Kent olmak, kentli olmak. Ben dahil herkesin ortak derdi. Bu şehrin sosyal yaşamının içerisinde yer alan, görevi her ne olursa olsun herkesin ortak beklentisi ve talebidir.
Bu hususta yazılar yazılır platformlar oluşturulur ama bir türlü yol alamayız. Kent olmak, kentli olmak ne zor işmiş. Biz bir türlü beceremiyoruz.
Şehir içi trafik düzenlemesi yapıldı, yeni düzenleme eskisini aratır durumda. Gazeteler bizim şehir içi trafiği gösteriyorlar diğer tarafta da Hindistan’dan bir trafik akışı görüntüsü.
Yani buna da şükür, daha beteri var. E öyle ise halimize razı olalım. Bu nasıl bir anlayıştır. Kent olmak istiyor isen öncelikli derdin şehir içi trafik sorununu çözmek olmalı.
Mevcut trafik uygulaması ilk günlerinde kötü sonuçlar verdi, günün belli saatlerinde trafikte seyir çok daha çileli hale dönüştü. Henüz okullar tatilde, bu durumu da göz önünde bulundurursak vay halimize.
Bu uygulamadan derhal vazgeçilmeli ya da alternatif çözümler üretilmeli. Hiç kuşku yok ki projeyi hayata geçirenler iyi niyetli, sorunu çözme kastındalar. Ama uyguladıkları yöntem farklı, ortak akıl ile hareket etmeli ve sonuca ulaşmalı.
Şehri yöneten genel ve yerel yöneticileri, kent oluşturmak gibi bir iddia taşıyor isler bunun gereklerini yerine getirmeliler.
Önce kent olacaksın sonrada kentli gibi yaşayacaksın, yani kentli kültürü oluşturacaksın. Bunu kim yapacak, nasıl olacak bu kentli kültürü?
Çark caddesinde nişanlı bir çift yürüyor ve bir grup genç kıza sözlü sataşıyor. Nişanlısına yapılan sözlü sataşmadan rahatsız olan genç ikazda bulunuyor ve ardından dayağı yiyor.
Nerede oluyor bu; çark caddesi denilen günü her saati binlerce insanın bulunduğu bir alanda yine günü her saati sivil ve resmi kıyafetli güvenlik güçlerinin bulunduğu alanda.
Herkesin gözü önünde, kimsenin müdahalesi olmuyor, nişanlısına nasıl sözlü tacizde bulunurlar diye itiraz eden genç dayak yiyor.
Kentli kültürünü, kentli yaşamayı da bu toplumda yaşayanlar sağlayacak. Bizim gerçeğimiz ne; iki örnek ile meseleyi anlamaya çalıştım.
Şehir içinde ki trafik ve bizim insanlarımız. Hal böyle iken kent nasıl oluruz, kentli nasıl yaşarız!