Ana muhalefet partisi CHP’de yapılan son yerel seçimlerle ortaya çıkan tablo huzur değil huzursuzluk getirmiş olmalı ki ardından başlayan koltuk savaşı Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu ile partinin Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce’yi bir daha karşı karşıya getirdi…

Bu öyle bir karşılaşma ki parti içi çekişmenin dışında hukuki yol ve yöntemlerin de devreye gireceği, sonu merakla beklenen bir mücadele olsa gerek…

CHP’nin anlaşılan kaderi böyle yazılmış bir kere, hiç değişmeden devam edegeldi günümüze kadar…

İnönü, Ecevit dönemlerini hatırlayın bir yol…

Aradan fırlayan Deniz Baykal ve onun koltuktan kaydırılışı gelsin aklınıza…

Hep kendi içinden türlü oyunlarla hançerlenmesi liderler çekişmesinin bir yeni versiyonu ile devam ediyor günümüzde, Kılıçdaroğlu-İnce yarışıyla…

Dün söylenen barış anlamlı, saygıya dayalı sözlerin unutulduğu günümüzde, vefa duygusunu ortadan kaldıran hesaplaşmalarla CHP’de kazan kaynıyor…

Sanki “tarihin tekerrürü” gerçekleşiyor bir kez daha, Kılıçdaroğlu’na çevrilen kılıçlarla…

Kendi içinde dönem dönem rastlanılan koltuk kavgasının sonuncusundan kim galip gelecek derseniz, kurultayı toplamada karar yeter sayısını yakalamaya ramak kaldığını, sonunda bunun da gerçekleştiğini söyleyerek güçlü bir taarruz hareketine girişen İnce’nin şu aşamada favori olduğunu söylemek zor olmasa gerek…

Ancak bu CHP’de hiçbir dönem kesin sonuç için yeterli olmamıştır…

Bugün de öyle olacağına yönelik yüzergezer atışmalar gündeme oturmuş görünüyor…

Düşünün bir kere Deniz Baykal’ı koltuktan eden şartları…

Bugün Kılıçdaroğlu’nu o makamdan uzaklaştıracak koşulların bugünküyle benzerliği yok…

Kılıçdaroğlu bunun bilinciyle oturmuş koltuğa direniyor, hem ölesiye, kalkmamak için…

İnce ise ince hesaplarla yürüdüğü yolda parti üstü aldığı oy avantajını sağladığı prestij ile birleştirip sonuca gitmek istiyor…

Yani her zaman dile getirdiğimiz gibi “CHP’de düşman aramaya gerek yok, ona dostları yeter” sözünü doğrulayan bir süreç içerisinde CHP…

O nedenledir ki AK Parti her seçimde zaman zaman zorlansa da sınıfı geçiyor…

Bugün de öyle değil mi!

Muhalefet kendi içinde kapışmaya devam etsin, AK Parti ekonomi başta olmak üzere, halli gereken önemli konuların üzerine yepyeni bir anlayış ve yetkililerle gidiyor…

Çeyrek asırdır tercihini bu doğrultuda kullanan halkımız, “Hayırda hayır var” anlayışıyla başlayan ve giderek şiddetini artıran tepkilerle ve son seçimde kullandığı “Artık tamam” şeklindeki sloganlara sırtını dönüp yine bildiğini okudu ve istikrardan yana oyunu kullandı…

O nedenle AK Parti rahat…

Son genel seçimde millet bu rahatlığı sezmiş olmalı ki iktidara da “Beyler kendinize gelin” şeklinde çarpıcı bir mesaj vermeyi ihmal etmedi…

Artık sadece ülkemizin içinde değil dünya ölçeğinde de neler olup bittiğine kafa yoran bilinçli bir toplum var bugün ülkede, her ne kadar aksini söyleyenler olsa da…

Halkımız artık lafa değil icraata bakıyor…

Evet, her nevi ayrışmanın giderildiği, çatışmaların durduğu, huzurun, barışın, sevgi ve saygının harman olduğu, “Mevzu bahis olan vatan ise gerisi teferruat” anlayışı ile doğru yolda ilerleyen halkımıza ve bu yolda hizmete koyulacak partilere istedim ki Bizim Bahçe’den başarılar dileğiyle siyah, beyaz, sarı, kırmızı renkte “güllerin” tümü gitsin…