Önceki Cumaertesi günü Gar’ın önünden geçerken tevafuken bir basın açıklamasına rastladım.

                “TIREN ADAPAZARI GAR’INA GELECEK” sıloganıyla ve bunu ifade eden pankartlarla, CHP Kadın Kolları Gar önünde toplanmış kalabalığa konu ile ilgili basın açıklaması okuyordu.

                 Tırenin merkez Gar’a gelmesinin önem ve gerekliliğine dair açıklamalarını dinledim. Son derece makul ve mutedil bir açıklama yapmış, meselenin AKP, CHP, MHP veya herhangi bir parti meselesi olmadığını, Sakarya’nın müşterek sorunu olduğunu izah etmiş, tamamen haklı bir toplumsal talebi dillendirmişti. Ardından vekil Engin Özkoç mikrofonu almış ve o da makul, mutedil ve birleştirici bir konuşma yapmıştı.

                 Etkinliğin  birkaç haftadan beri saat 15.00- 16.00 arası devam ettiğini ve tıren Gar’a gelene kadar devam edeceğini belirtilerek açıklama sona ermişti.

                 Basın açıklamasına katılan üç kişi yanımda konuşuyor ve “CHP’lilerden başka kimse yok, tıren tüm Sakarya’nın meselesi, hani diğer partililer nerede” deyince, yanlarına doğru yaklaşıp, birazda esbiri üslubuyla; “Ben CHP’li değilim, ama buradayım, ben varım” demiş, “Bir tek sen varsın, başka yok” demişlerdi  ve gülüşmüştük.

                 Basın açıklamasını dinlerken aklımdan şunları geçirmiştim: “Muhalefet böyle olmalı ve toplumun gerçek, müşterek ve geniş tabanlı sorunlarına değinmeli ve bunları dillendirmelidir.”

                Bu basın açıklaması da Sakarya’nın tamamını ilgilendirmekte, geniş toplumsal kesimlerin sorunu ve talebi olduğu halde  yıllardır çözülmemişti.

                 İktidar partisinin Anakent  Belediye Başkan Adayı Ekrem Yüce’den de, bu sorunu çözeceğine ve tıreni Gar’a getireceğine dair bir açıklamasını basından okumuş ve sevinmiştim.

                Muhalefetin de dillendirmesi beni mutlu etti.

               Zaten, Sakarya’daki hemen tüm gazeteler ve muhtelif yazarları, zaman zaman bu soruna değiniyor, tırenin Gar’a gelmesini ısrarla savunuyorlardı. Son yıllarda susmaları ise manidar bulunmaktadır!

               SATSO’nun da bu konuda bir imza kampanyası yaptığını ve çok sayıda imza toplayarak ilgili yetkililere teslim ettiğini hatırlıyorum.

               Bendeniz de bu konu üzerinde ısrarla durmuş, birkaç makale de yazmıştım. Zaman zaman merkezi yetkililere de iletmiş, cevap olarak hep Anakent Belediye idaresinin adres gösterildiğine dair cevaplar almıştım.

               Evet. “TIREN GAR’A GELMELİDİR.” Hem de hemen şimdi.

                ADA TIRENİ, İstanbul’u  İlimize  ya da İlimizi “Tarihi payitahta” bağlayan, bu şehrin 120 yıllık kazanımı, tarihi bir ulaşım mirasıdır.

               Başka hiçbir ulaşım sistemi ya da aracı bunun yerini dolduramaz, doldurmamıştır.

               Bu tırenin ekonomik olmasının yanında, çok mühim bir başka özelliği, güzelliği ve getirisi de, Merkez Gar’dan  H. Paşa’ya kadar sahilden gitmesi ve otuz durak ile otuz  mühim yerleşimin tam merkezlerinden geçmesidir.

                Adapazarı Gar’dan bindiğinizde, H. Paşa’ya kadar, hem Sakarya’nın, hem de Kocaeli ve İstanbul’un tüm ilçe, belde ve semtlerinin tam merkezinden geçmekte, bu merkezlerden istediğiniz birinde inip binme imkanı vermektedir.

                 Karayolu ulaşımı ise, merkezlerin dışından, İstanbul’un arkalarından gitmekte, hiçbir yerleşim merkezinden geçmemektedir.

                  Dahası, ülkemizin ve dünyanın tüm şehirlerinde Garlar şehir merkezlerinde bulunmakta, tırenler kentlerin tam göbeğinden kalkmaktadır.

                  Şehri bölüyor iddiası ise, tüm şehirlerimiz için geçerli olup, en yakınımızda İstanbul’da, hem batı hem de doğu yakasını boydan boya ikiye bölmekte, hiç kimse, şehri bölüyor, H. Paşa Gar’ını Kartal, Pendik ya da Tuzla’ya, Sirkeci Gar’ını Küçük ya da Büyükçekmece’ye öteleyelim, kaydıralım dememektedir. Ankara ve diğer kentlerimizde de durum böyledir.

                        Tırafik yönü de, tıreni merkezden kovmakla değil, alt ve üst geçitlerle veya alternatif diğer çözümlerle ele alınmalı, tırenin çalışması hemen başlatılarak, imkanlar ölçüsünde çözümler devreye peyderpey sokulmalıdır.

                        Vatandaşımızın şehrin merkezinden tırene ulaşması ile 4-5 km şehir dışından ulaşması arasında dağlar kadar fark vardır.

                         Arifiye ve M. Paşa’ya ötelenmesi, H. Paşa’ya kadar değil de Pendik’e kadar gidebilmesi nedeniyle, ülkemizin doluluk oranı en yüksek tıreni iken, 4-5 seneden beri büyük yolcu kaybına uğradığı ve zararına çalıştığı da herkesçe bilinmektedir.

                         Pek yakında çalışmalar tamamlanıp  H. Paşa’ya kadar gidebileceği ortada iken, tek bir sorun kalmakta, o da Gar’a kadar gelmesinin sağlanmasıdır.

                         Evet. “TIREN GAR’A GELECEK” ve hemen şimdi gelmelidir.

                         Yaklaşık beş seneden beri mahrum bırakıldığımız 120 yıllık kazanım, hem de Sakarya’nın ulaşımda en büyük kazanımı heder edilmemelidir. Hem de beş sene önce olduğu gibi, her saat başı bir tıren kalkmalı, H. Paşa’dan tırenin son kalkış  saati de 22.00-23.00 olmalıdır.

                         İkincisine beraber katıldığımız SAÜ’de bir öğretim görevlisi arkadaşımın belirttiği gibi, İstanbul’dan üniversitemiz de okuyan 50 bin talebenin talebi de budur ve bu tırenle gidip gelmeyi özlemekte ve beklemektedir.

                         Bir milyon Sakarya halkı ise 120 yıldır merkez Gar’dan bindiği ve indiği, çok yoğun olarak  kullandığı bu aracı kaybetmek istememektedir.

                         Mahalli idare ve vekillerden ivedi beklentimiz budur.

                         Ayrıca Gar binası, eski tarihi mimarisine kavuşturulmalı, tarihi doku giydirilmeli, 120 yıllık tarihi olan  Gar, tarihi görünümüne de kavuşturulmalıdır.