İtikadımıza göre akıl insanoğluna bahşedilen ilâhî nurdur. Kalbin idrak etmesi, akıl nurunun aydınlatmasına bağlıdır. Aklı olmayanın şeriat mükellefiyeti yoktur. Akıl nuru iman/ idrak etmeyi zorunlu kılıcı nitelikte olmadığı gibi, idrak etmek yalnızca akla bağlı da değildir. Akıl yaratılış itibarıyla insanlarda derecelidir. İnsan aklı noksandan kemâle seyreden bir süreçten geçer. Akılda tecrübe, mantık ve kıyas muteberdir. Akıl, şer’î meselelerde hükmü gerektirme (îcab) anlamında illet/delil değildir. Akıl kendini hevâdan, nefsani arzulardan koruyamadığı için ilâhî hitabı anlama noktasında tek başına yeterli olmayıp şer’î bildirime/vahye muhtaçtır.

“Yeryüzünde dolaşmıyorlar mı ki; orada olanları akledecek kalbleri, işitecek kulakları olsun. Ne var ki yalnız gözler kör olmaz, göğüslerde olan kalbler de körelir.” (Hacc Sûresi. 22/46)

Ayete dikkat buyurunuz. Ayete göre insanda akleden uzuv, kalptir. Modern bilimde ise beyindir. Oysaki insan beyni bilgiyi sadece toplar. Dış âlemden gelen bilgileri kıyas yapar, ayıklar ve sonuçları kalbe gönderir. Karar mekanizması kalptir. Beyin değil.

İnsanın iki temel bilgi kaynağı vardır. İlki vahiydir. Allah’ın Peygamberler (asm) vasıtasıyla insana bildirdikleri. İkincisi akıldır.

Allah’ın vahyi insanın kalbine tecelli eder, beynine değil. İnsan aklı sınırlıdır. Aklın, âlemdeki her şeyi kavraması, tanımlaması, sebep sonuç ilişkisini bulması mümkün değildir. Ahiret gerçeğini kabul etmek aklın vahye teslim olmasıdır. Elindeki fiziki verilere göre aklın ahireti tanımlayabilmesi, ölçebilmesi, gözlemleyebilmesi imkânsızdır. Aklın kendi başına gayb âlemiyle ilgili konularda bilgi elde etmesi mümkün değildir. Akıl üst mertebedeki iki bilgiye teslim olmak zorundadır. Vahiy/Kur’ân ve Peygamber. (sav)

Akıl kendi başına kâinatı yaratan Allah’ı (ulûhiyyet) bulabilir ancak nasıl kulluk (ubûdiyyet) edeceğini bulamaz. Akıl, yaratıcıya ibadet etmenin gerekli olduğunu bulabilir lakin nasıl ve ne şekilde ibadet edeceğini ancak vahiyden -Kur’ân- ve Peygamber’den (sav) –sünnet- öğrenebilir.

Akıl, fizik boyutundaki bilgileri kavrayabilir. Metafizik konularda akıl noksandır. Bu sebeple akıl, vahye tabi olmak zorundadır.

Büyük âlem, insanda sırlanmış. Can kafesimiz içinde zıtlar bir araya getirilmiş. Cevher olarak birbirinden farklı özellikleri olan Ruh, nefs, kalp ve akıldan oluşan sırlı bir terkip olmuşuz… Akıl, vezirdir. Akıl, kalbin veziri olursa ahirete dönük akl-ı mead olur, faydalıdır. Nefsin veziri olursa dünyaya dönük akl-ı meaş olur, zararlıdır. 

Vahiy haricindeki aklın kıyasını ilk kullanan iblistir. İnsanları Güneş’e ve Aya tapmaya sevk eden de -vahye teslim olmayan bu aklın- kıyaslarıdır.” (Dârimî, Mukaddime, 22/196)

Allah ve Peygamber’in (sav) hüküm verdiği konuda “akıl yürütmek” şeytanın sıfatıdır. Allah’ın “Âdem’e secde edin” emri karşısında iblis akıl ve mantık yürüttü de şeytan oldu huzurdan kovuldu.  

İblis; ben ondan daha hayırlıyım, beni ateşten yarattın, onu ise çamurdan yarattın dedi” (Sâd Sûresi. 38/76)

Meleklere, “Âdem’e secde edin” dediğimizde İblis dışındakiler derhal secde ettiler; o direndi, büyüklendi ve kâfirlerden oldu.” (Bakara Sûresi. 2/34)

Vahye teslim olmayan akıl, hevâsına veya putlara tapar. Yeryüzündeki tüm ideolojik sistemler vahiyden sapmış aklın ürünüdür. Bu sebeple aklı vahyin ışığında kullanmak zaruridir. Vahye iman etmeyi akıl şartına bağlamak hatadır. “Aklımın almadığı ayete iman etmem demek aklı ilah yerine koymaktır” ki ehl-i sünnet itikadına göre küfürdür.

Haccın iki şartından biri Arafat’ta “vakfe”dir. Vakfe, durmak demektir. Sadece oturmak eylemi başlı başına nasıl ibadet olabilir? Aklen deliliniz nedir?

Kâbe taş bir yapıdır. Etrafında dönmek neden ibadet olmuştur? Aklen deliliniz nedir?

Şeytan, Mina’da mı? Hacc’da şeytan taşlamak için beton duvarlara niçin taş atılır? Duvara taş atmak konusunda aklen deliliniz nedir?

Akıl, göz yardımı olmadan zifiri karanlıkta neden renkleri seçemez? Su bardağındaki sağlam kalem neden kırık görünür gözümüze?

Akıl karanlıkları aydınlatan nurdur ama biz yine de akla iman etmeyiz. Sadece ve sadece Allah ve Rasûlu ’ne (sav) iman ederiz.

Hakikat ilmi karşısında akıl, ön ayakları çamura saplanmış eşek gibidir. İnatçıdır. Ne yapacağı belli olmaz. Dünyayı kasıp kavuran savaşları akıllı insanlar planladı. Kontrolsüz akıl, insanın cehennemidir.

Ey akıl sahipleri! Hakikatin tamamına talip olan aklını feda etmeyi göze alsın.