Bir seçimi daha geride bıraktık.Sonuçlar belli oldu ve milletin tercihi  ortaya çıktı.Bu konuda yorum yapmaya gerek görmüyoruz. Zira, her şey ortada ve  sonuçları değiştirebilecek ve  yapılabilecek  bir şey yok.Millet iradesine tabi olmaktan başka.

Önemli olan seçim sonuçlarının doğru değerlendirilmesi, ders alınması, eksik ve hataların belirlenmesi, şahsi ve parti hesapları, çıkarları değil, Türkiye menfaatleri üzerinden bir muhasebe yapılması ve ona göre hareket edilmesidir.Partiler bir araçtır, amaç asla değildir.Amaç Türkiye’dir, bu ülkenin ve milletin, selamet ve saadetidir.

Bu noktadan hareketle bütün partiler, kişi ya da guruplar,seçim neticelerini değerlendirirken, konuşma ve yorumlarını,analiz ve değerlendirmelerini sağduyu ile yapmalı, birleştirici, bütünleştirici, yatıştırıcı, yapıcı, birlik ve beraberliği, kardeşlik ve sevgiyi esas alan bir tarz benimsemeli, Türkiye’nin selametini her şeyin önüne almalıdırlar.

Birlik ve beraberliğimiz, kardeşliğimiz, tek millet, tek vatan, tek bayrak, tek devlet ve tek  büyük bir aile olmamız, sadece partilerin değil, her türlü değerin, amaç ve hesabın üzerindedir ve üzerinde olmalıdır.

Sonuçları değerlendirirken, ayrıştırıcı, ötekileştirici, düşmanlık, kin ve nefret tohumları ekici, kırıcı,tahrik, taciz ve tahkir edici, kamplaştırıcı, saptırıcı ve sapkınlaştırıcı söz ve davranışlardan, eylem ve söylemlerden tamamen uzak durulmalı, kucaklayıcı, sevdirici ve bütünleştirici olunmalıdır. Başta partiler olmak üzere, fert fert herkes buna riayet etmeli, herkes buna çaba harcamalı ve vazifesini yapmalıdır.

Sonuçlar aklıselim ile, kişisel ikbal ve istikbal hesaplarından uzak değerlendirilmeli, eksik ve yanlışlar süratle giderilmeli, özellikle, “adalet,hukuk, israf, kibir, devlet ve kurumlar da keyfilik, doğruluk, dürüstlük ve tevazu” üzerinde çok durulmalıdır.

Yeni bir sayfa açılarak, Partiler olarak, kendi içimizde, teşkilat ve tabanımızda, ‘kendimize, milletimize ve ükemize yönelik hangi yanlışlık ve eksiklikleri yaptık, dışa dönük hata ve noksanlıklarımız nelerdir’  konusu, aday pırofili dahil sağlıklı irdelenmeli, doğru tesbitler yapılmalı ve yanlış ve eksikler süratle giderilmelidir.

Bundan sonra ki süreçte, “Bağımsız ve adil  bir yargı oluşturulması,” en öncelikli iş olmalı, birtakım illegal yapılanmalara ve suçlara karşı, kişisel ve siyasi hesaplarla değil, hukuk ekseninde mücadele edilmeli, hukukun önüne başka hiçbir hesap geçmemeli, yargılama işi, sedece ve sadece yargıya bırakılmalı, ceza tahakkuk edene kadar “masumiyet ve suçsuzluk karinesi” esas olmalıdır.

Devletin kurumları, birbirinin içine geçmemeli, herkes yetki ve sorumluluğunu bilmeli, “taş yerinde ağırdır” deyimi esas alınmalıdır.

Son 13 yıldan beri, şark bölge ve illerimize, Cumhuriyet tarihinin en büyük hizmeti verilmiş, maddi, sosyal ve kültürel yönden alabildiğine pozitif ayrımcılıkla bölgeye ve insanımıza yaklaşılmış, bütün tabii, yaratılıştan kazanılmış haklar iade edilmiştir.

