Gazze… Bir yandan açlıktan ölen kadınlar, çocuklar, masumla, diğer yandan İsrail’in acımasız saldırılarıyla hayatta kalmaya çalışan insanlar… Kurşunların gölgesinde nefes alan, ekmek bulamayan, suya hasret bir halk… Ve bu yaşananlara rağmen dünya devletlerinin İsrail’e dur diyememesi. Soykırımın devam ettiği günleri yaşarken Türkiye’de iki önemli yürüyüş gerçekleşti.
İlki, 09.Ağustas Cumartesi günü İstanbul’da Beyazıt Meydanı'ndan Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi'ne doğru atılan adımlarla başladı. Ardından, 10 Ağustos Pazar günü Ankara’da Kocatepe Camii’nden Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne uzanan o uzun, umutlu yürüyüş yapıldı. Her iki etkinlikte de inanılmaz bir kalabalık vardı. Binlerce kişi, Gazze için, mazlum coğrafyaların sesi olmak için tek yürek oldu. Sivil toplum kuruluşlarının öncülüğünde gerçekleşen bu yürüyüşlerde halk, dünyaya “Biz buradayız, susmayacağız” mesajını haykırdı. Binlerce insanın tek yürek olarak hareket ettiği bu iki yürüyüşte tek bir kargaşa çıkmamasın da katılımcıların Gazze hassasiyetini ve samimiyetini ortaya koymuştur.
Ne var ki ilginçtir, İstanbul’daki yürüyüş geniş şekilde medyada yer bulurken, Ankara’da 200 binin üzerinde insanın katıldığı o muhteşem kalabalık ne ulusal kanallarda ne de yerel medyada kendine yer bulabildi. Hatta tek satır bile… Sadece A.A. haber olarak kendi sitesinde yer verdi. Medyanın bu sessizliği elbette sorgulanmalı. Ancak o, başka bir yazının konusu…
Gazze’de ise zaman, kan ve gözyaşında akmaya devam ediyor. İnsanlar hâlâ kurşun altında kafalarını kaldıramıyor. Açlık her gün yeni canlar alıyor. Dünyada ise halklar sokakta idareciler hâlâ suskun. Geçenlerde bir pankart gördüm, üzerinde şu yazıyordu: “Bin kınama bir kurşun eder mi?” Elbette biz savaş istemiyoruz, kimse istemez. Savaş, hiçbir devlet ve hiçbir halk için çözüm olamaz. Ama bu coğrafyanın azgın, kudurmuş köpeği gibi saldıran İsrail’in artık birileri tarafından durdurulması gerekiyor.
Bir sabah uyanıyoruz Siyonistlerin Lübnan’a saldırı düzenlediğini duyuyoruz. Birkaç gün sonra Suriye’ye, öbür gün Yemen’e, ardından İran’a saldırıyor Siyonist devlet… Ve buna karşı Müslüman ülkeler bile sessiz. Bardağın dolduğunu, insanların sabrının tükendiğini herkes görüyor ama kimse harekete geçmiyor. Gazze’yi işgalden korumak için devletlerin ne gerekiyorsa yapması şart. Artık yeter, bıçak kemiğe dayanmadı kemiği parçaladı. Türkiye de bugün yaptıklarının üzerinde çalışmalar yapmalı.
Dışişleri Bakanımızın Mısır ziyaretinde İsrail karşıtı söylemlerini hepimiz dinledik. Elbette bu sözler yüreğimizi ferahlatıyor. Ancak şunu da görmek zorundayız: Sadece söz, İsrail’i durdurmuyor. Artık somut adımlar atılmalı. Bu adımların biri de belki Türkiye’de yaşayan çifte vatandaşlık sahipleriyle ilgili olabilir. İsrail vatandaşı olup Türk vatandaşlığını da taşıyanlar… Özellikle orada Müslüman kardeşimize kurşun sıkan, askerlik yapmış olanlar… Böyleleri derhal Türk vatandaşlığından çıkarılmalı. Aylardır açlıkla mücadele eden Gazzeli kardeşlerimiz için insani yardım konvoyuna izin verilmeli. Türkiyecgüçlü bir devlet ve bunları başarabilir.
Gazze kan ağlarken susmak, bu suça ortak olmak değil midir?
KAYNAK: YENİ SAKARYA GAZETESİ