Meral Akşener hanımefendiye yapılan karalama ile bir kez daha gündeme geldi.

                 Özel hayatı tikiz etme, ifşa, yayma sapkınlığından söz ediyorum.

                 Yani “TECESSÜS” etmekten.

                 İnsanların  hususi hayatını, gizli ayıplarını, kusur ve günahlarını araştırma ve bunu kamuoyuna duyurarak, karizmasını çizme, şeref ve haysiyetini zedeleme, bunun üzerinden rakibi elemine etme, rekabet imkanı ve mevzi kazanma şansını yakalama hadisesine tecessüs diyoruz.

                İslam’ın  yasakladığı, haram kıldığı ve menettiği(Hucurat Suresi, 12.Ayet) bir fiil.

                Müslüman bir memlekette yaşıyoruz ve Elhamdulillah Müslümanız.

                Ama ne hikmetse, bütün iş ve amellerimiz İslam dışı.

                İslam ne diyorsa tersini yapıyor, her türlü haramı işliyoruz.

                İşlediğimiz büyük günah ve haramlardan biri de tecessüs.

                Tecessüs; bir nevi CASUSLUKTUR. Özel hayat, kusur, günah ve ayıpları gizlice tespit edip, ifşa etme casusluğu. İkisi de aynı kökten geliyor.

                Dinimiz; tam aksine, casusluğu yani tecessüsü yasaklıyor. Ayıp ve kusurları açık etme değil,” örtün, kamufle edin, karantinaya alın, duyurmayın, yaymayın” diyor.

               Çünkü duyurulur, yayılırsa, özel olmaktan, kişi ve kişilerle sınırlı olmaktan çıkar, umumileşir, rutinleşir.Bütün topluma yayılır, giderek normalleşir. İnsanlar buna bağışıklık kesbeder, ünsiyet kazanır, hayatın parçası haline gelir, günah ve ayıp olmaktan giderek çıkar. Avrupa da olduğu, birçok ahlaksızlığın, ahlak haline geldiği gibi olur.

              Onun için tecessüs, sadece hedef seçilen  kişileri değil, bütün toplumu ifsad eder.

              Elbette ki esas olan hiçbir kötülüğün işlenmemesidir. Ama insan beşerdir ve kusur işleyecektir. Önemli olan ve esas karşı durmamız gereken, bu kötülüklerin, ayıp ve günahların, açıkta işlenmemesi, göz önünde yapılmaması, topluma, insanlara ve hususen de genç kuşaklara kötü örnek olunmamasıdır.

             Günümüzde bir çok rezalet açıktan işlenmekte, biz bunlarla mücadele etmek, uğraşmak yerine, açık işlenenleri değil, gizlileri araştırmaya ve onları açığa çıkarmaya çalışıyoruz.Açık işlenenler önümüzde dururken, bütün bir toplumu zehirlerken.Çünkü, açıktan işleyenler rakip değil, rekabete muhatap değil! Dert ahlaksızlık değil, rant devşirme.

             Bu meselenin diğer ve çok önemli bir boyutu da, insanların özel hayatı bizi hiç ilgilendirmediği, topluma bakan hayatı, iş ve amelleri ilgilendirdiğidir. Hususi hayat ve kusurları, kendi ile Allah arasında görülecek bir hesaba tabidir.Bizi; insanların ibadetlerinin, ahlakının, eylem ve davranışlarının toplumla ilgili olan kısmı ilgilendirmektedir.Bize, toplumun bütününe zarar verecek yönü burasıdır.Yani, ahlaksızlığı,iftirası, gıybeti,gasp, darp ve hırsızlığı, adaletsizliği, kul hakkı yemesi ve benzeri toplumsal ibadetleri bize bakmakta, bizi direk ve indirek alakadar etmektedir.Birde, özel hayatına dair kusurlarını ve ayıplarını açıkta ve aleni bir şekilde işlememesi, kötü örnek olmaması, şahsi günahlarının topluma şamil hale gelmemesidir.

                 Araştırmaya kalktığımızda, herkesin ve hepimizin hayatında ayıp, kusur ve günah kesitleri mutlaka vardır. Hiç kimse günahsız ve kusursuzum demez, diyemez.

               Hele günümüzde, gözler önüne serilen birçok günahtan ve günahı cezbedecek bir çok imkandan hepimiz nasibimizi alıyor, bulaşıyor, kirleniyoruz. Zira, nefis sahibi, insan ve beşeriz. Vazifemiz; günahsız olmak değil, günahta ısrar etmemek ve onu meşrulaştırmamak, sürekli tövbe halinde bulunmaktır. Her daim tövbe etmek, Mevlana’nın dediği gibi; “Bin kere tövbe etsen de yine gel” çağrısına uymaktır. Yüce Allah, tövbeyi kabul ettiği, tecessüs etmeyin dediği halde, insanlara ne oluyor? Hele tecessüs üzerinden dünyalık devşirmek, mevzi kazanmak, ikbal ve istikbal temin etmek, ALÇAKLIĞIN DİKALASI, insanlık ve İslamlığın en dışıdır. Hele bu, iftira ise, varın akıbetini düşünün!

              Geçmişte bazı siyasi partililere bu alçaklık yapıldı ve bunun üzerinden, rakip siyasi partiyi yıpratma kalleşliklerini bu ülke yaşadı. Bir mesai arkadaşımıza da yapılmış, onun üzerinden oy devşirilmişti. Şimdi de, Sn.Akşener üzerinden aynı şeyler tekrarlanmakta, aynı  pespayeliklere teşebbüs edilmektedir.

               Birileri yaptı veya yapmadı, ben yaptım ya da yapmadım, hiç kimseyi ilgilendirmez, ilgilendirmemeli. Yapsak bile bunu ifşa etmek, ahlaksızlık, alçaklık, şerefsizlik ve günahların en büyüklerindendir.

               Artık bu ülkede, bunlara son verilmeli, kaset, şantaj ve benzeri alçaklıkların, TECESSÜSÜN cezası çok ağır olmalı, konuşulması, “şöyle duydum” dahi denmesi ağır müeyyideye bağlanmalı, adalet mekanizması ve hukuk tam işlemeli, işletilmelidir.

              İLLA  ADALET, İLLA ADALET.