Buna rağmen sonuç sandığa olumlu yansımamış, binilen dal kesilmiş, hizmet edenler değil, kavim, kabile, aşiret ve sülale sapkınları tercih edilmiş, bölge insanımız, kendini asla temsil etmeyecek, edemeyecek, tamamen yabancı bir kültüre, oluşuma ve anlayışa teslim olmuş, teslim edilmiştir.Bu durum, o bölgemizin en büyük talihsizliği ve çarpıklığıdır. Bölge insanımızı gerçekten temsil edecek bir önderliğe, liderliğe ya da faaliyete alan bırakılmamış, tıren maalesef kaçırılmıştır.Diğer bütün illerimizde büyük oy kayıpları olsa bile( tam aksine olmamıştır), şark vilayetlerimizde olmaması gerektiği gibi, asabiyetçilere verilen oranın üzerinde bir oy çıkmalı, hatta, en marjinal partilere oy verilmesi bile, mevcuttan daha tercih edilir olmalıydı.

Buna rağmen işin peşi bırakılmamalı, suyun asıl yatağına akması, kardeşlik, millet ve ümmet inşası yapılmalı, emperyalist ve siyonist pırojeler akamete uğratılmalıdır.

Bizi de Irak, Mısır, Libya, Suriye, Yemen ve benzeri kardeş ülkeler gibi yapmak isteyen küresel güçlü bir irade olduğu, herkesçe bilinmektedir. Bunun esaslı bir şekilde farkında olarak, bu emellere hizmet edecek  dil, yorum ve yazılardan, konuşma,iş ve eylemlerden tüm partiler ve her fert uzak durmalı, kardeşliğe, birlik ve beraberliğe titizlikle riayet edilmeli, kuma mücadelesi yapılmamalı, küresel eşkiyalar ve yerli işbirlikçi oluşumlar dışında “düşman” kabul edilmemeli, kavim, kabile, aşiret, soy, sop, mezhep ve meşrep, parti, cemiyet ve cemaatler üstü bir anlayışla hareket edilmeli, 77 milyon insan bu konuda hemfikir olamalı, titiz davranmalıdır.KOMŞU KARDEŞ  ÜLKELERDEKİ, KARDEŞ SAVAŞINDAN BÜYÜK DERS VE İBRET ALINMALIDIR.

Malum kökü dışarıda hizip dışında, ortaklık için, olağanüstü, ama onurlu, ülke yararına dayalı bir birliktelik için çaba sarfedilmeli, ülke idaresiz bırakılmamalı, istikrarsızlığa, boşluktan yararlanmak isteyen iç ve dış mihraklara, hortumcu ve soygunculara fırsat verilmemeli, %41’in dışarıda bırakılacağı bir idare düşünülmemelidir.

Yolsuzlukla mücadeleye özel önem verilmeli, tepeden tırnağa bu kesimler temizlenmeli, teşkilat ve kurumlardaki rehavet, keyfilik ve saltanat ortadan kaldırılmalı, en ufak müsamaha gösterilmemelidir. Zaman, iç muhasebe ve tövbe zamanıdır.

Malum % 13 alan oluşum da; bekleyemiyoruz ama, Türkiye partisi olmalı ve  bölgedeki kardeşlerimizi gerçekten temsil edecek bir kimyaya dönmeli, küresel eşkıyaların havucuna aldanmamalı, mutlaka titreyip kendine gelmeli, Selahaddin Eyyübi yolunda, izinde ve davasında yol bulmalı, yol almalıdır.77 Milyonun, tek bir millet olduğunu akletmelidir.

BİRLİK, KARDEŞLİK, TEK DEVLET, TEK VATAN, TEK BAYRAK VE İSTİKRAR, HER ŞEYDEN  MÜHİMDİR VE HERŞEYİN ÜSTÜNDEDİR. HERKES BUNA GÖRE HAREKET ETMELİDİR.