Geçen hafta bu başlık altında yazdığımız 1, 2 ve 3. yazıda; Kavşak inşaatı nedeniyle ortadan kaldırılan ve park ta ismi olan Şehit Cevher Dudayev adının bir başka yerde yaşatılması, Millet Bahçesindeki eski sıtad tiribününün  oturaklarına ahşap kayıtlar atılması, şehrimizde parklardan ziyade kent ormanları tesis edilmesi, yerli endemik bitkilere ağırlık verilmesi, daha az su tüketen bitki dikimine yönelinmesi, Tarihi Çark Mesirenin yaşatılması, Demokrasi Meydanı değil, Milli İrade Meydanı isminin verilmesi, Kirleterek temizlik yapmanın yanlışlığı, Zirai Donatım müzesi yapılması, Millet Bahçesine sıtad müzesi yapılması, meydan ve parkların doldurulmaması, merkezde çirkin binalar, Sakarya’nın sembol zirai bitkileri, kentsel dönüşüm ihtiyacı, deprem hasarlı binaların kimliklendirilmesi, zelzele eğitiminin yetersizliği,  asfalt üzerinde harç yoğurma yanlışı, bina sıva ve boyamada yaya kaldırımını kirletme, Tarihi BEŞKÖRÜ ve levhaları  üzerinde durmuş ve çözümlerimizi anlatmıştık. 

                        1-Yabancı Dilde Tabela İstilası 

                Tüm şehirlerimizde olduğu gibi, Sakarya kent merkezdeki dört ilçede de tam bir yabancı dilde tabela istilası ve işgali mevcuttur. 

                 Bu durumu anlamak, algılamak ve hazmetmek mümkün değil. 

                 Benim ülkemde ve benim şehrimde, bir başka yabancı, ecnebi ülkenin tabelası nasıl asılabilir? Tam bir dil ve kültür emperyalizmi, yozlaşma ve kimlik erozyonu ile karşı karşıya bulunmaktayız. 

                 Belediyeler buna müsaade etmemeli, Türkçe dışında hiçbir tabelaya izin vermemeli, mevcutların da bir pilan ve pıroğram dahilinde dönüşümü sağlanmalıdır. Batı ülkelerinde, Türkler dışında  Türkçe tabelaya müsaade ederler mi? Ya da Batılılar işyerlerine Türkçe tabela asmayı isterler mi? Fransa gibi birçok batı ülkesinde, kendi lisanları dışında tabela asma yasağı mevcut olup, dillerini korumaya almışlardır. Biz ise, kendi ülkemizde Türkçe tabelayı tercih etmiyor, gavurca peşinde koşuyoruz! 

                 Ne vahim bir durum! 

                        2- Yapılarda Yerel Mimari Uygulansın 

               Şehirlerimiz ve şehrimiz, mimarı yapı olarak, ekseriyetle batı mimarisine benzeyen, ama gerçekte ne tam Batı, ne Doğu ne  de yerel ve milli olamayan, yoz bir mimari ile karmakarışık vaziyettedir. 

                 Oysa her şehrimiz, dış cephe olarak ekseriyetle yerel ve  milli mimarimizi ( Osmanlı  ve Selçuklu ) kullanmalı, bina içinde ise serbest bırakılmalıdır.  

                 Böylece bütün şehirlerimiz tarihi bir görüntüye kavuşur, hem de yerel, yerli ve milli bir hüviyete kavuşur. 

                 Belediyeler bu konuda da duyarlı olmalı, ruhsat verirken yerel mimari şartı koymalı, mevcut yapı sıtoku da, zamana yayılarak, dış cephelerine yerel mimari giydirecek şekilde dönüşüme tabi tutulmalıdır. 

                         3-Tarihi Eser Bilgi Levhaları 

                  Hususen Sakarya’mızda tarihi yapılarda yeterli bilgi levhası bulunmamaktadır. Olanlar da yetersiz olup, çok kısa bilgi sunmaktadır. 

                  Orhangazi ve Orta camiinde bile ( Ağa camiinde isim dışında hiçbir bilgi yok), yeterli bilgi ihtiva eden tabela mevcut olmayıp, isim ve tarihle yetinilmiş ve geçiştirilmiştir. 

                   Daha geniş bilgi olmalı, ilk yapıldığı tarih, onarım tarihleri ve mimari bilgiler olmalı, mevcut tüm tarihi eserler, onarılan ve yeniden yapılan konaklar dahil, çeşme ve köprü olarak ne varsa hepsi yeterli bilgi ihtiva eden levhalar ile donatılmalıdır. 

                          4- Tabela Kirliliği 

                   Birçok çevre kirliliği olan şehirlerimizde, önemli bir kirlilikte tabela kirliliğidir. 

                   Şehrimizde de tam bir tabela anarşisi ve kirliliği mevcuttur. 

                   Belediyelerimiz bu soruna da el atmalı, bir tabela düzeni sağlamalı, merkezi cadde ve sokaklardan başlayarak, hem ebat, hem renk, hem de yerleşim düzen ve uyumunu sağlayacak şekilde, tabela reformu yapmalıdır. 

                               5- Sokak Köpekleri Tehlike Saçıyor  

                    Şehirlerimiz köpek istilası altında olup, hayvanlar sefalet yaşamakta, içler acısı bir vaziyette dolaşmakta, uluorta her yerde ve işyerleri önlerinde yatmakta, ayak altı olmakta, hem de, özellikle çocuklar ve hanımlar için tehdit oluşturmaktadır. 

                     Aşılayıp, kısırlaştırıp ve numaralamak yeterli olmamakta, gerekirse mevzuat değişikliği de talep edilerek, sokaklardan ve ayak altı olmaktan kurtarılmalı, aç ve sefil yaşamalarına razı olunmamalı, başka çözümler aranmalıdır. 

                        6-İmam Hatip Lisesi İnşaatı içindeki ve Çevresindeki Ağaçlar 

                     Adapazarı İ.H.Lisesi inşaatı nedeniyle, mektep alanı içinde ve çevresinde, eski mektep zamanından kalma yetişkin ağaçlar, okulun yıkılmasından beri bakımsız kalmış, inşaat nedeniyle de zarar görmekte, sahipsiz durmakta, uzun yıllarda yetişmiş bu ağaç, ağaççık ve çalı türleri zarar görebilmektedir. 

                     Sözkonusu bu ağaçlara sahip çıkılmalı, bakım ve sulaması yapılmalı, inşaat nedeniyle zarar görmesi önlenmelidir.