Aziz Dostlar. Bugün heykel meykel üzerinden hal-i pür melalimiz hakkında biraz hasbihal eyleyelim.

Önce, Hazreti Mevlânâ’yı dinleyelim. Bakalım ne söylemiş. 

“Kurdun kuzuya âşık olmasını anlarım da kuzunun kurda âşık olmasını anlayamam.” 

Demek ki neymiş, kurt zaten kuzuya âşıkmış… Sebebi belli. Yiyecek. Hem de gözünü kırpmadan. Burası tamam.

Peki, kuzu; kendisini boğazlamak için hazır bekleyen kurda nasıl ve niçin âşık olur?

Daha açık yazayım. Kuzular içinde celladına âşık bazı karaktersizler var… İnsanlar gibi.

*
Abdüllatif Şener’i hatırlayanınız var mı? Hani, bir zamanlar bakanlık yaptığı dönemde katıldığı Şarap Üreticileri Derneği toplantısında "Ben şarabın her şeyini bilirim de sadece tadını bilmem" deyip, beyaz Türklere sinyal çakıyordu. Sonra ne oldu… Tayyip Bey’in yanından ayrılıp Beyaz Türklere yanaştı. Laik Kemalistler cenahında akredite edildi. CHP Milletvekili oldu… Sonra… Hiç. Şimdi de ıskartaya çıktı. Artık yüzüne bakan yok. Kendini bitirdi…

Kurda âşık kuzu hikâyesine ne kadar benziyor değil mi?
*
Bu yaz başında Türkiye’nin her tarafında düzenlenen halk konserlerinde “müptezel sanatçılarla” konser anlaşması yapan AK PARTİ Belediye Başkanlarının gafletini de “kurda âşık kuzu“ hikâyesine ekleyin… 

Heykel ve heykelleştirilmiş kişileri kutsayan kuzuları uyarmakla ömrü geçen Necip Fazıl: “Bizim estetik dünyamızda batılı heykel anlayışının asla yeri yoktur. Ahmak ve mankafa heykeller yerine adım başı dikilecek mücerret ziynetli kitâbeler, abideler ve hitabeler olmalıdır” düşüncesini teklif eder.

AK PARTİ Trabzon Büyükşehir Belediyesi sahil yenileme çalışmaları kapsamında geçen ay Üstad Necip Fazıl Kısakürek’in heykelini meydana dikti.  Bağışlayın başka bir kelime bulamadım. İyi halt etti.

Necip Fazıl sağ olsaydı, “heykelinin yapılmasına”, NFK ismiyle birlikte “konser” kelimesinin yan yana getirilmesine asla izin vermezdi. 

Neyse ki, oğlu Mehmet Kısakürek: “Ömrü heykelcilikle mücadeleyle geçmiş Üstad Necip Fazıl'ın Trabzon Ganita'da dikilen heykeli bir an önce kaldırılmalı, bu yanlıştan dönülmelidir!” sözleriyle itiraz etmesi üzerine parka dikilen Necip Fazıl heykeli kaldırıldı. 

Ak Parti’ye oy veren seçmen heykel dikilsin diye oy vermez. Necip Fazıl’ın “Büyük Doğu” ideali hayata geçirilsin diye oy verir. Kültürel iktidarsızlık böyle oluyor demek ki… 
Kurda âşık kuzu hikâyesi bitti mi? Bitmedi… Turpun büyüğü heybede.

AK Partili eski bakan, şimdiki Prag Büyükelçisi Egemen Bağış ekselansları(?!) gözlerimizi yaşartan bir mücadele veriyormuş. Maharetmiş gibi yaptığı açıklama olmasaydı belki de duymazdık bile. 

Neler demiş okuyalım: "Büyükelçilikte Atatürk heykeli yoktu. İki yıl evvel 10 Kasım'da Büyükelçiliğimizin bahçesinde Çekya'daki ilk Atatürk heykelinin açılışını yaptık. Şimdi bina karşısındaki parka üç metrelik bir heykel talebinde bulunduk. Orada da Atatürk Heykeli olsun istedik ancak reddedildi. Belediye Başkanı ile tekrar görüşeceğim. Bizim niyetimiz, Cumhuriyet'imizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün anısını yaşatmak."

Egemen Efendi… Bırak bu heykel meykel işlerini.

Dört yıldır Prag’da sefirlik yapıyorsun. Avrupa’da her hafta Kur’ân’ı Kerîm yakıyorlar. Allah’ın kitabına hakaret ediyorlar… Sen heykel meykel derdindesin. Yazıklar olsun sana.

Kurda âşık kuzular! Kendinize gelin. Biz, AK Parti’ye heykel diksin diye oy vermedik.