Herkesin farklı da olsa bir derdi, bir sıkıntısı vardır muhakkak. Çünkü biz insanoğlu sıkıntıların içine yaratılmışız. Bu sıkıntı ve dertlerimizin arasında tahammülsüz insanlarla uğraşıyoruz. En çokta trafikte yolda yürürken, bazen de kiracı olarak oturduğumuz evde. Her yerde tahammülü sıfır insanlarla uğraşmak zorunda kalıyoruz.
“Biri bir şey dese de saldırsak.” Diye bekliyoruz sanki. Öyle ki bir baba çocuklarının yanından hızla geçen bir arabaya söylenerek tepki gösterdi diye, otomobili kullanan şahsiyetsiz geri dönüp çocuklarının yanında babaya saldırıyor. Birine bir şey söylemeye korkar olduk saldırıya uğrarız diye. Hatta sevdiklerimizi uyarmaya başladık kimseye karışmaması için. Hoşgörülü günler geride kaldı. En ufak bir sıkıntıda öfke patlaması yaşıyoruz.
Ben de siz değerli okurlarım için, bir uzmana “Neden bu kadar tahammülsüzüz” sorusunu yönelttim. Bakalım uzmanımız neler söyleyecek.
Uzman:
Tahammülsüzlüğümüz aslında öfkemizin değil, yorgunluğumuzun dışa vurumu. İnsanlar artık dinlenmeden yaşıyor, duygularını bastırıyor. Bastırılan her şey bir yerde patlıyor. Sabır azalmadı sadece iç sesimiz gürültünün çokluğunda kayboldu.
Rukiye Türeyen: Bütün öfkemizin nedeni yorgunluk mu?
Uzman:
Temel nedenlerden biri, ama tek başına değil. Aslında tahammülsüzlüğümüz; birden fazla şeyin üst üste gelmesiyle oluşan duygu yoluğu hali.
Rukiye Türeyen: Ben şöyle bir soru sordum… Peki, bir başkasının yorgunluğunu, stresini bir başkası taşımak zorunda mı? Bakın uzmanımız nasıl bir cevap verdi.
Uzman:
Hiç kimse başkasının yorgunluğunu veya stresini “taşımak” zorunda değil. Ama maalesef hayat bazen insanları birbirine sürtüyor ve birbirimizin sınırlarını fark etmeden öfkeyle tepki vermemize yol açıyor. İnsan, kendi sınırlarını bilmez veya ifade edemezse, başkalarının baskısı ve stresiyle daha kolay gerilebilir. Tahammülsüzlük çoğu zaman bireysel bir seçim değil, toplumsal ve çevresel bir etkileşim sonucu ortaya çıkıyor. Kendi stresimizi yönetmek ve sınırları koymak, hem kendimiz hem çevremizi korur. Yani özetle; sevgili Rukiye Türeyen, kimse, kimsenin yükünü omuzlamak zorunda değil; ama hepimiz biraz daha farkında olursak, birbirimizi daha az yorarız.
Rukiye Türeyen: Tahammülsüzlüğün bir tedavisi var mı?
Uzman:
Evet, tahammülsüzlüğün bir “tedavisi” var, ama ilaçla değil. Farkındalık, duygu yönetimi ve yaşam dengesiyle. Yani bir hastalık gibi değil, bir alışkanlık gibi düşünün: Nasıl öğrenildiyse, unutulması da mümkün.
Rukiye Türeyen: Uzmanımız böyle diyor. Lütfen uzmanımızın tavsiye ettiği tedaviyi uygulayalım hem biz rahat edelim hem çevremizi kendimizden koruyalım
Röportaj: Rukiye TÜREYEN
Kaynak: YENİ SAKARYA GAZETESİ