Cumalı geçen hafta sonuna doğru gazetesinin manşetine asmış bu sözü…

Konu sözlü, hatta yazılı ve görsel medyada en ince ayrıntısına dek işlendi…

Bilindiği üzere şehrimize bir program için gelmiş olan Profesör Üstün Dökmen’in üzerinde durmak bir yana, sıradan bir söyleşi kabul edip geçmek varken, başörtüsüne yönelik sözlerinin faturasını, kalkıp İl Milli Eğitim Müdürü Fazilet Durmuş’a yüklemek ne derece doğrudur!

Milli Eğitim camiamıza kattığı sinerji ve enerjiyle farklı bir eğitimci profili ortaya koyan başarılı müdürü, haberi olmayan bir konuşma dolayısıyla topun ağzına koyan Eğitim Bir Sen Başkanı, toplantı sonunda çekilen bir fotoğrafın mahiyetini ve çekildiği saatini incelemeden ya da bilerek İl Milli Eğitim Müdürü Fazilet Durmuş’u suçlaması, doğrusu sendika adına bir büyük ayıp olsa gerek…

Müdire hanıma hayatının en acılı gününü yaşatan bu asılsız saldırının vebalinin altından nasıl kalkacaklar, merak etmemek mümkün mü!

Bu konuda yazılıp söylenecek her şey ilin gündemine geldi…

İşin bundan sonrası olayı sulandırmak anlamına gelir…

Dikkat edelim, kaş yaparken göz çıkarılmasın…

Bakalım özür gibi büyük bir erdemin gereğini yapıp Fazilet Durmuş’tan özür dileyecekler mi, yoksa bu vebalin altında kalıp ezilecekler mi!

Doğrusu merak ediyorum…

Evet…

Böyle çalışkan, başarılı bir eğitimciye destek olan, onu yedirmeyiz deyip yanında olduklarını gösteren medya dünyamıza “Beyaz”, Milli Eğitim Müdürü Fazilet Durmuş’a ise Namık Kemal’in ünlü beytiyle “Kırmızı güller” gitsin istedik Yere düşmekle cevher sâkıt olmaz kadr-ü kıymetten” diyerek…