Kasaplar Odası Başkanı Nihat Kobal’ın, ülkenin ve ilin bir büyük sorununa parmak basarken verdiği çarpıcı mesaj bakalım nasıl yankı bulacak. 
Dün gazetemizin attığı manşet hayli ses getirmiş olacak ki, gündem bu konu üzerine yoğunlaşmıştı ilde…
Milletin sağlığıyla oynayanların cirit attığı piyasaları denetim dışı bırakmayı “görev ihmali” şeklinde yorumlamak, hiçbir vicdana sığmayan kocaman ve taşınması zor bir vebaldir.
Üç kuruş daha fazla kazanmak adına insan sağlığını bozan, hastalıklara davetiye anlamını taşıyan zararlı ve de atık maddeleri öğütüp kimyasal işleme tabi tutarak çeşitli şekillerde insanlara yedirenler, sanıyorlar ki kazanıyor!
Yapılan işin yanlış olduğunu, insan sağlıyla oynamanın maddi ve manevi boyutunu düşünebilseler, böyle yapabilirler mi dersiniz…
Bu yola sapanların aklına paradan gayri bir şey gelmez.
Fırsat buldukça ve korku olmadıkça yüreklerde, insanları ucuz gıda pazarlama yoluyla kandırıp zehirlerler.
Peki bu ilde vatandaşların zehirlenmesini ve dahi aldatılmasını önleyecek bir kurum yok mu!
Var elbette…
Onların işi böyle üçkağıtçılarla mücadele etmek yerine, mutfağı temiz, hijyenik özellikler taşıyan, titiz ve müşterisi bol işletmeleri takip etmek ve onları rahatsız etmek…
Böyle söylüyor bu sektörün önde gelen markaları…
“Ne yazık ki durum böyle” diyenlerin sayısı da hayli fazla…
Nasıl olur da etin kıymanın kilosu 20 lirayı aşarken, bir kilo sucuk 2.5 liradan satılır diyen yok…
Böyle başı boş bir piyasa olur mu!
Oluyor bizim ülkemizde ve ilimizde ne yazık ki…
Almanya’da Hamburg’un en gözde kebapçıları arasına giren İbrahim Dayıoğlu’nun anlattıkları geldi aklıma, Nihat Kobal’ın açıklamalarını görünce…
Alman Hükümeti’nin bozuk gıda pazarlayanlarla savaşı çok çetin, tavizsiz ve acımasızdır.
Şöyle ki: Hiç beklemediğiniz bir anda görevliler çıkagelir. Numune alır ve giderler.
Bir hafta geçmez bir mektup gelir ya teşekkür ya da ihtar içeren…
Teşekkür, işe devam adına, ihtar ise eksiklikler üzerine yapılır…
Düzeltilmesi için kesilen ceza ile 15 gün süre tanınır.
Sonra ansızın yine gelir görevliler…
Onlara tepki göstermek bir yana, yan bakmak gibi bir lüksünüz dahi olamaz.
Eğer düzeltirseniz ne ala…
Düzeltmezseniz yandınız, “Almanya’nın hiçbir yerinde ticaret yapamaz” damgasını yediniz gitti!
Şimdi böyle bir denetimin hüküm sürdüğü piyasada bozuk gıda satmak ve halka yenilmesi sakıncalı ürün pazarlamak, mümkün mü!
Bakalım Kasaplar Odası Başkanı Nihat Kobal’ın çarpıcı açıklamaları ve mesajları sonrasında, piyasalarda ne değişecek.
Diyelim güzel şeyler olsun, zehirlenmesin haklımız, hastalanmasın körpe yavrular…
Bu doğrultuda elini vicdanına koyup helal yerden para kazanan tüm gıda sektörü esnafına sözümüz olamaz elbette…
Bizim temel amacımız: bu piyasa boş bırakılmasın, denetlensin, kontrol edilsin, at eti-it eti, tavuk ayağı-kafası yedirilmesin bu millete…
Cezalar kesilsin, kim düşmüşse bu illete…