Turizm ve kültür alanlarında ülke genelinde yapılan bir araştırma çarptı gözüme geçen hafta…

Buna göre 59,3 kilometre uzunluğunda sahil bandına sahip ilimiz, 62,1 kilometrelik sahiliyle Seymen Tarsus’tan sonra ülke genelinde en uzun sahiller listesinde ikinci sırada yer alıp bu yönüyle dikkati çekiyor…

Yazlık denilince tatil amaçlı hareketlerin odak noktaları olarak, Akdeniz ve Ege kıyılarındaki yerleşim alanları gelir akla…

Mevsimin kısalığı yani iklim şartları yöremiz açısından Akdeniz kıyılarına oranla dezavantaj olsa da şifa kaynağı kumu, birbirinden lezzetli balıkları ve tertemiz denizi ile Karadeniz kıyılarını tercih edilir hale getirmek, sanırım önce devletin, sonra da bu doğrultuda yatırım yapacak kurum, kuruluş ve iş adamlarının ilgi alanına girer…

Bu doğal zenginliği hala gerektiği gibi kullanabilmiş değiliz…

Aynı denizde kıyı komşuluğu yaptığımız Bulgaristan, Romanya, Gürcistan ve Rusya işin özelliğini yıllar öncesinden kavrayıp Dünya’ya açılırken ve kazanırken, bizim ise uzun kıyılarımızdan hala gerektiği gibi istifade edemeyişimiz, neyle ve nasıl izah edilebilir…

Son yıllarda yabancı bandralı gemilerin sintine atıklarının sahillere vurması, kirlilik adına tehlike sinyalleri veriyor olmalı…

Bu konuda önlem alınması şart…

Artık Karadeniz’de turizm planlaması yapmanın ve bu doğrultuda teşvikleri artırmanın, yapılacak reklamlarla dünyanın ve ülkenin ilgisini çekmenin zamanıdır…

Mevla’nın cömert bir şekilde kıyılarımıza bahşettiği zenginliği komşu ülkelerde olduğu gibi ilgi çekecek yatırımlarla süslemek adına başlatılacak teşvik ve destek amaçlı cazip projelere ihtiyaç vardır…

Akdeniz’in boğucu sıcağından kaçıp Karadeniz’in serin havası, zengin mutfağı, şifalı kumları ve enfes balıklarıyla buluşacak turistler için, kıyılarımızı turizm cenneti haline getirmek mümkün…

Burada önemli rol devlete düşüyor hiç kuşkusuz…

Destek ve teşvik ağırlıklı özendirici yatırımlarla Karadeniz kıyıları ülke ve dünya turizmine açılabilir…

Bu konuda resmi-özel tüm yatırımcıların elini çabuk tutması gerekir…

Zira işin önemi, mahiyeti ve esprisi anlaşıldıkça, değeri ve kıymeti bugünkünün çok daha üstünde olacaktır…

O zaman da yatırımcılar kaçan fırsatlar adına üzüntü duyacaktır sanırım…

Böylece ilimizin uzayıp giden kıyılarını gelişigüzel işgalden kurtarıp turizme kazandırmış oluruz…

Bu doğrultuda yola koyulacak etkili kurum ve kuruluşlara kolaylıklar dileğiyle  yeni mahsul, Karasu ve Kocaali kumsalında doğal olarak yetişen ve koruma altına alınmış olan “Beyaz kum zambağı” gitsin istedik…