Futbolda ana tema meşin top üzerine kurulur, hiç kuşkusuz…

Onsuz hiçbir şey olmaz bu yuvarlak âlemde…

1950’li yılların başında Orta Mahalle’de kiliseden bozma Cumhuriyet İlkokulu’nun kumlu çakıllı bahçesinde tanıştığımız küçük plastik topla başlayan dostluk, aradan üççeyrek asır geçmesine rağmen hala sürer gider biteviye…

O nedenledir futbola olan ilgim ve düşkünlüğüm…

Sakaryaspor’un kuruluş kadrosunda yer alan bir eski futbolcu olarak yeşil siyahlı dünyanın içinde yer almak başta sağlık açısından olmak üzere çok şey katmıştır hayatıma…

Futbolculuk sonrası yöneticilik görevi düştü, en zor ve sıkıntılı dönemlerde üç kez…

Kiminde genel kaptan, kiminde yönetici ve nihayet ikinci başkan olarak sorumluluk alıp, görevler üstlendim…

Yani hiçbir günümüz Sakaryaspor’suz geçmiyor, sizin anlayacağınız…

Bu nedenle kopmamız ve koparılmamız düşünülemez asla…

Kurulduğu ilk yıllarda başlayan lig serüveni içerisinde son 5 yılda yaşanılan dramı başka hiçbir dönemde yaşamadı Sakaryaspor…

Adı dahi yeni yeni duyulan ilçe takımları arasında yer almak bu futbol iline ve takımına hiç ama hiç yakışmadı gitti…

Bunu sadece biz değil, bütün Türkiye böyle dillendiriyor…

Neyse ki;geçen hafta sonunda Olimpiyat Stadı’nda bir farklı meşale tutuşturup atılan iki altın golle, içinde bulunduğumuz sıkıntılı yıllara nokta koyup 3. Lig ıstırabından kurtulmuş olduk…

Sevincimiz bu nedenledir…

Her şeyi yerinde ve kararında yapmak yakışır bize…

Süper Lig takımları 3-5 bin kişiye oynarken statlarında, Sakaryaspor ister sahasında isterse dışarıda olsun onların çok ama çok üstünde bir seyirciyi taşıyorsa tribünlere, işte bu büyük sevgi ve aşktan alıyordur hiç kuşkusuz gücünü…

Şimdi akıllı hareket etmenin ve geleceği buna göre planlamanın zamanıdır…

Yeşil siyahlı ekibin mazisinde başarılı ve başarısız dönemlere örnek olaylar hayli fazladır…

Başarı devam ile taçlandırılırsa ancak daha bir anlam kazanır…

Bunun için izlenecek yol son derece önemlidir, yeter ki akıllı hareket edilsin ve istikrarlı bir futbol ortamı oluşturulsun…

Rahmetli İlhan Cavcav’ın yolu ve metodu üzerine yorulsun isteriz kafalar…

Yıllarca o camia içerisinde yer edinmiş, sevilmiş bir eski futbolcu olan ve bugün gelinen noktada büyük payı olduğuna inandığımız teknik direktör Osman Özdemir’in kariyerinde önemli yer edinen ve bu doğrultuda farklı bir ekol oluşturmuş, futbolun içinden gelmiş bir kulüp başkanı olarak İlhan Cavcav’ın ilkeleri doğrultusunda hareket etmek kulübe çok şey kazandırır…

Aksi halde yaşanılan üzüntüler ve yanlışlar sürer gider…

Sakaryaspor her dönemde ve hangi ligde olursa olsun marka değerini koruyan ender kulüplerden biridir…

Zaman zaman düşse de ya da düşürülse de yere, değerini kaybetmemiştir bugüne değin…

İşte bu cevheri korumak, kollamak ve yaşatmak için para kadar, hatta ondan daha fazla akla da ihtiyaç vardır…

Bunu arayıp bulmak ve uygulamak yönetime düşüyor hiç kuşkusuz…

Evet, gazamız mübarek olsun…

Denilir ki her çıkışın bir inişi vardır…

Çıkılan yerde tutunmak da hayli zordur…

Ama önemli olan zoru başarmaktır…

Zira çok üzüntülü yıllar yaşadık 3. Lig’de…

Bir daha o günlere dönmek istemiyoruz…

Bütün figanımız bu nedenledir ve isteriz hayra yorulsun…

Bu duygularla kurtuluş yılını diriliş yılı ilan edip başarıya ulaşan yönetime, destek veren kurum ve kuruluşlara ve de kış yaz soğuk sıcak demeden peşine düşmüş yeşil siyah tutkunlarına yeni sezonda başarılar dileğiyle...